19 Ocak 2015 Pazartesi

Babalarımız İyi Olsalardı Hayat Nasıl Olurdu?

     Bugün ananem "Günlerin hızlı geçmesi, haftaların biz hiç anlamadan bitmesi kıyamet alametlerindendir." dedi. Eğer bu söylediği doğruysa, yarın kıyamet kopmalı bence. Pazartesilere artık sinir olmuyorum. Çünkü ben hiç anlamadan cuma günü gelecek diye düşünüyorum. Ciddiyim! Çok üzülüyorum. İstanbul'la geçirmek istediğim zamanlar azalıyor resmen. İş, sınavlar, para derken görüşemediğimiz zamanlardan hayatımız akıp gidiyor işte. Ben her saniyeyi onun yanında geçirmek isterken, hayat bitiyor. Yarın ölmeyeceğimiz ne malum ki hem? Neyse ben yine krize girmeden susayım. Yarın Bayan Gıcık gelecek. Ama ben yeterince özgüven depoladığımı düşünüyorum, bu yüzden yarın işe gidecek olmama rağmen sinirli ve gergin değilim. Hem maaşım da yemekle ilgili patronla konuştuğumdan beri yüz lira arttı. Yani bana günde 5 TL lik yemek yiyebilirsin demiş oldu. Olsun, ne yapalım, katlanacağım şimdilik. 


     Ben babama işe başladığımı hemen söylememiştim. Başladıktan sonra da para aldığımı söylemedim. Çünkü söylersem, bana hiç destek olmayacaktı. Zaten çok az para veriyor, bu sefer iyice kesecekti. Ben de şimdilik söylemeyeyim, babamın verdiği paralar da fazladan olsun hem böylece para biriktirebilirim diye düşündüm. Hem o benim babam, bana destek olması gerekmez mi? Neyse, babam da salak değil sonuçta. Staj yaparken para ödendiğini bildiği için, bana iş bulmuş. "Kızım, sen orayı sevmiyorsun, hem para bile ödemiyorlar. Ben de sevmiyorum, sana bir iş buldum, salı günü saat 11'de görüşmen var." dedi. Ne kadar iyi niyetli de olsa, en sevmediğim şeyi yaptı. Benim adıma iş değiştirme kararı vermesini bırak, bana hiç sormadan iş görüşmesini bile ayarlamıştı. Ses tonumdan bunu istemediğimi anlaması için elimden geleni yaptım. Gidemeyeceğimi söyledim. "Başka bir işte çalışıyorum, o saatte ofiste ya da adliyede olurum, gidemem büyük ihtimalle baba." dedim. Ama babam O kadar ısrarcıydı ki... Bir şeye tutturdu mu tutturur. İş görüşmesinden önceki gün beni arayıp "İş görüşmene 14 saat 13 dakikan kaldı ehehe." dedi. Ben tabi sinirlendim ama hiç belli etmedim. Şu ana kadar hiçbir sorunumda yanımda olmamış bir insan sonuçta. Sonra iş görüşmesi günü beni tekrar arayıp "Gideceksin di mi?" diye sordu. Gerçekten ben şu an çalıştığım yerden bu kadar nefret etsem, zaten bu iş görüşmesine uçarak gitmem gerekmez mi? Ya da en azından  ses tonumun mutlu olması gerekmez mi? Babam bunu ya anlamadı, ya da anlamazlıktan geldi bilmiyorum. Ama ses tonumu tanıyacak kadar beni tanıyordur heralde değil mi? Sonuç olarak, iş görüşmesine gideceğim yeri arayıp gelemeyeceğimi söyledim. Sonra aklıma bir şey geldi. Babam acaba artık para kazanmamı istediği için mi bu kadar ısrar etmişti? Halbuki en başta tek düşündüğüm iyi niyetiydi. Bu kadar kötü bir şey düşünmem benim suçum mu acaba? Bilemiyorum. Ben babama para almıyorum derken tek istediğim babamın destek olmaya devam etmesiydi. Sadece parayı çok sevdiğimden değil. Babamın hala çocukları için sorumluluk hissetmesini istedim. Ayrıca bundan sonra daha rahat davranması sadece benim açımdan kötü değil, kardeşim açısından da kötü. Bana para getirmemesi demek, ona da getirmemesi demek.

