tag:blogger.com,1999:blog-51584686784025426502024-03-07T11:38:53.956+03:00 Strawberry FieldsMoira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.comBlogger226125tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-30950851738176696882020-12-11T01:46:00.000+03:002020-12-11T01:46:46.963+03:00Korkular<p style="text-align: justify;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">İnsan çok üzücü şeyler yaşadığında korkular ve anksiyete ciddi anlamda azalıyor. Neden, aslında tam tersi olması gerekmez mi? Sonuçta kötü şeylerin bizim de başımıza gelebileceği yüzümüze acımasızca çarpmış olmuyor mu? Şöyle bir düşününce, lise hayatım ve dedemin ölümünden sonraki dönem hayatımda anksiyeteyi en az yaşadığım dönemlerdi. Lisede babamın uyuşturucu zulasını bularak evde bir yıkıma sebep olmuş, babamı yalnızlığa mahkum etmiş ve kardeşime, sonraki hayatında ciddi öfke problemlerine sebep olacak bir travma yaşatmıştım. Bunu anlatırken bile babamın hatalarını kendim üstlendim değil mi? Lisede tüm bu olaylardan sonra kaybedecek bir şeyim kalmadığını düşünüyordum. Evimiz dağılmış, babam bizi geri kazanmaya çalışmamış, hatta açıkça sorulduğunda bile uyuşturucuyu tercih etmişti. Babamı bir nevi kaybetmiştim. Çıktı gitti. Bu hüzünden ve zorluktan sonra lise hayatım çok eğlenceli geçti. Sonra İstanbul'u tanıdım, aşık oldum. Eğer aşık olduysanız aynı anda en güzel ve en korkutucu duygu olduğunu bilirsiniz. Harikadır, dünyanın en muhteşem şeyine sahip olmuşsunuzdur ve dünyanın en harika, sizi en çok anlayan insanıyla her şeyi yapabilirsiniz, her yere gidebilirsiniz. Dünyada her şeyi keşfetmek istersiniz, her şey mümkündür artık, gelecek günlerin harikalığı için umut ve heyecanla dolup taşarsınız. Sonra bu hisse, o harika insana o kadar alışırsınız ki, bir korku başlar. Kaybetme korkusu. Ben ne yaptım diye sorarsınız, nasıl yaparım bunu, şimdi ne olacak? Terk ederse, bir şey olursa, neyse dersiniz Allah korusun, olmayacak öyle şeyler. Bu noktada çoğu insan hayatına devam eder. Peki edemeyenler?</span></p><p style="text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8QNm0BZH9kI0WoxqY9NJU3R2hQO7XwxKCsmUP-3TteHB2S9jm6U_DQWZl-Nw52h1HWFev9qnu18DNsG6-5723yDj_8g7z8nRt9v-eqh3LvNNuK8nMUm9IcJ3GQGT7Eiajlu4zRUx2PnFi/s1188/original1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1188" data-original-width="963" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8QNm0BZH9kI0WoxqY9NJU3R2hQO7XwxKCsmUP-3TteHB2S9jm6U_DQWZl-Nw52h1HWFev9qnu18DNsG6-5723yDj_8g7z8nRt9v-eqh3LvNNuK8nMUm9IcJ3GQGT7Eiajlu4zRUx2PnFi/s320/original1.jpg" /></a></div><p></p><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Ben bir süre ettim, anlatamam o duyguyu. Hayatta ben İstanbul'la olduktan sonra gerisi vız gelir, tırıs gider. Öyle bir mutluluk. Ve ardından gelen şiddetli anksiyete. Hata yapma korkusu, terk edilme korkusu, kaybetme korkusu. Benim anksiyetemin bir yeteneği var, belki sizinkinin de vardır. Aşırı inandırıcı. Kendimi kaybediyorum onu dinlerken bazen. O kadar inanıyorum ki tüm felaketlere, bir de kanıtlar sunuyor bana. Sana biri şöyle demişti hatırlamıyor musun diyor, yaa işte bak, o bir işaretti diyor. Şimdi okurken bana kızıyorsunuz belki, dışarıdan bakınca o sesi dinlememek kolay görünüyordur eminim, ama değil işte. Diyorum ya, çok inandırıcı. </span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Üniversitede bu sorunlara rağmen ilişkim de hayatım da güzelce gidiyordu ama ara ara krizler eşliğinde. Psikolog ziyaretleri, antidepresan denemeleri. Psikiyatristler tarafından yazılmış kendine yardım kitapları okuma... Sonra benim dağ gibi