21 Mart 2015 Cumartesi

Siyasi Konulara Girmek İstemiyordum Ama...Barış Süreciymiş Ya Hani(!)

      Bu hafta içi yine canımı sıktı patronlarım. Bakırköy adliyesinde bir banka oturup ağladım. İstanbul'u aradım, biraz moralimi düzeltti. Sonra çalışmaya devam ettim. İnsan üstü bir şeyler bekliyorlar benden. Ben de işsiz kalmaktan ya da param olmamasından korktuğumdan oradan çıkıp başka bir yere girmeye cesaret edemiyorum. Ama bu ara canımı daha fazla sıkan başka şeyler var. Patronlarımdan biri bir ay önce benden bir dosyaya bakmamı istemişti. Bir arkadaşının dosyasıymış. Yıllar önce kapanmış olmasına rağmen ifade vermesi için çağrı kağıdı göndermişler. Gittim baktım dosyaya. Üniversitedeyken yurtta sağcı ve solcu öğrenciler arasında kavga çıktığı yazıyordu. Sağcıların Allah Allah diyerek saldırdığı yazıyordu ve solcularda bazı yasak kitapların bulunduğu yazıyordu. Ama yasak dediğimin yazarı da Öcalan şerefsizi. Ne yani dedim, bunun arkadaşı Öcalan'ın kitaplarını mı okuyormuş? Pkklı mıymış? Dosyadan almam gereken şeyleri alıp avukata verdim. Dün benden başka bir dosyaya daha bakmamı istedi. Cezası zamanaşımına uğramış, ama buna rağmen hakkında yakalama kararı çıkmış birinin dosyası. Cezanın kaldırılması kararı verilmesine rağmen neden yakalama kararı çıkarmışlar öğren dedi. Gittim baktım dosyaya, sanık 10 yıldan fazladır kaçtığından dolayı ceza maalesef zamanışımına uğramış ve cezasını kaldırma kararı vermek durumunda kalmışlar. Suç kısmına bir baktım, örgüt üyeliği diyor, açıklama kısmına bir baktım pkk diyor. Yahu diyorum bu kadın benimle dalga mı geçiyor? Arkadaşları pkklı mı? Peki bu onlara yardım ediyorsa bu da pkkya destek veriyor olabilir mi??? Memur emniyete bir yazı yazdı, cezasının kaldırılmış olduğuna dair bu yazıyı emniyete götürün dedi. Ben de içimden bir pkklı için asla bir şey yapamam, kağıdı yırtıp atsam da şerefsiz kaçmaya devam mı etse, yoksa bu kağıdı emniyete götür derse götürmem mi desem? diye düşünüyorum. En sonunda bu işe daha fazla bulaşmamaya karar verdim. Kağıdı avukata götürüp, kimliğiyle gidip şahsen bu kağıdı vermesi gerekiyormuş dedim. Zaten avukat da teşekkür etti ve kağıdı aldı. Bana bununla ilgili daha fazla iş verme yüzsüzlüğünü göstermedi. 

      Günde elli tane dosyaya bakıyorum. Bazen içeriklerini okuyorum, içeriği ne olursa olsun yapmam gerekiyor. Dosyayla şahsen ilgilenmediğim sürece, sadece evraklara bakarak etik olarak kendi inançlarıma ters bir şey yapmış olmam diye düşünüyorum. Ama bu konuda iç huzurum bozuluyor. Bugün ülkemiz, yıllarca insanlarımızın ölümüne sebep olan bir şerefsizin mektubunu canlı yayınla dinleyecek hale gelmişken, ben bana bu tarz dosyalara baktırmayın diyemiyorum. Bebek katili barış elçisi ilan edilmişken ve yüzsüzlük diz boyuyken ben patronuma karşı sesimi çıkaramıyorum. Ama emin olduğum bir şey var ki, eğer yerini bilseydim, hala yakalanamayan arkadaşının yerini bilseydim kesinlikle gidip polise söylerdim. Zamanaşımından dolayı bir şey yapamasalar bile, ben yapmam gerekeni yapmış olurdum. Neyse, öyle işte.



      Evet, cumartesi günü, ben evde yalnız başıma oturuyorum. Ve yaptığım her şeyle saatlerimi boşa harcadığımı düşünüyorum. Halbuki bütün hafta çalıştığım için boş oturmayı bile sevmem gerekirdi. Normalde ben evde yalnızsam İstanbul gelirdi ama hasta olduğu için gelemedi.

      Sanki bir şeyler yapmak zorundayım gibi hissediyorum. Yani iyi şeyler. Kitap okumak, piyano çalışmak, yüksek lisans ya da ales sınavları için çalışmak... Bilmiyorum. Çalışırken hiçbir şeyi yetiştiremiyorum. Kitabı sadece adliye servislerinde, yollarda okuyabiliyorum. Odamı iki haftada bir baştan aşağı toplayabiliyorum. Akşamları eve geldiğimde yemek yemek, duş almak, saçımı yapmak, bazen oje sürmek ve biraz dinlenmekle bütün zamanım tükeniyor. Yapabildiğim tek güzel şey İstanbul'la konuşmak. Ama bazen ona bile halim olmuyor. Ne yani hayatımız boyunca böyle mi olacak ? Yazın gitmek istediğimiz tatil için bütün sene çalışıp, bir hafta sonra tatilden geri döndüğümde yine çalışmaya devam etmek, hiçbir şeye vakit ya da para bulamamak... Hayatımız gerçekten bundan ibaret mi olacak? 

     

3 yorum:

  1. Sizi çok iyi anlıyorum, benzer duyguları taşıyoruz. Sizin içinizde vicdanınız titreşirken bazı insanlar tamamen insanlıktan çıkmış. Onlara bu cesareti verdiren ne acaba? Ayrıca son günlerde ben de aynı şeyi düşünüyorum; çok çalışmak ama ne için ?? ! Birkaç gün tatil için mi bunca koşuşturmaca ve memnun olmak nedir bilmez insanlar ?!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onlara bu cesareti veren şu anki hükümet diye düşünüyorum. Askerlerimiz ölmesin diye belirli stratejiler geliştirmemiz gerektiğinim anlıyorum ama bu bir pisliğe "sayın" demek anlamına gelmemeliydi... Bilmiyorum çok taviz verildiğinden sanırım.

      Valla ne için çalışıyoruz diye diye hayat geçecek galiba :)

      Sil
  2. Hukuk yolu bok yolu.
    Adliyede girdigim ceza duruşmalarından tiksinti geldi artık. Diger bölümler de sıkıcı.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...