23 Kasım 2014 Pazar

Hayatı Kendime Nasıl Zehir Ediyorum #5

      Neden bu kadar kin dolu bir insanım ben? İnsanlara gerektiği zaman gerektiği yerde tepkimi versem bu sefer de alıngan ve kırıcı insan olacağım. Ama tepki vermediğim zaman da sonrasında kafamda o kadar çok çeviriyorum ki kin beslemeye başlıyorum. Önceki yazıda anlattığım olay yüzünden Prag'a hala sinir oluyorum. Ya tepkini ver, ya da sonrasında da sus di mi? Olmuyor işte. Ona artık sinir oluyorum. Ben böyleyim, bir insan beni hayal kırıklığına uğrattığı zaman bu olayı kafamdan atamıyorum ve asla eskisi gibi olamıyorum. İstanbul bana duygularımı anlık ve yoğun olarak yaşadığımı, o yüzden böyle olduğunu söylüyor. Haklı olabilir ama mesela Vegas konusunda öyle olmadı. Ona kırıldım ama duygum anlık değildi ve neredeyse iki aydır onunla doğru düzgün konuşmuyorum. Bundan sonra konuşmak da istemiyorum. Topuklu ayakkabılarımı getirsin yeter.

      Eskisi gibi olmak istemiyorum. Psikologuma o kadar para döktüm. Öfke kontrolü için o kadar kitap okudum. Nihayet ilişkim de aile hayatım da arkadaş ilişkilerim de dengeye oturdu. Çok şükür uzun zamandır verdiğim tepkiden utandığım ve kendimi salak gibi gösterdiğim hissine kapılmadım. Yine kapılmak istemiyorum. Belki de artık şu terapi kitabını bitirmeliyim. Şimdi bu saatten sonra Prag'la bu konuyu asla konuşamam çünkü konuşursam iki haftadır konuyu içinde tutmuş ve kafaya takmış olarak görüneceğim. Prag da onun dediklerini ne kadar önemsediğimi ve kafama taktığımı düşünecek ve yapmacık bir olgunlukla "Şaka yapmıştım sen de ne kadar ciddiye almışsııaann." diyecek. Hiçbir şey demeyeceğim kesin. Ama bu noktadan sonra kendi içimde bir karar vermem lazım, Vegas'la ilgili yaptığım gibi. Ya Prag'ın söylediklerini süzgeçten geçirip onunla eskisi gibi olacağım ama bir daha asla güvenmeyeceğim ve onunla konuşurken çok dikkatli olacağım; ya da içimde ona karşı beslediğim bu sinirle ona ters davranmaya devam edeceğim. Aslında şu anki dalgacı halimi daha çok hak ediyor o yüzden memnunum ama ucunu kaçırırsam da kırarsam haklıyken haksız duruma düşerim. Üstelik onlar aslında neye sinirlendiğimi bilmedikleri için ben yine o sorunlu kız olurum.



      İstanbul gerçekten anlık ve yoğun duygularım olduğunu söylerken o kadar iyi bir gözlem yapmış ki aslında. Mesela arkadaşlarımla o an mutluysam sanki onlar benim en yakınlarımmış gibi havaya giriyorum. Bir tanesiyle önemli gördüğüm bir sorunumu paylaştığımda hemen aşırı yakınlık hissediyorum ve içimden onu artık bütün dertlerimi paylaşabileceğim sırdaşım ilan ediyorum. Bunu en son hissettiğimde Prag'la ilişkimdeki bir sorunu paylaşmıştım ama sonra Prag diğer kızlar da varken "Bu ara da ilişki danışmanı gibiyim yaa herkesi barıştırıyorum." demişti ve ben içten içe çok kızmıştım. Ya da birine kızdığım zaman ani tepkiler verip uzun uzun mesajlar yazabiliyorum. O an kendimi o kadar haklı buluyorum ve o kadar ayrıntılı bir tartışmaya giriyorum ki demogoji yapmama ramak kalıyor ve karşıdakinin gözünde alıngan ve sorunlu tip oluyorum. Nefret ediyorum öyle olmaktan.

      Ben şimdilik Prag'ı takmamaya devam edeyim, ama kızgınlığımı ona belli etmeyeyim. Kendi kafamdan onun dediklerine bir sünger çekeyim ki, içten içe duyduğum bu sinir beni agresif bir insan haline dönüştürmesin. Daha sonra da onunla olan arkadaşlığımı gözden geçireyim...