     Bazıları yurtdışında yüksek lisans yapıyor, yurt dışına tatile falan gidiyor. Çevremdeki herkes desem daha doğru olur. Ben sevgilimle bir haftalığına yurt dışına gidebilmek için maaşımın yarısını kenara koymalıyım. Babamdan bana pasaport almasını bile isteyemem. Bir dakika, pasaport mu? Babam benim ehliyetimi bile almadı ki! Bana tek bir kere bile direksiyon çalıştırmadı. Ne pasaportundan bahsediyorum acaba...

     Hayatımdaki her şey için şükretmemin yanında, arada böyle sorular da sorabiliyorum. Çünkü insanım. Hani bir reklam var ya, sanırım vodafone reklamı. Babaları anlatıyor, dişinden tırnağından artırıp istediğimiz mezuniyet elbisesini alırmış falan... Benim babam kep törenime çağırınca "Sen annenden para al ben veririm." dedi. Büyük bir şokla onu para için çağırmadığımı, yanımda olması için çağırdığımı zar zor söyleyebilmiştim. Aslında böyle reklamlar yapmaları çok kötü. Benim gibi insanlar var sonuçta, yazık bize. Hem bırak beni, ya babası ölen çocuklar? Bir de buna benzer bir reklam var, "Her çocuğun gülümsemesinin ardında, sevgi dolu bir anne vardır." diyor. Yazık annesi olmayanlara. Bir de bir reklam vardı, Ahmet Mümtaz Taylan oynuyordu. Kızı evleniyor, gelinlikle odasında oturmuş, son hazırlıklarını yapıyor. Babası geliyor yanına, gözleri dolu dolu, ne olursa olsun her zaman yanında olduğunu söylüyor, yanında olmasa bile bir telefon uzakta olduğunu söylüyor. Ağlamıştım ben o reklamı izlerken. Bence bu reklamları yasaklasınlar! Şaka şaka. Öyle babalara sahip olan insanları duygulandırıp satış yapabilmek varken bizi kim düşünsün? :)

9 yorum:

  1. kızdıracağım seni belki ama bence baba d,ye bir kalıp yok. yani baba şöyle olmalı böyle olmalı vs. diye. sonuçta onlarda sen ben gibi insan. gerçi adara uzaylı olduklarını düşündüğüm oluyor ya neyse. Şanslılardanım babam hep ilgilenir hatta sık sık gelip öpüp sarılmazsam hesap sorar ne oldu benim kızım beni bu ara öpmüyor diye. Ama bazen beni delirtirde. Bir şeylere izin vermez ya da ne bilim dışarda ki insanlara karşı olan bazı tavırları beni sinir eder hatta kötü bile sayılabilir. Ama şu var bence anne baba bize maddi açıdan sürekli destek olmak zorunda değil. Evinizin içini yada ilişkinizi bilemem sadece anlattıklarından yola çıkarak söylüyorum bunu. Sonuçta az veya çok kazanıyorsun bir şeyler. Babanda insan ne bilim onunda kendi keyfine göre harcamak istedikleri olamaz mı? Sonsuza kadar bize destek çıkamazlar. Üniversite öğrencisiyim biliyorsun ben buna rağmen birinci sınıftan beri babamdan para almadım. Sebebi ne dersen istediğim bir kursa göndermedi. Yarım bırakıyorsun boşuna masraf dedi belkide haklıydı ama o gün fark ettim bana sonsuza kadar destek olmak zorunda değil. o günden sonrada çalıştım hep ciddiyim. Adam hala kardeşime sorarken harçlığın var mı diye bana da sorar. Ve şu da var bu yaz stajda para kazanamadığım dönemde parasızlıktan ölürken bile isteyemedim. Birinden para isteme fikri beni geriyor bilmiyorum.
    Bana kalırsa saklama. Kendi başına halledebileceğine ben eminim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Lady witch, canım benm hiç kızmadım çok haklısın. Ben yazarken önceki yazılarımı okumamamış olabileceğinizi unutuyorum ama her seferinde aynı şeyleri yazamadığımdan değerlendirmeler yanlış olabiliyor. Öncelikle babanla arandaki ilişki çok güzelmiş çok sevindim senin adına.

