20 Şubat 2020 Perşembe

Anksiyete Buna İzin Vermez

Çook uzun zaman geçti... 

En son kedi tırmalaması yüzünden kuduz aşısı oluyordum. Son aşımı, Sofya Hanım’dan açıkça izin alarak sabah işten önce hastaneye gidip yaptırdım. Hastane çok sakindi ve hemen yaptırıp çıktım. Hayatımdaki kuduz aşısı bahsini de böylece kapatmış oldum. Peki bu olaydan ders aldım mı? Tabi ki hayır. Yolda gördüğüm her türlü kedinin köpeğin üzerine atlamaya devam ediyorum. 


2019 yılının Ekim hayatı hayatımın açık ara en yoğun ayıydı. Birer adet ruhsat töreni, aile tanışması, kız isteme, kına, düğün, nişan, aileyle tanışma, şirkette açılış kutlaması ve parti... Filmekimi'nden sadece bir tanecik film izleyebildim, o derece yani.

29 veya 30 Eylül'dü, büyük dayımla birlikte, kardeşimin kız arkadaşı Milano’nun ailesiyle tanışmaya gittik.

5 Ekim Cumartesi, Parisle Filmekimi

Frankie diye bir filme gittik. Kötü değildi ama çok boştu sanki. Sonra Ara Cafe’ye gidip kahve sigara yaptık. Sonra da İstanbul’a geçtim. Güzel ve sakin bir başlangıçtı..

6 Ekim Pazar, Annemle Alışveriş

Kuzenim Barcelona, Almanya'da evlendi ama İstanbul’da düğün yapılacaktı. Düğün 19 Ekim'de olmasına rağmen hala elbisem yoktu. Bütün gün anneme ve bana elbise baktık. Sonunda karar verebildik ve birer tane elbise aldık. Bir haftasonu böyle bitti.

9 Ekim Çarşamba, Kardeşimin Ruhsat Töreni

Kardeşim de avukat olduu! Ve ruhsat töreni tabi ki o kadar gün arasında Ekim ayının ortasına denk geldi. Ama olsun, çok güzeldi. Cübbesini avukat ablası olarak ben giydirdim. ♡

10 Ekim Perşembe, İzmir’de duruşma

Çok yorgun değilmişim gibi bir de günübirlik İzmir duruşmasına gittim geldim. Gitmişken de Kordon sahilde biraz hava aldım. Ama Kordon sahili pek sevmedim ya. Ayrıca da İzmir’i sevsem de nesini büyüttüklerini hiç anlamadım. Tatil yerleri güzel ama şehir içi baya kötü. Trafiği İstanbul gibi, insanları daha kaba. Sürücüler asla birbirlerine yol vermiyor, asla sinyal vermiyorlar. Yol vermeleri gereken her seferde sinirleniyorlar. Ara sokakları falan da pis, ayrıca hiiiç park yeri yok.

12 Ekim Cumartesi, Prag’la Kilyos

Hem biraz ara vermiş olalım, hava alalım, hem de fotoğraf çekelim dedik. Atladık arabaya Kilyos'a gittik.

13 Ekim Pazar, Kız İsteme

Milano’yu istemeye gittik. Yemek, sohbet, tuzlu kahve derken o gün de öylece geçti. Ben kardeşimin evleniyor olduğunu çok idrak edemedim.

16 Ekim Çarşamba, Santral Açılışı

Benim çalıştığım şirket enerji şirketi. Türkiye'nin tek seferde en çok elektrik üreten santralinin açılışı, tabi ki Ekim ayına denk gelmeliydi. Sabah 4’te kalkıp havaalanına gittik, sonra İzmir’e. Oradan da Manisa’ya. Önce açılış, kurdele kesimi, santral gezisi. Sonra İzmir’e dönüş, otele yerleşip akşamki parti için hazırlanma aşaması ve rakılı yemekli parti. Dans fotoğraf derken gece oldu. Hep birlikte çıktık bu sefer de otele 5 dk mesafedeki Alsancak sahile gittik. Yattığımda saat sabah 4'e geliyordu..

