28 Aralık 2013 Cumartesi

Maşallah Diye Diye

       Çok zor bir hafta geçirdim. İnsan bir gece "Allah'ım her şey mükemmel gittiği için şükürler olsun." derken, ertesi gece "Allah'ım ne olur İstanbul'la barışalım öhüüüü."  diye ağlar mı ya? Evet İstanbul'la küstük, bildiğiniz iki gün hiç konuşmadık. 5 senedir hiç böyle bir şey yapmamıştık. Daha önce ben hep dayanamaz arardım, ya da o arardı. Ama genelde ben arardım. Ben karakter olarak kimseyle küs kalmam, yani prensip meselesi. Ama bu sefer İstanbul o kadar yanlış anladı ki, öyle bir şey yapmayacağımı bilmesi gerekirdi. 

   
        Gerizekalı ingilizce kursundaki, 2 aydır tanıdığım salak insanlar son gün bir şeyler içelim diye tutturdular. Kurs zaten akşam 10'da bitiyor. Sınıfın %80'i erkek, ben de onlarla gece  Beyoğlu'nda içki içeceğim. Hee oldu gülüm, oldu bebem. Akşam İstanbul'a kurstakilerin böyle bir düşüncesi olduğunu söyledim, İstanbul hemen "Gitme." dedi. Ama 1-2 saniye içerisinde bütün feminist yönüm ortaya çıktı, sinirim bozuldu ve "Neden? Sen zaten başka insanların söz konusu olduğu her şeyde böyle yapıyorsun!" dedim. Gitmek bile istemiyordum. Neden böyle bir tepki verdim ? Çünkü o bana sormalıydı, ben gitmeyeceğimi söylemeliydim. Sonra tartıştık, tam ben kapatırken o bir şey söylüyordu, bu sefer suratına kapadım sandı, tamamen telefonunu kapattı sinirden. En çok kızdığım şeylerden biri bu. Sonra ben ona yazdım, konuşmayacağım diye. Bu sırada telefonunu açtı, whatsapptan yazdı. Ben bu sırada daha bir sürü şeyi yanlış anlamış olduğunu anladım. Ama o kadar saçma bir yanlış anlamaydı ki, benim öyle yapmayacağımı bilmesi gerekirdi. Ben yanlış anlamışımdır diye düşünmesi gerekirdi. Ben de hiç cevap vermedim. Daha o gün öğrendiğim, ertesi güne yetiştirmek zorunda olduğum bir ödev yapıyordum o sırada. 4 sayfalık bir Yargıtay kararı için karar inceleme yazısı yazmam gerekiyordu. Saat 12.30'du. Ödev saat 3.30 da bitti. Ellerim ağrımıştı, ama İstanbul'la ettiğimiz kavga aklımdan çıkmıyordu.

      Bir düşünsenize, ben bütün yanlış anlamanın farkındaydım, ama o farkında değildi, beni dinlemiyor, anlamıyordu sonra telefonu kapatırken yüzüne kapadım sanıyordu, anlıyordum ki sinirlendiği başka şeyler de varmış. Bazıları yanlış anlama değil, gerçek. Gece ona çok kırgın olduğumu ve bu sefer uzun uzun açıklama mesajları yazmak yerine hatasını anlamasını bekleyeceğimi söyleyen bir mesaj attım. Bu sırada da saat 4'e geliyor, ben uyuyamıyorum, kendi kendime mi nazar değdiriyorum ben diye düşünüyorum. Çünkü ne zaman "Maşallah, her şey iyi gidiyor." demeye kalksam daha cümlemi bitiremeden işler boka sarıyor. Bunları düşünürken saati fark edip koyun saymayı denedim, biraz işe yaradı ve saat 5'e doğru uyuyakaldım. Ertesi sabah nasıl zor kalktım anlatamam. Zar zor okula yetişip ödevi teslim ettim. Bazıları yapmamış diye Cuma'ya kadar teslim edebilirsiniz demesinler mi !? Lan ben ödevi yapmasam kesin getirmeyenlere 0 derlerdi. Neyse sürenin uzayacağını bilsem şimdiye bitirmiş olmazdım yine son gün yapardım zaten. O gün okulda uyumamak için iki tane kahve içmek zorunda kaldım ama hala uyukluyordum. Akşama doğru okuldan bir arkadaşımla yine kahve içmeye gittik, akşam ingilizce sınavım vardı ve hala çok yorgundum.

