16 Temmuz 2013 Salı

Neler Oldu ?

     2008 Kasım ayında İstanbul'la ayrılmıştık. Zaten şimdiki gibi bir bağ yoktu aramızda. Ama yine de ben İstanbul'u hep sevdim, ilk gördüğüm andan itibaren hoşlandım, hep aşıktım ona. Ayrıldığımız dönemde hep yanımda olan bir dostum vardı. Adı Atina olsun. Çünkü hem arkadaş sanıyorsun, hem asla güvenemezsin. Atina benim ilkokul birinci sınıftan beri Paris'ten sonra en yakın arkadaşımdı. Paris benim için her şeydir, onu tanımlamam bile. Atina da en yakın dostumdu işte. İlkokulu birlikte okuduk, her şeyi birlikte yaptık. Ailelerimiz tatile birlikte çıktı hep. Zaten biz 2. sınıftayken benim dayım Atina'nın ablasıyla evlendi, akraba da olduk. Ben her sevgilimden ayrıldığımda Atina'nın omzunda ağladım, aldatıldım yine onun omzunda ağladım. 2008'de İstanbul'dan ayrıldığımda da üzüntümü onunla paylaştım. Sonra aradan bir kaç ay geçti, biz İstanbul'la barıştık. Ama nedense İstanbul Atina'dan nefret etti hep. Sadece küçük kuzenimin doğum gününde üçümüz bir araya gelmiştik. O da zaten 2009 Kasım'daydı. O günden beri de hiç üçümüz aynı ortamda olmadık. 2009'da üniversiteye yerleştik. Ama Atina bana puanı hakkında da tercihleri hakkında da yalan söyledi. Aldığından daha yüksek bir puan söyledi. Yerleşemedi 2009'da, 2010'da tekrar hazırlandı, yine yalan söyledi. Ben de her yalanını gayet olgun bir şekilde gidip onunla konuştum. Onun her zaman yanında olduğumu ve bana doğruyu söylemesi gerektiğini söyledim. Defalarca özür diledi benden. Zaten dersanede de hep yalan söylüyordu bana. Küçükken de ailesi hakkında yalanlar söylüyordu. Madem sürekli yalan söylüyordu neden en yakın dostundu derseniz haklısınız. Benim sahip olduklarıma sahip olamadı, o yüzden yalan söylediğini düşünüyordum, üzülüyordum onun için. Herkes beni kıskandığını söylüyordu. Annem, ananem, İstanbul, Paris... Ben inanmamıştım ama olanlardan sonra anladım. Gerçekten çok kıskanmış, kendi ablası yani yengem bile bana söyledi sonra.


     2008 Kasım'da ayrıldıktan sonra Atina ile dertleşiyordum. Meğer Atina benimle dertleştiği zamanların haricinde İstanbul'un yanında alıyormuş soluğu. Yakınlaşmışlar biraz. İstanbul ayrıldığımız dönemde benim onu aldattığımı sanıyormuş meğer, Atina da ona öyle yakınlaşınca bana olan siniri üstün gelmiş. Ama yine de bir yere kadar. Atina onu öpmek için yaklaşmış ama İstanbul uzaklaşmış, sonra da bir daha görüşmemiş onunla. İstanbul benim onu aldattığımı sandığı halde yaptığının yanlış olduğunu söylemiş Atina'ya. Ama benim en yakınım dediğim insanın umurunda değil. Sonra 2009 Ocak'ta biz İstanbul'la barıştık. İstanbul korkmuş bana söylemeye, ya çok sinirlenir de terk edersem diye. Atina da 2010'da Konya'da bir üniversite kazanıp gitti. Zaten puanıyla ilgili söylediği yalanlardan sonra baya uzaklaşmıştık. İstanbul da söylememiş işte. Atina da söylemedi bana. Aradan 3.5 sene geçti. Geçen sene ramazanda Atina bize iftara gelecekti. Çok mutluydum. Onun için yemek hazırlıyordum, gece de yatıya kalacaktı. Belki eskisi gibi oluruz diyordum. Ama bu arada çok da uzak değildik yani her sene içinde görüşüyorduk. Neyse İstanbul aradı. Sesi kötüydü. Benim Atina'yı ağırlamamı istemiyordu. Sebebini soruyordum sesi gidiyordu. En sonunda söyledi. Ben şok oldum. İstanbul'a çok kızmadım. Atina beni büyük hayal kırıklığına uğrattı. O akşam iftarı yaptık birlikte. Doğum günü için aldığım hediyesini verdim. Yüzüne bile bakmadım. Sonra da çıktım evden, olanları konuşmak için İstanbul'la buluştum. İstanbul çok üzgündü, defalarca özür diledi, onu aldattığımı sandığını, bana çok sinirli olduğunu, ama yine de asla ileri gitmediğini, sadece buluştuğunu anlattı. Ama bunların yanında Atina'nın ne kadar yakın davranmaya çalıştığını ve benim hakkımda söylediklerini de anlattı. Çok zor atlattım, çok...