17 Ekim Perşembe, Arabuluculuk ve Kına (ne?)

Bir süredir tebliğ edilmesini beklediğimiz arabuluculuk görüşmesi Ekim ayının ortasına denk geldi tabi ki. Hem de Manisa’da. Sabahın köründe toplu kahvaltı, sonra da havaalanına yani İstanbul’a dönüş vardı ama ben İzmir havaalanından araba kiralayıp Manisa’ya geçtim. İlk defa araba kullanırken yol asla bitmedi ve ben çok sıkıldım. Uçaktan 3 saat önce havaalanındaydım ve daha erken saattekilerde hiç yer yoktu. Akşam Barcelona’nın kınası vardı ama yetişemedim. Belki sonuna yetişirdim ama yorgunluktan ve uykusuzluktan öldüğümden doğrudan İstanbul’a (sevgilime) geçtim. :)). O kadar çok şehir saydım ki sevgilim diye belirtmesem anlaşılmayacaktı muhtemelen.

19 Ekim Cumartesi, Barcelona & Moscow Düğün

Bizim Rus damada da isim vereyim dedim sonra tekrar bahsi geçebilir çünkü. Düğüne yakınlarımız geldi sadece 80 kişi falandık. İstanbul gelmedi çünkü dayımlarla daha tanıştırmamıştım. . Ama o kadar eğlendim ki... Asla bir düğünde o kadar eğleneceğimi düşünmezdim çünkü düğünleri falan hiç sevmem. Ama resmen sahneden inmedim. Barcelona’nın ablası olan kuzenim Sidney ile resmen sahneden inmedik, millet oturdu bizi izliyor o derece dans ettik. Erik dalı ve halay, Alman-Rus pop kombinasyonu ile baya değişik ve eğlenceli bir akşamdı. Ertesi gün kulaklarım hala kısmen tıkalıydı.

25 Ekim Cuma, İstanbul’un Dayımlarla Tanışması

O kadar yıldır birlikteyiz ama İstanbul’u dayımlarla tanıştırmamıştım. Evlenmediğimiz sürece gerek yok diye düşünüyordum. Dayımlarla tanışması normal bir ailede babayla tanışması gibi düşünün işte. Beklediğimden çok daha güzel geçti aslında. Dayımlar baya sevdi, İstanbul'un mizah yeteneği sağ olsun dayımları bile güldürdü. Arada neden daha önce tanıştırmadığıma ve ne zaman söz keseceğimize dair imalar döndü ama çok takmadık. Sonuçta geceyi başarılı bir şekilde atlattık.


27 Ekim Pazar, Kardeşimin Nişanı

Yani şunu yazdığıma hala inanamıyorum gerçekten. İdrak etmem de aslında nişanda kardeşim ve nişanlısını, o süslü nişan masasının orada bırakmak zorunda kaldığımı fark etmemle oldu. Baya baya kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Bir sürü tanımadığımı insan vardı Milano'nun ailesinden. Nedense kendimi çok yabancı gibi hissettim başlarda. Ama ağladıktan sonra biraz rahatladım sanırım. Yine erik dalı damat halayı falan havada uçuştu. Tabi ki nişana İstanbul'um da geldi. Hem yıllardır benim kardeşim artık onun da kardeşi gibi, hem de dayımlarla tanışmış olduğu için zaten sorun olmayacaktı... Arabayla gelip beni (doğal olarak hjhkj), Barcelona ve Moscow'u aldı, dördümüz birlikte gittik. Ben dans ederken bir ara dayımlarla bir ara da ananemle sohbet ettiğini gördüm. :)) Bir sürü insan da gelip ay nişanlını da çok beğendik diyip durdu hhddkjhksfj. Kısacası benim için keyifli ve idrak edemediğim bir gün olarak geçti... 

Galiba artık kardeşimle sabaha kadar Age of Empires ve Call of Duty oynayamayacağımızı kabullenemedim....


Bir ay sonraya ışınlanalım...27 Kasım İstanbul'umun doğum günü olduğundan bu sefer yurt dışına çıkma planı yapmıştık. 5 günlüğüne Prag'a gittik. Çok anlatmaya gerek yok heralde, en kısa tabirle masal gibiydi. Bir günü de Çek Cumhuriyeti'ne sınır komşusu Almanya Dresden'e ayırdık. Tam da christmas marketler kurulmuş, her yer sosis, şarap ve sıcak çikolata kokuyor...Yani çok çok iyi gelen bir tatil oldu.