dedem vefat etti. Sigara, alkol kullanmayan, sürekli yürüyüşlere çıkan dedem kalp krizi geçirdi. Çok zordu bununla baş etmek. Ölü bir insana sarılacaksın, öpeceksin, onunla konuşacaksın deseler hayatta inanmazdım. Ama insan yapabiliyormuş işte. İlk şoku atlattıktan ve bir süre yas tuttuktan sonra şunu fark ettim, anksiyete yok olmuştu. Sanırım beynim gerçek bir üzüntü ile karşılaşınca endişe yaratmamıştı. Belki de yaratmaya ihtiyaç duymamıştı. Neden acaba? Yani beynin bir hüzün kapasitesi yok sonuçta, hem sessizce oturup düşündüğüm ve endişelerimin açığa çıkması için fırsat olan bir sürü an olmuştu. Ama sanırım sebep şuydu, gerek yoktu. Zaten güvenli bölgemdeydim, hüzünlüydüm. Üzgün, süzgün, dertli, kulaklığımdaki müzik eşliğimde kimliğine büründüğüm uzaklara bakan kişi olabilmiştim. Beynimin artık beni dertlendirmeye ihtiyacı yoktu.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Psikoloji çok ilginç. Şiddet uygulayan babaların kızlarının, kendilerini yine şiddet uygulayan eşlerin yanında bulmaları tesadüf değil. O çok meşhur "kader motifi" sözü maalesef ki doğru. Her ne kadar mantıklı bir insan, ben neden şiddeti veya hüznü güvenli göreyim ki" diyebilir. Bunun cevabı beynimizin kıvrımlarında saklanan alışkanlıklarımızda. Biz farkında olmadan bizi yönlendiren alışkanlıklarımız için, rahat olduğumuz, tanıdığımız o alan daha bilindik, daha güvenli. Güvenli bölgemizden çıkmak ve alışkanlıklarımızı değiştirmek zorundayız. Yapmaya çalışıyorum, aklıma korkularım geldiğinde inadına gülümseyip mutlu olduğum şeylere odaklanmaya çalışıyorum. Eğer o korkunun arkasından yürümeye her zaman yaptığım gibi devam edersem alışkanlık zincirimi kıramam. Ben artık beynime, aklıma korkularım geldiğinde bile gülümseyip gerçekten mutlu detaylara odaklanma alışkanlığı kazanmayı öğretmeye çalışıyorum. Okuduğum kitaplardan, beynimizin kurduğu iletim ağlarının tamamen yenilenebileceğini öğrendim. Yani şöyle, devamlı olarak belirli düşünce kalıplarını tekrarlayan beyin artık bunu alışkanlık haline getiriyor. Zaten endişeler de böyle oluşuyor aslında, üstüne gittikçe beslediğimiz korkular ve devamında düşündüğümüz felaket senaryoları tekrarlanıyor kafamızda. Artık normalimiz o oluyor. İşte ben beynime en baştan daha temiz ağlar kurmak istiyorum. Korkak Moira'ya sarılmak ve sakin olmasını söylemek, onlar sadece korkuların, gerçekliğin değil demek istiyorum. Bana inanmasını istiyorum.</span></div>Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-16085995356602047312020-10-31T03:12:00.002+03:002020-10-31T03:18:12.641+03:00Ben Nasıl Mutlu Olunacağını Unuttum - Hayatı Kendime Nasıl Zehir Ediyorum #6<div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;">Bazı insanlar çok neşeli, enerjik. Sanki sürekli gülebiliyor gibiler. Bu nasıl yapılıyor ben de öğrenmek istiyorum. Ben sürekli asık suratlıyım, sürekli dertliyim. Bazen özellikle çok enerjik davranmaya, gülümsemeye çalışıyorum. Kendimi olmadığım birine dönüştürmeye, her zaman enerjisi ile ışıldayan o kişilerden biri haline getirmeye çalışıyorum. Hani bazıları için derler ya onun enerjisi çok yüksektir, her zaman güler yüzlüdür, yanına üzgün gidersin modun yükselir, işte ben de o insanlardan olmak istiyorum. Ama olmuyor işte, olmuyor. Ne kadar çok şeye sahip olursam o kadar mutsuz oluyorum. Psikoloğumla konuştuklarım, okuduğum psikoloji kitaplarından öğrendiklerim ve mutsuzluğumla ilgili düşünmem üzerine bazı sonuçlara vardım ve bu sonucun doğru olmasını çok istiyorum. Çünkü o zaman çözülebilir bir problem var demektir. Bir kurtuluş var demektir.