       İngilizce sınavım speakingdi. Hocam ingiliz olduğundan ayrıntılı da anlatamadım derdimi, çok yorgunum konsantre olamıyorum, normalde böyle değilimdir, çok mu kötüyüm diyerek kedi gibi baktım. Neyse ki 80 verdi. Diğer bütün sınavlarım 90 olduğundan intermediate kurunu böylece tamamlamış oldum. Bana hala içmeye gelecek misin diye soran, kurstan sonra da 2-3 ayda bir toplanırız ehahehha diye mal mal konuşan kişilere çok yorgun olduğumu söyledim. Zaten kadınlardan biri de ne toplanması ya herkesin işi gücü var bir temposu var dedi. Hayran kaldım. Yorgun argın eve döndüğümde neredeyse koltukta uyuyakalacaktım. Saat 12.30 olmadan yattım, ama uyuyamıyordum. Bütün gün İstanbul'la konuşmamıştım ve kavgamız kafamda dönüp duruyordu. O kadar önemsiz bir şeydi ki, önemsizliğini gördükçe daha da sinirlendim. Bırakın koyun saymayı, bütün hayvanlar alemini saymayı denedim ama yok. Ne zaman koyunları bir tahtanın üstünden atlatsam tahta yer değiştiriyor, koyunlardan takılıp düşüyordu. Saat 3.30 oldu. Açtım bloglovin'i birkaç blog okudum. Yazmışsınız şansıma, nasıl iyi geldi anlatamam. Baktım hala uyuyamıyorum, ilaç aldım, etki edene kadar da mim yapayım dedim. Mim bittikten sonra hala tam olarak etki etmemişti ama saat 5'e doğru pestilim çıktı, ölü gibi uyudum. Ertesi sabah yine çok zor kalktım. Yine bütün gün İstanbul'la konuşmadım. Psikologa gittim, bu sırada psikologuma da bu konuda fikrini sordum. Beni ve ilişkimi en iyi tanıyan insanlardan biri olarak aramamı söyledi. Bana erkek beyninin ve kadın beyninin çalışma şeklinin ne kadar farklı olduğunu anlattı. Ben de Perşembe akşamı İstanbul'u aradım. Önce hiddetli konuştuk, sonra benim asıl rahatsız olduğum şeyi anladı, ben de onun rahatsız olduğu şeyleri anladım, barıştık ve tatlı halimize döndük. Maşallah diyorum ama laf olsun diye diyorum. Çünkü ne kadar desem de olacak olan oluyor. Ama belki de daha kötüsünden koruyor, maşallah diyeyim ben. Ne zaman bir yakınıma ilişkimden bahsetsem, olumlu konuşsam, ya da buraya olumlu bir şeyler yazsam her şey bok oluyor. Herkes mi kötü anacım, olmaz öyle şey. Ben kötüyüm. Ben kendime nazar değdiriyorum. Ya da sürekli mutlu olamayacağıma, arada mutsuz da olmam gerektiğine mi inanıyor bilinçaltım nedir ? Ama neyse ki sonunda geçti, atlattık.

12 yorum:

  1. hehe moira uzundu ama böyle birden sonunda buldum kendimi :) bu arada seni ilk defa okuyorum sanırım, ya dedim istanbulla küs mü o da benim gibi falan, neyse ki İstanbul'un bir rumuz olduğunu anlamam çok uzun sürmedi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hehehe :) ben de önce öyle anlaşılacağını tahmin ettim ama devamı çok çabuk rumuz olduğunu belli ediyor diye endişe etmedim :) hoş geldin o zaman, ben de senin hikayelerini yeni okumaya başladım, çok hoşuma gitti :)

      Sil
    2. hoşbulduk :)) evet evet, iyi ki belli etmişsin yahu anlayamazdım ben, idrak sorunlarım var :) 2 hikaye var henüz. prens hikayeleri var, bir de minik bi hikaye var prensten bağımsız :)

      Sil
    3. Zamanla artar, biz de okuruz :)) ne güzel hikaye yazabilmek, ben hiç yaratıcı değilimdir, başlasam da sonu gelmez..

      Sil
  2. Neler olmuş yahuu!

    Kişinin kendine nazari değmez imrenilecek bir iliskiniz var belki fesatlar vardır diyip kendini SUÇLAMAMANI sağlamalıyım.

    Geçen de bizim ingilizce kursunda da öyle bir söylenti oldu bigün sonra nasilsa gidilmez derken kendimi bir kafede sohbet edip gülerken buldum. Tabii bizim cikis saatimiz 19.30 :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aryamm ahh ah ben de anlamıyorum ki neden böyle oluyor ! Ben hep bir şekilde kendimi suçlarım bilirsin :))

      Hep öyle olur birden insan kendini planın içinde buluyor :) ne çabuk kaynaşıp plan yapıyorlar da bizi de dahil ediyorlar anlayamıyorum kii :)

      Sil
  3. Zor olmuş ama sonunda atlatmışsın,sevindimm :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle Liss çok şükür geçti şükretme dönemi geldi :))

      Sil
  4. nazar degdigini düşünüyorsan eger ne buraya yaz ne de anlat kimselere.

    :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan paylaşmak istiyor lily :( hep depresif hep depresif nereye kadar deyip sonunda anlatası geliyor insanın. Hem siz hep yanımda oluyorsunuz istiyorum ki mutluluğumu da paylaşayım ama işte...

      Sil
  5. Uzun bir hafta olmuş gibi ama geçmiş olsun her şeyin tatlıya bağlanmasına sevindim :-)

    Kem gözlere dikkat! ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle oldu çok teşekkürler :) ne göz varmış :D

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...