28 Ağustos 2013 Çarşamba

İş Görüşmesi 2

     İş görüşmesine gittiğim ilk hukuk bürosundan sonra çıktım yola. Tramvayı yakaladım, ama ne yakalamak ! Benim önümde bir çift vardı ve o tıklım tıkış tramvaya ancak onlar sığardı. Ama inat ettim bineceğim ya kalan son ayaklık yere sığmaya çalıştım. Tam o sırada kapı kapanmaya başladı. İçerideki çocuğun "Hoop" dediğini duymamla, kolumun kapının plastiği yüzünden soyulması, ve saçımın yarısının kapının dışında kalması bir oldu. Hahahha resmen saçımın bir kısmı dışarıdaydı. :) Çektim, soktum içeri. Sonra hemen Roma'yı aradım. O avukatın aradığını ve görüşmeye gittiğimi söyledim. Roma şaşırdı tabi, çünkü o avukat önceden de benimle görüşmek istediğini Roma'ya söylemişti ama ben görüşmem demiştim. Sonra arayınca ön yargılı davranmak istemediğim için kabul ettim. 

     Hem kolum soyulmuş, hem bir yere tutunamıyorum, hem de Roma'yla konuşmaya çalışıyorum. Sirkeci'de zar zor indim, Roma'nın da yardımıyla büroyu buldum. İçeri girdiğimde avukat ve  70-80 yaşlarında bir amca vardı, müvekkiliymiş. Daha hiçbir şey konuşmadan adam verdi elime ilamsız ödeme emrini, söyle bakalım o nerede, bu nerede, şu ne kadar... Hayatımda ilk defa elime bir ödeme emri almışım, bulamıyorum sorduklarını, kıpkırmızı oldum ! Arada amca kalkıyor gösteriyor falan... Bir yarım saat böyle geçti. Sonra müvekkil gitti, biz sohbet etmeye başladık. Aralık ayında büroyu kapatacağını söyledi, sebebini söylemedi ama Roma'dan öğrendiğim kadarıyla huzurevine yerleşecekmiş. Her işini ben yapacağım için çok şey öğrenebileceğimi, çalışma saatlerinin rahat olduğunu, ayda 700 lira artı yemek ve yolu ödeyeceğini söyledi. Daha ne olsun değil mi ? Hem de evime çok yakındı. Ben uygun olacağını söyledim, yani resmen kabul etmiştim. Sonra bana UYAP'ı kullanmayı gösterdi. Çünkü her işine benim bakmam gerekecek ve ilk öğrenmem gereken şey UYAP. 



