5 Mart 2017 Pazar

Dayanamıyorum

Hayatın en hızlı aktığı döneme geldim. 25 yaşım bitti, 1 ay aldım.
İstanbul'la işler dolayısıyla yalnızca haftada bir görüşebiliyoruz. Çıkış saatlerimiz de uymuyor...

                                        

Diye başlamıştım yazıya ama devam edemedim. Birkaç gün sonra, yani şimdi ağlayarak yazıyorum. Cidden mutluluğun ne parayla, ne aşkla, ne de başka bir şeyle ilgisi var. Cidden hepsine sahip olunca da insan kendini mutsuz edecek bir şey buluyor, bulamazsak da sağolsun hayat hemen veriyor bir mutsuzluk sebebi. Gerçekten yeter artık boğuluyorum. İnsanın bir günü de kaygısız ve normal geçemez mi? O kadar yorgun ve bitkin hissediyorum ki...

Kendimi hiç anlatamıyorum insanlara, kendi aileme bile. Kardeşim bile biraz önce kavga ederken öyle cümleler sarf etti ki inanamadım. İnsanın en yakını bile olsa öfkelendiği zaman sırf karşısındakini kırmaya paramparça etmeye odaklanıyor işte. Bu sabah da bunu düşünüyordum. İnsanlar neden tartışırlar acaba? Fikirlerin farklı olduğunu bildikleri halde neden zorluyorlar?

8 yorum:

  1. Hayatın tadı da var tuzu da. Tadını önemseyip tuz kabullenip ara sıra acı biber olanları da çeşni kabul etmeli. Şöyle bakınca çok da kötü değil aslında durum sanki :)

    Üzülmeyin o yüzden :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Acemidemirci,

      Valla o çeşnilerin hepsini tek bi yemekte kullanıp sonraki tüm yemekleri tatlı tuzlu yesek olmaz mıydı :)

      Sil
  2. hadi ama geçer ya bu günlerin :)

    YanıtlaSil
  3. İnsanlar kendileri gibi olmayan her şeye öfkeyle yaklaşıp kendine benzetmeye çalıştıkça dünya mutsuzluk dolu bir yer olarak kalacak malesef..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Myna,

      Çooook haklısın, farklılıklarımızla güzeliz aslında.

      Sil
  4. Ne tarafa dönsek mutsuzluk

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...