19 Kasım 2013 Salı

Keşke Dememek İçin

     Şükürler olsun. Uyumadan önce, uyanınca, gün içinde, her zaman bunu söylüyorum. Şükürler olsun. Ardı ardına ölümden bahsetmek istemezdim sizlere, ama maalesef hayatın bir gerçeği ve ben son zamanlarda bununla birden çok defa yüzleşmek zorunda kaldım. İki sene önce dedemi kaybettim, bir ay önce küçük kuzenimi. Toparlandım evet. Ama dün bir haber aldım. Bir arkadaşımın annesi vefat etmiş. Çok yakın bir arkadaşım değildi, tanımıyordum bile annesini. Yolda Vegas'la konuştum, cenaze evindeydi, ağlıyordu. Kendimi tutamadım, gözümden birkaç damla yaş aktı. Cenaze, ölüm, cenaze evi... Bu kelimeleri duymak istemiyorum artık. Eve geldiğimde anneme sarıldım, ağladım, ağladım... Ve Allah'a sevdiklerim yanımda olduğu için defalarca şükrettim. Şu an ben bu yazıyı yazarken, siz bu yazıyı okurken, kaç kişinin en yakınının ölümü için ağlıyor olduğunu hiç düşündünüz mü ? Hayat bu şekilde yaşanmaz biliyorum. Ama en azından siz annenize babanıza bağırırken, bu bayram da dedemlere gitmesek derken, hayatınızın aşkıyla ettiğiniz kavgayı gereksiz yere uzatırken kaç kişi bir daha göremeyecekleri sevdikleri için ağlıyor bir düşünün. 
     Güldüğüm her an aklıma şu an arkadaşımın ağladığı geldi. Ama sonra dedim ki, oturduğum yerden benim de ağlamam ya da ya benim sevdiklerime de bir şey olursa diye düşünmem ne sevdiklerimin ömrünü uzatır, ne de arkadaşımın acısını dindirir. Ama şu bir gerçek, hiç kimse sonsuza kadar yaşamayacak. Ve henüz hayattayken sevdiklerimizin değerini bilmemiz gerekiyor. İlk olarak, sakın sevdiklerinizle küs uyumayın, kalbini kırdığınız biri varsa boşvermeyin. Çünkü özür dilemek için, sevdiğinizi söylemek için yarın fırsat bulamayabilirsiniz. Hele söz konusu anne baba ise, haklı olup olmadığınızı önemsemeyin. Gidin sarılın.

    
       Dedem ölmeden 8 ay önce ciddi bir tartışma yaşamıştık. Annem sürekli aramızı düzeltmem için ısrar ediyordu. Dedem için ben önemliydim, biliyordum. Anneme, onun için yerimin başka olduğunu söylemişti. Ben de gidip elini öpmüştüm. Aramız düzeldi ama, ben hala defalarca kez özür dilemek ve ellerini öpmek istiyorum. Ama yapamam çünkü o artık yok. Tartışmamızda ben haklıydım, dedem çok sertti, kardeşime vurmuştu. O gece neler olduğunu ayrıntılı yazamam, ama çok haklıydım. Sorun şu ki, şu an haklı olmam benim için hiçbir anlam ifade etmiyor. Dedemi çok özledim. Ölmüştü, yerde yatıyordu, ben ellerini, yanaklarını defalarca öptüm, defalarca onu ne kadar çok sevdiğimi söyledim. Sizce duymuş mudur ? Bilmiyorum.

     Yıllar sonra çok hüzünlü bir hikaye anlattı ananem. Dedemin çocukluğunu, yaşadıklarını. O kadar zor şeyler ki... Neden bu kadar sert olduğunu daha iyi anlıyorum. Keşke hayattayken onu çok sevdiğimi ona söyleyebilseydim. Hayatımda daha fazla keşke demek istemiyorum. Emin olun siz de istemezsiniz. Sevdiklerimizin yaşadığı her an için, sahip olduğumuz her şey için şükretmeyi hiç unutmamamız lazım. 

     Şu an benden nefret ettiniz, keyfinizi kaçırdım biliyorum. Ama olsun. Keşke demeyin de.

2 yorum:

  1. İnsan garip işte...
    Yanındayken bilmez kıymetini.
    Elle tutulup gözle görünür olunca "hep "benim" zanneder.
    Ne zaman ki görünmez, dokunulmaz, elle tutup hissedilir olmaktan çıkar biri veya bir şey, o zaman kıymetlenir.
    Ve "keşke"ler başlar.
    Bu insanın bir defosu.
    Fabrika ayarlarına geri dönsek (bebekliğimize) belki durumu daha çabuk kotarabiliriz.
    Öyle ya, anneleri kızsa bile bebekler/çocuklar yine onun peşinden gider

    YanıtlaSil
  2. Beyza ne güzel söylemişsin... Dokunulmaz, hissedilmez olunca anlıyoruz gerçekten. Neden böyleyiz biz ? Elde edince neden kıymeti kalmıyor, illa kaybetme korkusunu her an duymak mı zorundayız ? Maalesef öyle.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...