      Bnim babam evin içinde değil, uzun zamandır dışında. O da insan evet kendince ihtiyaçları var parasını harcadığı şeyler var. Bunlar da uyuşturucu ve alkol. Kardeşime de bana da yıllardır hiçbir emeği geçmedi. Annemin de bizim de neler çektiğini bir biz biliriz, bir Allah bilir. O yüzden ben babama anlayış gösteremem. O benim küçüklüğümdeki kahramını öldürdü, gömdü.

      Babasıyla arasındaki ilişkisi çok iyi olan çok az kişi gördüm. Ne kadr şanslısın:)

      Sil
    2. Canım cidden çok özür dilerim ben bilmiyordum. Yine kızma diyeceğim ama herkes anne baba olamıyor. Senin yerinde olsam ben babamı donuna kadar soyardım.
      Umarım kendine muhteşem b,r kahraman bulursun. Bazen hayat herkese eşit davranmayı beceremiyor.

      Sil
    3. Canım ne demek rica ederim :) nereden bileceksin. Durum böyle olmasaydı dedklerinde çok haklısın ben de anne babalara robotlarmış gibi davranılmasından hoşlanmıyorum. Babam kendi kendine yetsin en azından onu başarsın istiyorum. Kahramanımı buldum çok şükür :))

      Sil
  2. Başlığı görünce dikkatimi çekti. Okudum hemen. Çok haklısın. Benim babam da hiçbir zaman yanımda olmadı. İlkokuldan beri kavga ederiz. Sen 6-7 yaşındaki çocukla neyin kavgasını edersin ki? Unutmayacağım şeyler yaptı ve hayatımda hiçbir önemi, değeri kalmadı. Bazen diyorum keşke hiç olmasaymış. Çevremdekilerde tabii öyle deme diyor. Ama baba figürü bende zaten yok. Beni koruyup kollayan, destek olan biri hayatımda hiç olmadı ya da babalık yapan. Onların öyle bir babası olduğu için anlamamaları çok normal.

    Bazen çok sinirleniyorum. Neden benim babam beni sevmemiş. Hani sevilen çocuklardan en eksiğim var diye. Sonra anladım ki bu benim değil onun eksiği.

    Kabullendim artık (: Olmasa da olur. Çocukken üzülüyordum ama bu yaştan sonra umursayacağım bir şey değil kesinlikle (:

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seni o kadar iyi anlıyorum ki.. İnsanın zoruna gidiyor işte, hep neden neden diye soruyoruz ama onlardan bir cevap alamıyoruz işte. Bir keresinde tartışmıştım babamla, ben mi istedim böyle olmasını dedi, hayat böyle yaptı şanssızım dedi. Ben de bu senin seçimindi dedim. O kadar kırıldı ve ağrına gitti ki kırdıysam özür dilerim demek zorunda kaldım. Halbuki hiç özür dilemek istememiştim çünkü haklıydım. Ama ya bir şey olursa o zaman vicdan azabı çekerim diye düşündüm:/ ben de artık umursamak istemiyorum ama annemi tek başına zorlanırken gördükçe daha da sinirleniyorum işte..

      Sil
    2. En çok anneme üzülüyorum bende. Evde kesinlikle konuşmazlar zaten. Kardeşim küçük, iyi ya da kötü her şeyini bana anlatırdı. Şimdi bende Eskişehir'e gittim. Evde konuşacak kimse yok. Çok zorlandı bende çok üzülüyorum bu yüzden ama yapabileceğim bir şey yok maalesef...

      Sil
  3. Ahh be canım. Baban ne amaçla yapmıştır bilemem tabii ama iş yernde böylesine mutsuzken bir şans verilebilirdi iş görüşmesine. Babanın ayarladığı olmak zorunda değil. Bir yandan da mücadeleni, hırsını takdir ediyorum, muhtemelen ben hemen pes ederdim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok maya'm sen de pes etmezdin :) ama şu sıralar iş iyi gidiyor çok şükür. Evet çok sinirimi bozuyorlar bazen ama babamın bulduğu avukat sadece şirket davalarnı alıyordu para alacakları dışında bir şey yoktu, hiç istediğim bir alan değildi. Tabi bunu babam bilemezdi anlıyorum ama keşke bana bir önerseydi ben kendim karar verseydim. Aslında güzel bir şey yaptığı ama ne bileyim, belki annem yapsa sinirlemezdim.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...