</span></div><div style="text-align: justify;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;"><br /></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQjvMNVii8Is99bAZ6djJ1_ML6mMCe1Tuq8E9XVeS-KkjNUxoF981BVO_zk4UjqonVCZ-7ENbaQGUMP-hycc5C0WbsW14k562sDnYdgi5_2BOuxu34UeOkrhaBXoPpg5owiCf_Ag8wtFHu/s920/hkuhgk.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;"><img border="0" data-original-height="920" data-original-width="736" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQjvMNVii8Is99bAZ6djJ1_ML6mMCe1Tuq8E9XVeS-KkjNUxoF981BVO_zk4UjqonVCZ-7ENbaQGUMP-hycc5C0WbsW14k562sDnYdgi5_2BOuxu34UeOkrhaBXoPpg5owiCf_Ag8wtFHu/w320-h400/hkuhgk.jpg" width="320" /></span></a></div><span style="font-family: arial; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;">Ne zaman, hayatımdaki hangi anda kendimi hüzünle bütünleştirdim? Hislerimi, etrafımda olan bitene üzülerek ve çaresiz hissederek ifade etmek neden bana bu kadar yapıştı? Düşünüyorum... Çocukluğumu düşünüyorum. Özellikle çocukluğumu düşünüyorum çünkü oralarda bir yerlerde olduğuna eminim. Ben bir noktada kendimi sürekli zorluklar yaşayan kişi kimliği ile var etmişim. Bunun üzerine düşündüğümde ilk aklıma gelen babamın annemden, annemin doğum günü yemeğine çıkmadan önce, yemeği ödeyebilmek için para istemesini gördüğüm ve görmemiş gibi davrandığım o an geliyor. Babamın yetersizliği, annemin kırk yılda bir yaşadığı doğum gününde yemeğe çıkarılma mutluluğunun bile yarım bırakılışı... Annemin istediğini bildiğim ama 100 TL olduğu için alamadığım beyaz kaban. O zamanın 100 TL'si daha çoktu tabi, bahsettiğim anı 15-20 yıl öncesi falan.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;">Orada yarım kalan bir mutluluk var mesela. Annemin kendisi için planlanan o günün mutluluğunu yaşayamaması, bir şekilde bozulması var. Şimdi o dönemlere dönünce mesela annem o dönemki ekonomik durumumuzda asla dışarı yemeğe çıkmazdı çünkü cidden lükstü. Doğum günü diye sürpriz yapılınca mutlu oldu ama parası kendisinden istendi. Öyle çok büyük bir yemek de düşünmeyin. O günden sonra babam benim gözümde hep parasız kaldı. Öyleydi de zaten. Bir yere gitsek parası var mı acaba yoktur kesin diye diken üstünde sipariş verdim. Ama burada beni yıkan o yetersizlikten çok annemin yarım kalan mutluluğu oldu sanırım, o hayal kırıklığı oldu. Sonuçta babam işçi, emekçi olup parası olmayan bir insan değildi. Tembel, kazandığını da uyuşturucuya veren bir insandı dolayısıyla yapılan daha da ağır hale geliyordu.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;">Beynimi ve anılarımı araştırdığımda aklıma gelen ikinci anım, ilkokulda gece yarısı aşırı bir karın ağrısı ile uyanmam ve hastaneye gitmemiz gerektiği. Annem hemen giyindi, babamı uyandırmaya çalıştı. Kafası dumanlı ve gözleri kan çanağı halde olduğundan olsa gerek zor uyandı. Annem sessizce hastaneye gitmemiz gerektiğini söyledi ve parası olup olmadığını sordu. Cebime bak dedi babam. Yoktu parası. Annem yok burada deyince babam sesini yükseltti, ee nerden bulursan bul be, dedi. O gece hastanede anneme boşan dedim, ama çocuktum tabi ne kadar ikna edebilirim ki, sadece bizi düşünme biz boşanırsanız daha mutlu oluruz diyebildim ama o zaman uyuşturucuyu falan bilmiyorum. Sonra bizim konuşmamızı duyan gerizekalı bir teyze anneme, kızım kalbinin sesini dinle, dedi. O an aslında benim sesimi dinlemesi gerekiyordu.