     Dikdörtgen bir öğretmen masası düşünün. Uzun kenarında avukat, yakın olan kısa kenarında da ben oturuyorum. Bilgisayar tam ortamızda, görme engelliler için ayarlanmış, sürekli konuşuyor. Yani fareyi nereye götürürseniz orada yazan her şeyi söyleyen mekanik bir ses. Bu sırada da arada sohbet etmek için bir şeyler söylüyor. Bu arada benim gerçek ismim ünlü bir dizi karakterinin ismiyle aynı. Roma zamanında "Bizim Moira dizidekinden daha güzel." demiş. Adam bana "Sen daha güzelmişsin ondan, Roma öyle dedi." dedi. Ben de "O beni çok sever ondan öyle demiştir." dedim. Adam "Seni sevmemek mümkün mü ? İstanbul da çok seviyormuş.." dedi. Ben de "Hııı, evet, öyle." falan diye geçiştirdim. Bu sırada o güldü ve elini kafama götürdü böyle saçımı okşar gibi, sonra da koluma. Ben hafiften çekilince sevdiği birinin sırtına vurur gibi yaptı. Neyse. Ben içimden konuşuyorum habire. Neden böyle yaptı şimdi ? Adam 70 yaşında ya ben çok mu abartıyorum ? Görme engelli olduğundan belki bu şekilde bir iletişime ihtiyaç duyuyordur... Bu arada adam hiç de 70 yaşında görünmüyor. Saçları bile beyaz değil sadece hafif gri. Neyse o an öyle geçti. Büyütmemeye çalıştım. İşi kabul ettim. Hemen ertesi gün adliyeye gitmemiz gerekiyormuş. 9.30 da Çağlayan Adliyesi'nin olduğu metrobüs durağında buluşacaktık. Avukat bana bir dosya, bir ajanda, aylık akbil parası, biraz da avans verdi. Her zaman aylık akbil ve az miktarda bir para verirmiş yeni çalışmaya başlayanlara. Artık çıkabileceğimi söyledi. Sonra benim boş anıma denk geldi, "Yarın kaçta büroda olayım?" dedim. Hiç tepki vermedi. Ben tekrarladım. O benim sorumu tekrarladı. Sonra kafama dank etti, "Pardon adliyeye gidecektik, bir an unutmuşum." dedim. Adam birden gülmeye başladı. Hani yaşı büyük insanlar falan gülerler ya gençler bir hata yaptıklarında, işte öyle. Sonra birden bana yaklaştı, yanağımdan öptü, sonra diğer yanağımdan ! Görme engelliydi, bir an şok oldum, bir şey diyemedim. Ama resmen belime sarıldı. Daha ilk günümdü ve ne kadar göremese de böyle bir şey yapmasına gerek yoktu. Tamamen iradem dışında olduğundan tacize uğramış gibi hissettim. Sonuçta 70 yaşında bir adam 21 yaşında birine bodoslama sarılırsa, öperse yanlış anlaşılacağını bilmesi lazım. Yanlış bir yere dokunabileceğini bilmesi lazım. O anlık öyle bir şey olmadı ama olabilirdi. Ben çok rahatsız oldum. Bürodan nasıl çıktığımı şaşırdım. Ne düşüneceğimi bilemedim. İstanbul'u aradım hemen, anlattım. Önce sinirlendi baya, sonra bir an sakinleşti. Ama burada yazdığım kadar ayrıntılı anlatsaydım sakinleşir miydi bilmiyorum. Bu arada görüşmemden sonra Paris, Vegas ve Grimma'yla buluşacaktım. Grimma artık Almanya'da yaşamıyor, Türkiye'ye döndü, ilk buluşmamızdı. Ama ben bir türlü ona odaklanamadım. Olanlara anlam vermeye çalıştım. Roma'yı aradım. Roma onun hep öyle olduğunu söyledi. "Arada elini tutar, saçını okşar, öyle bir insan. Sen bence onunla çalışamazsın." dedi. Haklı, hayatta çalışamam. İyi niyetli de olsa kötü niyetli de olsa fark etmez. Ben rahatsız oldum. Hem bir avukat bir stajyerini en fazla ne kadar taciz edebilir ? Sınırını aştığı an şikayet eder yanında çalışan. Belki dozunda, suçlamaya maruz kalmayacak kadar yapmaya çalışıyor ? Her neyse.

     Bir an önce adamı aramam lazımdı. Çok ayıp olacaktı biliyorum. Ama yapacak bir şey yok. Aradım. Bu arada telefonunda çalarken dinlet var ve ne çalıyor biliyor musunuz ? Aşk-ı Memnu'da Bihter öldükten sonra çalan bir müzik vardı ya, Albinoni'nin Adagio'su, işte o çalıyor, elim ayağım iyice titredi. "Çok özür dilerim, biliyorum kötü oldu, ama ben sizinle çalışamayacağım. Çok istediğim ve haber beklediğim bir yer vardı. Ama sizi zor durumda bırakmam istemem, yarın sizinle adliyeye gelirim, sonra da paranızı ve dosyanızı bırakıp dönerim." dedim. En kötüsü de onunla tekrar muhattap olmak zorundaydım. Gayet soğuk ve duygu sömürüsü yapan bir ses tonuyla "Ben sana neden benimle çalışmak istemediğini soramam, senin için iyi olan önemli tabi ki. Ben zaten bu saatte arayınca anlamıştım." dedi. 