      Eve gittim, Atina yengemde kalıyordu, bir kat altımızda. Bana bir açıklama yapmasını istiyordum ama daha fazla yalan da duymak istemiyordum. Mesaj attım ona, her şeyi bildiğimi ve bir daha onu görmek istemediğimi söyledim. Yine de bir cevap bekliyordum. Nasıl olsa bir kat üstteydim, çıkıp kapımı çalabilir, özür dileyebilir diyordum. Ama o gelmedi. Sadece bir mesaj attı, bahane buluyordu. İki hafta sonra bir mesaj daha attı. Beni bu kadarcık mı önemsemişti ? Yengemin de ısrarlarıyla bir gün oturduk konuştuk. Terastaydım ben o da geldi. Konuşurken hiç yüzüne bakmadım. Sakin sakin konuştuk. Bana "Şeytana uydum, nefsime hakim olamadım." dedi. Cevaba bakar mısınız ? Üzgündü farkındaydım ama yapacak bir şey yoktu. Bir buçuk saat falan konuştuk, ben eve indim. Ondan sonra 7-8 ay kendime gelemedim. Çok üzüldüm, arkadaşlığımızı çok özledim. Her gece rüyamda onu gördüm. Her gece !

     Yine ramazan ayı geldi. Üstünden bir sene geçti. Bir senedir onunla hiç konuşmadım. Cuma akşamına kadar. Cuma akşamı Paris'teydik. Bir üst katta da ananem oturuyor, terası var tam evinin karşısında. Apartmandaki herkes kullanıyor. Terasa çıkacaktık sigara içmeye ama ananem terastaydı. O an Atina'nın sesini duydum. Paris'e ben bir terasa bakayım diye yalan söyledim ve yukarı çıktım. Atina'nın orada olduğunu biliyordum. Terasta ananemi öperken geldi. Ailemizden yengem hariç kimse olanları bilmiyordu. Bir ay sonra da yengem doğum yapacaktı ve sürekli aynı ortamda olacaktık. O yüzden normal davranmalıydık, küslüğün bir anlamı yok, aynı ailedeyiz. Sadece dost değiliz. Zaten bir buçuk saatlik konuşmada da böyle olmasını istemiştim. Selam verdim, o da selam verdi. Öpüştük, sarıldık abartmadan. Ananem ve çocuklar yanımızdaydı. Bunlarda garip bir şey yok. Ama garip olan benim onu çok özlemiş olmam ! İnanamadım kendime. Onun arkadaşlığını yaptıklarına rağmen çok özlemiştim. Bu arada Paris'i unuttum. Hemen aşağı inip haber verdim. O çıkmayalım dedi, çay koydular çıkalım ayıp olmasın dedim. Halbuki ananem çay koymamıştı, Atina koymuştu. Çıktık yukarı, biraz daha oturduk, sonra gittiler yengemler. 

     Hani ayrıldığınız sevgiliniz olur ya, özlemişsinizdir ya da aranızda yeniden bir şeyler olabileceğini düşünürsünüz. Aynen öyle oldu. Ama bir fark var. Benim onunla aramda alsa yeni bir dostluk olamaz. Çünkü dostluk güven demektir...

13 yorum:

  1. Bu kadar olaylı olmasa da benzerini yaşamadım. Özlesen bile geçmişteki mutlu günleri özlüyorsun, durup gelecek ile ilgili düşünebiliyor musun?

    Ben düşünemediğim için aynı ortama bile denk gelmek istemiyorum. Ki bizde benzeri gibi aynı yazlıktayız. Ama sizinki ailesel. Çok da yorum yapamıyorum. Kalbinin sesini dinle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. pera çok haklısın geleceği düşününce, onunla oturup sohbet ettiğimi düşündüm mesela senin yorumunu okuyunca, içime afakanlar basıyor, ağlayasım geliyor. Yok yok asla eskisi gibi arkadaş olmaya niyetim yok zaten.