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;">Bu iki anıda ortak bir nokta var. Çıkarsızca yaşanan devamlı bir mutluluğun mümkün olmaması ve dolayısıyla o muhteşem beynimizin biz farkında olmadan vardığı sonuç ile ortaya çıkan, mutlu olmak mümkün değil, bitecek, terk edileceğim inancı. Maddi ve manevi olarak kızını ve eşini terk etmiş bir baba var ortada. Benim etrafımda bir tane bile mutlu evlilik yok. Terk edilen, şiddet gören, kaybeden çok kadın var ailemde. Aslında hepsi öyle diyebilirim. Travmaların genetik olarak aktarıldığını biliyor muydunuz? Genetik olarak aktarılanlara, (yanlış) öğrenilen gerçeklikler de eklenince şu sonuç çıkıyor. Asla ve asla mutlu olamayacağım. </span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><span style="font-family: arial;">Ne zaman sevgilimle harika bir tatile gitsek, çok güzel bir yeri gezsek, arabama binip müziği açsam, kendime kaliteli ve pahalı güzel bir şey alsam aklıma annem geliyor. O yapamadı, ben bunları yaşıyorum diye vicdan azabı çekiyorum. Annem babamdan ayrıldıktan sonra mesleğinde yükseldi, maddi olarak gayet iyi, aslında mutlu da. Ama ben asla aşamıyorum,</span><span style="font-family: arial;"> annemi de buraya getireyim, anneme de araba kullanmayı öğreteyim, keşke tekrar aşık olsa da çok mutlu olsa diye diye kendi mutluluğumu aklamaya çalışıyorum... Benim tüm mutsuzlukların üzerini çiğneyip mutlu olmaya ne hakkım var? Bir noktada kaybedeceğimden korkuyorum. İstanbul ile ilişkimiz o kadar mükemmel ki, bir noktada bir şey olacak ve ben o güvenli alanıma, mutsuz ve hüzünlü alanıma döneceğim sanıyorum. Beni bu kadar sevmesi mümkün değil yahu diyorum, çocuk yaptıktan sonra kesin bıkacak mümkünatı yok. Aldatıp terk etmesi veya uyuşturucu kullanıp her şeyi mahvetmesi sahip olduğumuz sevgi ile ihtimal dahilinde görünmüyorsa aklıma daha korkunç ihtimaller geliyor. Onlardan bahsetmek bile istemiyorum. </span></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;">Düşünüyorum, insanlar nasıl her şeye rağmen mutlular? Yarın ne olacağını bilmiyoruz, en iyi ihtimalle kazasız belasız birlikte yaşlansak bile bir noktada birimiz o kaybı yaşamak zorundayız. İnsanlar nasıl tüm bu gerçeklere rağmen mutlu yahu???? Gerçekten bu çok ama çok ilginç, ben yaşayamıyorum arkadaşlar. Ben tükeniyorum artık. Bazen gerçekten ölsem kurtulurdum diyorum kendimden, düşüncelerimden. İçimde bana düşman biri yaşıyor ve sürekli konuşuyor ben katlanamıyorum. Asla susmuyor ve gerçekten mutlu olmamı istemiyor.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;">Hayatımda sahip olmak istediğim maddi şeylerden en büyüğü arabaydı. Bir arabam olsun.. 2019 yılının sonuna doğru bakmaya başladım. Pandemi ve ekonomik kriz nedeniyle ben bakarken 90 bin olan arabalar gün geçtikçe arttı, 150 bine çıktı. Ben artık ikinci ele bu kadar veremem, sıraya girer sıfır araç beklerim diye düşünerek ismimi yazdırdım. İnsanlara 2-3 ayda ancak sıra geldiğini söylediler ama şansıma 2 gün sonra aradılar ve almak isteyip istemediğimi sordular. Minik, harika ve beyaz. Kredi başvurusu yaptım hemen. Birikmişim yetersizdi ama benim canım annem destek oldu hemen. Ve aldım. Hayatımda en çok istediğim şeylerden biri artık benimdi. Müziği açıp keyifle arabamı kullanmayı, en azından bir süre boyunca aşırı mutlu bir ruh halinde olmayı bekliyordum ama asla asla asla öyle olmadı.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;">Resmen hisleri alınmış gibiyim. Tamam arabayı çok sevdim, isim falan taktım, canım arabam falan ama cidden arkadaşlar ben mutlu olmayı unuttum. Hani o boğazınızdan taşan, hıçkırarak gülümsemeye sebep olan salakça ve coşkulu mutluluk anları vardır ya, tüm saçmalıklarına ve zorluklarına rağmen ben bu hayat mücadelesini bile seviyorum dersiniz. Ben işte onu kaybettim. Bütün şarkılar kayıplarla, bütün filmler mutsuzlukla, bütün kitaplar zorluklarla ilgili gibi geliyor. Bir kabuğun içine girdim kırıp çıkarmıyorum sanki. İnancım zayıfladı, dua ediyorum ama sanki tanrıyı kızdırmaktan ve her şeyi benden almasından korktuğumdan dolayı rol yapıyorum gibi geliyor. Sanki o bilmiyor da. Ben çok özledim mutlu olmayı, korkmamayı arkadaşlar. Nasıl sürekli gülümseyen, hayatı seven, umutlu insan olunuyor bilen varsa yalvarırım söylesin.