     Ertesi gün buluştuk, önce Çağlayan sonra da Bakırköy Adliyesi'ne gittik. Orada olanları, kalemdekileri azarlamasını falan anlatmıyorum bile. Dönerken tramvaya bindik. Tramvayda önceden yanında stajyerlik yapan bir kızı aradı. Ben yanındayım ve kızla aynen şöyle konuşuyor. "Yaa işte dün biriyle anlaştık ama 45 dakika sonra arayıp vazgeçtiğini söyledi. Ne yapalım artık, arada senin başını ağrıtacağız. Kısmet değilmiş, bugünlük birlikte çalışacağız." Yuh ! 45 dakika falan değil 2 saat sonra aradım, enine boyuna düşündüm. Ayrıca bugün birlikte falan çalışmayacağız, ben seni zor durumda bırakmamak için adliyeye kadar geldim o kadar ! Hayır demeyi öğrenmem lazımdı. Telefonu kapatır kapatmaz "Kusura bakmayın ama ben bugün sizinle çalışamam, dün bahsettiğim yerle görüşmeye gitmem gerekiyor." dedim. Yalan söylemek zorundaydım çünkü onunla bir gün daha geçiremezdim. Adam iyice duygusala bağlamasın mı ! "Ben sana sebebini soramam Moira, ama seninle çalışmayı çok istemiştim. Şu ana kadar çalıştıklarım arasında en çok Roma'ya sempati beslemiştim, sonra da sana. Ben senin gibi biriyle çalışacaksam mesleğe devam etmeyi bile düşünmüştüm..." Yuh deve ! Resmen duygu sömürüsü bu, sesini bir duysanız... Bir şey diyemedim. Geveledim sadece. Başka bir yer olduğunu söyledim.

     O günden sonra iki kere Roma'yı, bir kere de beni aradı. Ben duymamışım telefonu. Ama Roma'ya sürekli beni soruyormuş. "Moira'la bitti, ne onu rahatsız etti, neden vazgeçti bilmiyorum ama kendi bilir. Orada işe başladı mı ? Orası nerede ? Moira şu an nerede ? İstediği yere girdi mi ? Orada mutlu muymuş ?".........
    Adam manyaktı işte. Yaftalamak istemedim. Kötü yakıştırmalar yapmak istemedim. Size olayı tam olarak yansıtabildim mi ona bile emin değilim...

8 yorum:

  1. Ah benim güzel Moira'm,

    Her işte bir hayır vardır derler, diline böyle bir yalan geldiyse inşallah olacağından gelmiştir.

    Ben gören insanların bile -çok samimi olmadıklarımın- kız erkek fark etmez beni öpmesine karşıyken, elin adamı patron sıfatındaki birinin öpmesi gerçekten tüyler ürpertici.

    Her iş olacağına varır ya, dilediğin gönlünce olur :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pera'm çok teşekkür ederimm inşallah hayırlısıyla bir yer bulurum.. Ne zormuş bu işler :((

      Ben de çok rahatsız oldum... Çok gereksiz ve saçma bir hareketti inşallah bir daha muhattap olmak zorunda kalmam onunla.

      Sil
  2. Hayırlısı olsun... Kafa Dergi ve Ters Düz’e beklerim. :)

    YanıtlaSil
  3. Hayırlısı olsun Moria'm. Boşver. Bence çok iyi aktardın. Bende gerilirdim öyle bir ortamda. Yani ne kadar görme engelli de olsa o kadar ileri gitmesi ayıptır yani.
    Bence sen en iyisini yaptın.
    Sana göre bir yer bulacağına eminim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim canım, bence de görme engelli olmasının bahane olmayacağı bir noktaya geldi..
      İnşallah bulurum :)

      Sil
  4. Hani dicem iyi niyetle belki sarıldı öptü? Acaba kör degil mi?
    Acaba ondan yararlanıp öyle mi kullanıyor insanları..
    Fazla sıcakkanlı herhalde..
    Allah izin verirse bende avukat olacağım ama senin şu iş görüşmelerin beni çok tedirgin etmeye başladı. Adam bir de engelli yani. Başkası olsa yapmadıgımı bırakmam ama engelli birine böyle yapamam sanırım. Adama bak ya sen kimsin de öpüp kokluyorsun ıyy pis sapık!

    Mutlaka bulursun bir iş. Ama hayırlısı olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onunla adliyeye gittiğim için ve gözlüğünün arkasından gözünü görebildiğim için görme engelli olduğuna eminim canım.. Ama dediğin şey aklıma gelmedi değil..
      Çok iyi bir avukat olacağına eminim.. :) Gerilme şimdiden ama şunu bil ki ingilizce tecrübeden çok daha fazla iş görüyor. Yazın stajını yap ama gerekirse staj yerine ingilizce kursuna git :)
      Teşekkür ederim :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...