      Ben ister istemez aynı ortamda oluyorum. Bir de aileden bir insanla asla yüz yüze bile gelmeyeceğim bir seviyede olmamaya özen gösteriyorum.

      Kalbimin sesi aslaaa! diyor :D:D

      Çok teşekkür ederim çok yardımcı oldu yorumun :)

      Sil
    2. bu arada bloguna giremiyorum..

      Sil
  2. Tamamen geçmişe özlem. Onu özlemiyorsun, geçmişte birlikte yaptıklarınızı özlüyorsun hepsi bu aslında. Ama çok samimi olmaktan başka insan ilişkileri de var... Merhaba-Merhaba gibi :) Onun samimiyet girişimleri olursa da adım atıp atmayacağına sen karar vereceksin, şimdi "aslaaa!" diyorsun ama o zaman da umarım şartlara göre doğru kararı verirsin...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın sadece geçmişe özlem..Çok samimi olmaktan başka ilişkiler de var tabi biliyorum ama yıllarca en yakınınızda olan sonra da çok adice bir şey yapan bir insana merhaba demek insana garip gelebiliyor. Benim atacağım adım belli zaten, en baştan beri sadece merhaba olmasına karar vermiştik, her zaman da öyle olacak. Yorumun için teşekkürler. :)

      Sil
  3. Eski her zaman iyidir mantığı vardır. Genelde doğrudur. Eskiyi özlersin sürekli.
    Zeki müren misali "şurası gözgöze geldiğimiz yeeer, şurası söyleşip güldüğümüz yeeer" gibi :)
    Bende kazık yemiştim de arkadaşlarımdan, bu tarz bi kazık değildi. Yine yalan, kıskançlık vs. ama şimdi görüşüyorum yine. Ancak öyle eskisi gibi olmuyor. Derin mevzulara inemiyorsun zaten.
    Öyle işte, en iyisini sen bilirisn, sen yaparsın ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güldürdün beni :) Ben görüşmem heralde böyle aile ziyaretleri dışında. Zaten görüşemem, gururum izin vermez sanırım. Daha önce de yalanları ve kıskançlıkları olmuştu onda gurur murur dinlememiştim de, son damla fena taşırdı.
      Çok teşekkür ederim :))

      Sil
  4. Vay be Moira, nasıl şeyler bunlar. Ben ne kadar şanslıyım ki bu zamana kadar hiç bir arkadaşımla böyle şeyler yaşamadım :/ Çok üzüldüm valla..
    Onu özlemiş olmana anlam veremedim ilk başta ama düşündüm benim arkadaşım yapsa ben de özlerim, ben de omzunda ağladığım zamanları düşünürüm. Çok kötü bi durum valla.
    Çok haklısın, güven olmadığı sürece asla arkadaş olunmaz. Özellikle 1) o yalanlarından dolayı 2) istanbulla olan şeylerden dolayı olmamalısınız da zaten. Ama çocuk gibi küs kalmanın da mantığı yok tabi, senin yaptığın gibi mesafe en iyisi :) Yüce bir gönlün var, çevrendekiler çok şanslı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ederim Anna, çok değerli söylediklerin. :) İnşallah hiç yaşamazsın böyle bir şey. Hep mutlu olursun. :)

      Sil
  5. Allah düşmanımın başına böyle arkadaş vermesin. Bu yazıyı dün okuyup yoruma yeni gelen kişiyim ben. :(
    İstanbul'un bir suçu yokmuş evet. Yani eğer öpmüş olsaydı bu durumda kötü olurdu tabi.
    Arkadaşlıkta güven gerçekten önemli. Ben hala arkadaşlarıma güvenmiyorum mesela. Yazını okuyunca iyice güvenmekten vazgeçtim.
    Bence çok iyi bir arkadaşsın. Arkadaşların gerçekten çok şanslı. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amiiinnn :D Çok saol canım.. İyi ki geldin valla. :)
      Aman kimseye arkanı dönme. En yakınım dediğine bile dönme. Çok sev, güven tabi ki ama hep aklının bir köşesinde olsun. Çok teşekkür ederim canım :)

      Sil
  6. Öyle iş mi olur arkadaş yaa!

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...