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: arial; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><br /></div>Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-77738364276318821132020-09-16T14:22:00.004+03:002020-09-16T20:26:33.794+03:00Karantina<p style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Mart ayından itibaren evde geçirdiğim bu dönem benim için hayatımın en yoğun duygularını yaşadığım dönemiydi. 2 ay annem ve kardeşimle evde kalmak bir noktada çekilmez hale gelmeye başladı, sebebi ise benim bir odam olmamasıydı. Artık cidden hapiste gibi hissediyordum. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Psikologum seanslarını online yapmaya başladığı için psikolojik olarak işler iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı. Ben zaten evde rahat değilim bir de üstüne evde annem ve kardeşim varken psikologla konuşmak mı?</span></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisQ99MkUCE7ULuOy4IhG1odJLe0GOgzyXpDjKeTllq7y9kOkT_Wym-2Wgx6QOLZIsOWmpney-Kac07uZp5L6zFUFIdUqtCmen8yESHtcW0K90AHSjun-E2E07B0SPpHw-rYP_Eg3VCRYOu/s705/532FEAA9-CD6E-423F-8BC6-15CF5F22C138.jpeg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><img border="0" data-original-height="705" data-original-width="564" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisQ99MkUCE7ULuOy4IhG1odJLe0GOgzyXpDjKeTllq7y9kOkT_Wym-2Wgx6QOLZIsOWmpney-Kac07uZp5L6zFUFIdUqtCmen8yESHtcW0K90AHSjun-E2E07B0SPpHw-rYP_Eg3VCRYOu/w320-h400/532FEAA9-CD6E-423F-8BC6-15CF5F22C138.jpeg" width="320" /></span></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></td></tr></tbody></table><div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bizim evimiz İstanbul’un eski yüksek tavanlı evlerinden, kapılar falan ahşap olduğundan tüm sesler çok rahat duyuluyor. Şu an ilk çocukluk travmama doğru yola çıkıyoruz hahaha. Neyse orayı geçelim. Her seansta ya duyarlarsa korkusundan anneme televizyonun sesini hayvan gibi açtırıyordum. Ancak psikolojik durumum sürekli kötüleşiyordu. İnsanlar anksiyeteden uyuyamaz ya, ben yattığım gibi uykuya dalarım ama benim için kabus sabah uyanmam gereken saatten saatler önce uyanmakla başlar. Aslında fena da değil erken kalkmak zorunda kalıyorsunuz çünkü zaten düşünceler uyumaya izin vermiyor. Böylece baya baya uykum düzene girdi. Konudan uzaklaşmayayım, seanslar hiçbir işe yaramaz halde geldi. Psikologum travmalarımı yaşadığım yerde, aynı evde yaşamaya devam ettiğim sürece bazı problemlerin tamamen geçmesinin çok zor olduğunu, karantina sürecinin de böyle etki etmesinin çok normal olduğunu söylüyordu. Bana psikiyatriste danışarak ilaç tedavisi ile psikolog seanslarını birlikte götürmeyi önerdi. Siz açık yara ile koşmaya çalışıyorsunuz, önce bir merhem sürelim emin olun kolaylaşacak dedi. Önce kabul etmedim, hatta bir sabah yine bir kriz sonucunda kendimle açık açık konuştum, görmezden gelmek yerine kendime açık olmak çok iyi gelmişti. Ondan sonra sanırım 2 hafta falan bildiğiniz iyileştim. Artık yendiğimi düşünüyordum ki yöneticimle yaşadığım bir kriz beni eski halime döndürdü. En sonunda psikiyatrist ve ilaç fikrini ciddi ciddi düşünmeye başladım ama sonuçta yine gidip yüz yüze görüşmek istiyordum. Ben kendimi