      Prag gerçekten kötü bir insan değil. Ama kendini üstün görmesi gibi, kendisinin bile farkında olmadığı bir sorunu var ve ben bundan hiç hoşlanmıyorum. Onunla iyi vakit geçirebilirim, sohbet edebilirim. Ama konuşurken asla tam olarak güvenmemeliyim. 

      Bazen arkadaşlarımla ilgili yakınırken kendi kendime diyorum ki, o şuraya yazdıklarımı okusa eminim hatalarını kabul etmez ve benim abarttığımı düşünür. Belki kimse kendi hatasını görmediği için, belki de gerçekten ben abarttığım için bilemiyorum. Ama tek bildiğim şu ki, kendimi tanıyorum. Bana en küçük bir şekilde zararı dokunan, üzen ya da utandıran bir şey yapıyorsa bir arkadaşım, ben bıraksam bile iç sesim bırakmıyor peşini. Yani olayı ayrıntılı bir şekilde irdeleyip çözüm bulmak zorundayım.
Sürekli irdelemezsem ve dengeli davranmazsam istemediğim bir Moira çıkıyor ortaya. İşte asıl o zaman ben çok üzülüyorum. Sonra çok hırslanıyorum. Bundan sonra mükemmel olacağım diye diye kendimi yiyip bitiriyorum. Ama ben mükemmel olamam, hiçbirimiz olamayız ki...

12 yorum:

  1. Psikologunun önerdiği kitabın ismini paylaşabilir misin rica etsem?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabi ki :) ismi "Evinizdeki Terapist" ama bu kitabın iki çeşidi var biri terapistler için biri de bizler için. Zaten ismini söylersen yeterli olur ama ben yine de yazarlarnı söyleyeyim Dr. Dennis Greenberger ve Dr. Christine A. Padesky bu isimleri söylemene gerek yok. Ama terapistler için olanı istemedğini söyle. :)

      Sil
  2. Moira M

    canımın içi.. kendine kızma.
    ben seni anlıyorum çünkü sanırım ben de kinci bi insanım.

    yani bunu yeni yeni kabullendikten sonra hayat daha kolay ve kendime zehir etmekten uzak :*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mia'm senin gibi tatlı biri bile kin besleyebiliyorsa daha kendime kızmıyorum :))
      Kabulleniyorum ama içim rahat etmiyor ki işte..

      Sil
  3. allam ya umursamaz olmalısın kayıtsız. üzme kendini yaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deep ben kayıtsız ve umursamaz olursam bir gün, her an kıyamet kopanilir diye kork :D bir yolu var mı ki cidden ?

      Sil
  4. mükemmel diye bir şey olmayacağını farketmen iyi olmuş ama cidden takma bu kadar.He de geç.Bir de bu çok doğru bir taktik değil ama en iyi savunma şekli saldırıdır diye bir söz var ya sen de aynı şekilde o tarzda onu aşağılarsan susacaktır.Buna eminim.Tabi bu gerçekten doğru bir yol değil.Ha ben öyle yapıyorum o ayrı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Off yapamıyorum ki işte, bu sefer de bak ne kadar içinde kalmış söylediğim diye düşünmez mi?

      Sil
  5. insan ilişkileri çok karmaşık malesef. benim de çevremde çok ukala tipler olabiliyor bazen. başlarda hepsine cevap vermeye çalışır hiçbir şey içimde kalmasın diye her şakaya uzun açıklamalar yapardım. bu çok yorucu bir şey kesinlikle. sonra sessiz kalıp hiç önemsememeye başladım. bu sefer de gece uyuyacağım zaman o da şunu hak etmişti neden bunu demiyorsun yargılamalarına başladım kendim için. bence en iyisi karşındaki insanları mümkün olduğunca az önemsemek, yaşanan olaylara az kafa yormak.. öyle olunca farkında olmadan doğal davranıyorsun hem içinden geleni söylemiş oluyorsun hem de kafan rahat oluyor. bunlar hep tecrübe senin için öyle düşün bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda baya baya aynıymışız. Ben de öyleydim, uzun uzun cevaplar vermeye çalışırdım, bu sefer de insan şakadan anlamayan alıngan tip olarak görülüyot işte. Ama cevap vermeyince de içim içimi yiyor resmen. İnşallah ben de cevap vermemeyi başarabilirim :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...