Aralık ayı, annem ve kardeşimle baya uzaklaştığımız ve tartıştığımız bir ay oldu. Ben bir süre İstanbul'da kaldım. Sonra düşündüm, düşündüm... Onların da kendilerince haklı oldukları noktalar vardı. ikisiyle de uzun uzun konuştum ve sonrasında aramız hiç olmadığı kadar iyi oldu. İstanbul'la da zaten her şey harika gidiyordu. Tek sorunum yöneticim Sofya Hanım'dı ve ben artık onu da umursamıyordum. Babamı da hayatımdan çıkardığım için üzüleceğim çok da bir şey kalmamıştı...

Ve anksiyete sahibi olan herkes çok iyi bilir ki.... ANKSİYETE BUNA İZİN VERMEZ.

8 yorum:

  1. Moria , blogumun ilk yıllarında ne çok okur , ne çok yorumlaşırdık . şimdi okudum da yazdıkalarını , hayat hepimizi farklı yönlere savurmaya devam ediyor. Ben boşandım - iki çocuklu hayatımda ayaklarımın üzerinde durup aynı zamanda eski eşi affedip - affettmeme konusunda çelişkilerle gel git yaşarken senin için herşeyin yolunda olduğunu okumak beni çok mutlu etti . Daha sık uğrayacağım bloğuna , çok çok sevgilerimi gönderiyorum .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gri Lady,

      Yorumun beni çok duygulandırdı... yazarken ben de düşünmüştüm eski günleri biliyor musun.. artık yazmayan blog arkadaşlarıma içten içe çok kırılıyorum :)
      Çok zor bir dönem atlatmış olmalısınn.. umarım şimdi çok iyisindir. Kendi ailemden gözlemim üzerine şunu söyleyebilirim yalnızca, sadece kalbinin sesini değil, aklını da dinle. Eğer kararsızlığın çocuklar sebebiyleyse, mutsuz bir evlilik çocuğu olarak şunu söylemiştim içimden, annem keşke biz biraz daha büyüyelim diye beklemeseydi, böyle biz daha çok üzüldük. çünkü çocuklar zaten hissediyor. Gerçekten hala seviyorsan ve barışmak senin benliğin için, gerçek sen için mantıklı ve mutluluk verici olacaksa neden olmasın.. :) çocuklar olmasaydı ne karar verirdin önemli olan o bence. Umarım çok çok mutlu olacağın şekilde sonuçlanır bu süreç.

      Seninle yorumlaşmayı çok özlemişim..:)

      Sil
  2. Bende seni çok özlemişim :)
    Sorun o kadar yol gösterici oldu ki aslında şuan . Eğer çocuklar olmasaydı kıymetimi bilmeyen bu adama ikinci hatta belki üçüncü olacak - bu şansı vermezdim . Tek olsaydım kendi hayallerime odaklanır , çok istediğim yurtdışı seyahatleri için para biriktirir - dil öğrenirdim. Ama inan iki küçük çocuk - iyiki varlar - elimi kolumu bağlıyor . Başkası ile olamayacağımı düşünüyorum , malum insan kendi çocuğuna bile tahammül edemezken , bir başkasından bunu beklemek hayalperestlik olur. Eğer affeder ve yeniden denersem ne kazancım olur diye soruyorum kendime - belki biraz maddi açıdan rahatlar , kendim ve çocuklarım için birikim yapabilirim olası ikinci bir ayrılık için..Daha çok seyehat ederiz - arabası olduğu için ve çocukların bakımı konusunda yüküm hafifler , evde olacağı için .Bana katkıları ve artısı bu olur .Kafam o kadar karışık ki ... Güzel ve fit biriyim ama hiçbirinin bir önemi yok yeni bir aşk yaşayabilme ihtimalim için - çünkü çocuklarım var malum ...
    Şimdi de her istediğimi yapmaya hazır bu adamın pişmanlığını doğru karar vererek değerlendirmem gerek . Yakında vazgeçer ve yıllarca maddi sıkıntısını çektikten sonra tam durumu toparlayıp - gider başkasının hayatını güzelleştirirse ( evlenmesinden bahsediyorum ) bu da bana koyacak gibi geliyor . Ne düşünüyorsun ? İnsanlar değişir mi Moria? :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Lady, gerçekten çok zor bir karar bu. Sıkıntısını sen çektikten sonra güzel zamanları (maddi anlamda) başkasının yaşaması kötü bir his yaratır kesinlikle. Ama yazında ikinci ayrılığa kadar kısmı dikkatimi çeken kısım oldu, eğer bu ihtimal senin için bu kadar yüksekse hayatını bu şekilde geçirmeye değer mi sence? Yani ne olursa olsun maddi imkanların evliliği yürütmek için yetmediği bir noktaya gelebilirsin. Ben insanların bazı konularda değişebileceğine inanıyorum ama değişmeyi gerçekten istemeleri gerektiğini unutma. Bir de ne kadar deneseler de değişemeyecekleri şeyler olabilir. Bunu en iyi sen bilebilirsin, sence değişebilme kapasitesi var mı? Çocukların maddi anlamda daha iyi bir hayatı siz ayrıyken de olabilir.. biraz mesleki olarak yaklaşıyorum ama maddi durumu iyiyse eğitimleri ve diğer ihtiyaçları için üzerine düşeni yapmasını sağlayabilirsin. Yalnız anne olmak çok zor ama babaları maddi olarak imkan sağlıyorsa işin biraz kolaylaşabilir belki ayrıyken de.