yepyeni birine online bağlantı üzerinden anlatıp ilaç kullanmak istemiyordum. Bir de şu husus vardı, ben psikiyatristle görüşmek için hatrı sayılır bir ücret ödeyecektim ve ilaç tedavisi devam ettiği sürece ara ara görüşmeye devam edecektim, aynı zamanda her hafta psikologa para ödemeye devam edecektim. Artık gerçekten sinirlerim bozulmaya başladı. Eğer psikiyatriste gidip ilaç kullanacaksam ne anlamı vardı ki? </span></div><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bu süreç böyle devam ederken en sonunda kendimi karantinadan çıkardım ve İstanbul ile görüşmeye başladık. Bana o kadar iyi geldi ki onda vakit geçirmek... İstanbul benim sadece sevgilim değil, manevi psikologum aynı zamanda. O kadar kilit noktalarda sorun çözmeyi başarıyor ki bazen, yine ona danıştım. Sorunum ile ilgili konuşurken bana söylediği bir cümle, uzun süredir hatta yıllardır kendime söylemeye korktuğum birşeydi. Ara ara aklıma geliyordu, rüyama giriyordu ama açıkçası ben görmezden geliyordum. O günden sonra psikologumla seanslara artık devam etmemeye karar verdim. Psikologum gerçekten bana kendimi tedavi etmeyi öğretti, onun hakkını asla ödeyemem. Ama her seans kendi kendime ilerlemekten çok yorulmuştum. Ben sorup ben cevaplıyordum. Her hafta ne konuşacağımı, o hafta hissettiklerimi ve rüyalarımı yazıp yorumlamak inanılmaz yorucu hale gelmeye başlamıştı. Çünkü mesela tam iyi hissediyorum, iki gün sonra seans var, seansta ben konuşmazsam psikologum da ben konuşana kadar bekliyor. Dolayısıyla iyi hissettiğim bir gün bile seansta ne anlatacağımı düşünmek endişelerimi tekrar hatırlamama sebep oluyordu. Neyse ben sonuç olarak seanslara ara vermeye karar verdim. Son bir seans yapıyorduk ki, o son seansta İstanbul’la konuşurken yaptığımız çıkarım üstünden içimi dökmeye başlayınca, o kendime söylemeye korktuğum şeyleri söyleyince, nasıl bir şeydi anlatamam ama her şey birbirine bağlanmış gibi hissettim. Bir an susup kalakaldım, psikologum da gülümseyip çözdünüz işte dedi. O andan sonra birşeyler kolaylaştı. Kendime nasıl telkin vermem gerektiğini öğrenmiştim çünkü asıl korktuğum şeyi anlamıştım. İçimdeki o çocuk kalan, kendini suçlayan, her şeyden korkan Moira’ya bir şeyler öğretebiliyordum, güvenini kazanabiliyordum. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">İstanbul’da çok sık kaldığımdan ve psikolojik olarak da biraz rahatladığımdan hapisten çıkmış gibi hissettim. Bir de artık ayda yüklü bir meblağı psikoloğa vermeyeceğim için araba kredisi ödeyebilecektim. Bu da beni çok mutlu ediyordu. Çok şükür ki evde geçirdiğim kalan 4 ay bu nedenle çok daha rahat bir kafayla geçti. Tabi ara ara yeni endişeler, eski endişelerin güncellenmiş ve gelişmiş versiyonları gelip bana türlü türlü anksiyete atakları yaşatmadı değil. Ama elimden geleni yapıyorum. Hayatımda hiçbir dönem aynı anda bu kadar zor ve bu kadar keyifli geçmemişti.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Tüm bu süreçlerde okuyup destek verdiğiniz, yorumlarınızla ve maillerinizle yalnız olmadığımı hissettirdiğiniz için çok teşekkür ederim. İyi ki burası var, sizler varsınız.</span></p><p><br /></p>Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-52612792673346301332020-09-10T21:24:00.009+03:002020-09-11T13:51:22.668+03:006 Ay Boyunca Evden Çalışmak Mı? <div style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">25 Şubat'ta yazmışım son yazımı. Neleer neler değişti o günden beri hepimizin
hayatında. Son yazılarım hep anksiyete ile ilgili olduğundan önce bu defteri bir
kapatmak istiyorum. Çok fazla anksiyetem vardı, biri bitiyor diğeri başlıyordu.
Bundan sonra hayatıma daha farklı yaklaşacağım. Cümlelerimi çok doğru seçeceğim
çünkü kendimizi ifade ediş şeklimizin çok şey değiştirdiğine inanıyorum, daha doğrusu bunu gözlemledim. Sürekli
olarak "sabahları hiç uyanamam ben" derseniz, cidden uyanamazsınız. Kendiniz,
enerjiniz, çevreniz aynı anda bu önermeyi benimser ve bu hazin döngüden
çıkamazsınız. Ben de kendime yıllardır bunu yaptığımı fark ettim. Psikoloğum sağ
olsun kendi kendime terapi yapmayı biraz öğrendim. Artık psikoloğa da gitmiyorum
zaten. Sonuç olarak ben artık psikolojik olarak sağlıklı, anı yaşayabilen ve
neşeli bir insanım. Bunu sürdüremediğim bir nokta olursa yine eminim ki buraya
sığınırım. </span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7tEp6pzKjSLMD6WYkyQfrBlHwQgDccHeLVw0nxVOreRi7JW_g0sUtsu8uGM7Gtbnb8P1j_0pwc3xvLJX3-_d8KxdG6loIToMpcOJS5-BpbIitO4UkNIcbcJZg64iu6rpRWbd_N0iblAcb/s846/original.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><img border="0" data-original-height="846" data-original-width="564" height="500" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7tEp6pzKjSLMD6WYkyQfrBlHwQgDccHeLVw0nxVOreRi7JW_g0sUtsu8uGM7Gtbnb8P1j_0pwc3xvLJX3-_d8KxdG6loIToMpcOJS5-BpbIitO4UkNIcbcJZg64iu6rpRWbd_N0iblAcb/w333-h500/original.jpg" width="333" /></span></a></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">19 Mart 2020'den beri evden çalışıyoruz. Eylül ayında tam zamanlı
çalışmaya başlayacaktık aslında ama şirket sahibinin covid pozitif olduğu ortaya
çıkınca evden çalışma bir ay daha uzatıldı. Çok şükür sevdiğim herkes sağlıklı,
ben hiç test yaptırmadım ama sanırım herkes gibi covidi atlattığımı düşünüyorum.
Yöneticim saolsun. </span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Türkiye'de ilk covid vakası 10 Mart'ta açıklanmıştı, benim de
bir duruşma için Manisa'ya gitmem gerekiyordu. Covid yüzünden uçağa
binmekten korkuyordum. Yeni otoyol sayesinde gideceğim yer toplamda 4 saat 50 dk
gösteriyordu, ben de her gidişimde uçağa binsem dahi en az 2 saat araç
kullandığımdan uzun yolda kendime güveniyordum. Zaten şirkette herkes araçla gidip
geliyordu, yani gayet normal bir şeydi. Aldım annemi de yanıma duruşmaya gittim.
Hem ben uzun yolda sıkılmamış olacaktım hem de annem için değişiklik olacaktı.
Gittik, geldik, hiçbir problem yaşamadık. Ama yöneticim benim arabayla gittiğimi
duyunca delirdi, bildiğiniz delirdi. Çok kötü imalarda bulundu, sevgilimle
gittiğimi, bunu bir fırsat olarak değerlendirdiğimi falan söyledi. Ben şok oldum
ve inanılmaz üzüldüm, sesimi yükselttim. Benim sevgilimle yolculuğa çıkmak için
çok şükür şirketin dandik arabalarına ihtiyacım yok, nasıl böyle bir şey ima
edersiniz, kaldı ki gizli iş yapmaya çalışsam gelip size söylemezdim, ruhunuz bile
duymazdı diye bağırdım. Sevgilim de ben de şirket avukatıyız, öyle kafamıza göre iş gününde şehir dışına çıkamadığımız gibi, maddi olarak da böyle bir şeye ihtiyacımız yok.
Nasıl tartıştık size anlatamam. Sonra öyle bir şey ima etmeye çalışmadığını
falan söyleyip beni sakinleştirmeye çalıştı ama pek işe yaramadı. Ben tabi ki bu
tartışmadan sonra istifa etmeyi kafaya koydum. Ama hayatımda hiç yeni iş
bulmadan bir yerden ayrılmamıştım ve önce cv'mi hazırlayıp birkaç yer ile
görüşmem gerekiyordu. Bir hafta sonra yine duruşma için Manisa'ya gitmem
gerekti, covid vakaları her geçen gün artmasına rağmen kavgamız dolayısıyla
araba ile gidemedim ve uçağa bindim. Birkaç gün sonra ateşim inanılmaz yükseldi,
boğazım acıyordu ve öksürüyordum. Eklemlerim daha önce hiç ağrımadığı şekilde
ağrıyordu, resmen ağrıdan uyuyamamıştım. Bol bol dut pekmezi, keçi boynuzu özü
ve sambucol vitamin aldım, bol bol su içtim. Grip ilaçlarının bazılarının iyi
gelmediğini söylediklerinden ya covidse diye düşünerek bir süre almasam da, 3.