      Başka biri ile ilişki yaşama ihtimalin olsaydı, tekrar denemek ister miydin eski eşinle? Cevap evetse ve buna rağmen birleşirsen mutsuz olmaz mısın? Hem çocuklu bir kadın olarak neden başka biriyle olamayasın ki.. bir de şu nokta var bence, evliyken de kalben yalnız hissedeceksen bağımsız olmak daha özgür ve mutlu hissettirmez mi seni?

      Son soru, eğer değişebilseydi, ona olan sevgin artar ve düzelir miydi, değişirse mutlu olabiliriz diyor musun? Öyleyse ve değişebileceğine inanırsan ikinci bir şansı herkes hak eder diye düşünüyorum. Ama seni uzun süredir takip ediyorum, çok güçlüsün bence. Kendi iç dünyandaki mutluluğun senin için önemli. Ne karar verirsen ver o mutluluğu hissedebileceğine emin ol ♡

      Sil
    2. Moria'm değişme ihtimalini şimdilik gözlemliyorum ama bunun geçici - kazanmaya yönelik bir değişim olması ihtimali daha ağır basıyor düşüncelerimde. ''bir de şu nokta var bence, evliyken de kalben yalnız hissedeceksen bağımsız olmak daha özgür ve mutlu hissettirmez mi seni? '' çok haklısın . en vurucu cümlen bu oldu benim için. Zamana bırakıp kendi bağımsız hayatıma konsantre olacağım . çünkü farkediyorum ki onunla evli olduğumdan çok çok daha mutluyum şuanki mevcut hayatımdan .

      Sil
    3. Lady’m, şu an çok daha mutlu olduğunu düşünüyorsan gerçekten de bağımsız olarak yapabileceklerine odaklanabilirsin. Zamana bırak bence de. Bakalım neler bekliyor seni :)

      Sil
  3. Güzel ve hareketli günler geçirmişsiniz. Yaşam ne güzel akıyor değil mi, İzmir yorumlarınız beni biraz üzdü. Özellikle insanların kaba olduğunu düşünmeniz, sanırım yanlış insanlarla karşılaştınız. İzmir büyükşehir, karşılaştıklarınızın İzmirli olmama ihtimalini de düşünerek İzmirliler hakkındaki yorumunuz bu kadar sert olmamalıydı düşüncesindeyim. Nihayetinde herkes kendi doğduğu yaşadığı şehre aşık, biz de göç ile gelenlerden rahatsızız, özellikle İstanbul' dan gelenler yaşam kalitemizi bozdu. Bu kladar alınganlık yeterli, mesaj iletilmiştir diyorum. Kardeşinizinin mezuniyetini, kuzeninizin mutlu gününü tebrik ederim. Sizin için de, her şey gönlünüzce gelişsin inşallah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beyaz Yakalı,

      Çok teşekkürler güzel dilekleriniz için. Hepimiz için öyle olsun umarım. Aslında ben de ters insanlara denk gelmiş olabilirim. Sonuçta izmirdeyken tüm zamanım trafikte, adliyede ve havaalanında geçiyor. İstanbullular da kaba zaten, izmirlilerin daha kaba olduğu kısım araç kullanımı bence. Göç konusunda seni daha iyi anlayamazdım. İstanbul da dolu ve keşke sadece izmirlilerle dolu olsaydı... Ben sadece izmir konusunda fazla beklentiye girmişim ondan şaşırdım ve o şekilde yazdım.:)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...