gün almaya başladım çünkü hastaneye gitmekten ölümüne korkuyordum. O dönem giden
kişiyi direk karantinaya alıyorlardı ve eve göndermiyorlardı. Kullanılan ilaçlar da sonuçları kanıtlanmış ilaçlar değildi, resmen deneysel ilerliyorduk. Covidsem bile kendimi evde
karantinaya almak daha mantıklı geldi. </span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Uzun süre evden çıkmadım, sevgilimle bile
uzun süre görüşmedim. Annem ve kardeşimden uzak durdum, tuvaletten çıkarken bile
çamaşır suyu döküp öyle çıkıyordum. Kapı kollarını bile sürekli dezenfekte
ediyordum. Sonuç olarak belki de yöneticim yüzünden bu hastalığı kaptım ve
atlattım. Belki sadece soğuk algınlığı veya gripti hiç bilmiyorum. Ama covid
nedeniyle evden çalışmamız sayesinde işimden ayrılmak zorunda kalmadım ve 6
aydır iş hayatımın en rahat dönemini geçiriyorum diyebilirim. </span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bu dönemde
hayatımızda neler değişti? Öncelikle kendimi zorla borca sokup araba aldım.
Nasıl bilmiyorum ama bir şekilde ödeyeceğim işte. Bu zamana kadar hep İstanbul
beni gezdiriyordu, aldığımdan beri ben İstanbul'u gezdiriyorum. İkinci olarak
daha önce yazmış mıydım bilmiyorum ama kardeşim evleniyor. Son 10 gün. 20
Eylül'de düğünümüz vardı, kısıtlamalar nedeniyle nikahımız var. Covid daha ne
kadar sürecek bilmediğimizden, çocuklar da aylar öncesinden nikah günlerini ve
evlerini almış olduklarından daha fazla beklemek istemediler haklı olarak. Bu
hafta sonu kardeşimin eşyalarını toplayacağız, hafta içi de evine taşırız veee
hayatımda ilk defa kendi odam olur. Evet, 28 yaşındayım ve hep erkek kardeşimle aynı
odayı paylaşmak zorunda olduğumuzdan ben artık odayı ona bırakmıştım. Çoğunlukla
İstanbul'da kaldığımdan (sevgilimde), evdeyken de annemle kaldığımdan bir
şekilde idare ediyorduk ama ben bu yaşıma kadar hiç özel odaya sahip olmamıştım.
Bence çok acı. Ama neyse derdimiz bu olsun. En azından ben de evlenmeden önce
kısa süre de olsa kendi odama sahip olacağım. Henüz resmi evlilik teklifini
almadığım için tarihimiz yok ama biliyorsunuz uzun yıllardır birlikte olduğumuz
için öyle şeyler bizim için artık formalite, ev bakmaya bile başladık.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bu dönemde şunu öğrendim, mutluluk ve huzur insanın beyninde. Araba aldıktan sonra inanılmaz mutlu olacağımı, özgüvenimin tavan yapacağını ve çok daha özgür hissedeceğimi düşünüyordum. Meğer o özgürlük kafanın tam da içindeymiş. Başka bir yerde değil. Evet parasızlık veya imkansızlıklar insanı çok mutsuz edebilir ama neye sahip olursak olalım bunlar tek başına mutlu etmeye yetmiyor. Anın içinde yaşamak asıl anahtar. Yıllardır anksiyete ile yaşayan biri olarak söylüyorum, çok basit ve saçma geliyor biliyorum. Ama geçmiş ve gelecekten vazgeçin, huzur bu anda.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><br /></div>Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com19tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-44737436334222746802020-09-10T20:36:00.000+03:002020-09-10T20:36:02.570+03:00 Çocuğunuz süt sevmiyor mu? Sütü Sevdirecek harika bir tarifim var!<p> </p><p><img alt="" src="http://media.boomads.com/images/offer/sut1-20202007090009452.JPG" style="height:429px; width:600px" /><br />
Dün bir arkadaşıma çaya davetliydim. Öğleden sonra olduğu için çocukları evdeydi. Ben de giderken onların sevebileceği lezzetli bir şeyler almak istedim. Ufak tefek atıştırmalık yiyeceklerin yanında marketten en sevdiğim markanın ambalajlı sütünü aldım. Süt, bizim evde çok tüketildiği için artık her alışverişlerimde sanırım hiç düşünmeden sepete ekliyorum.<br />
<br />
Evlerine gittiğimde arkadaşım torbaları boşaltırken sütleri kendime aldığımı sanınca biraz şaşırdım. Meğer çocukları süt “sevmezmiş”. Benim düşünceme göre, çocuklar bir gıdayı, bir yiyeceği sevmediğinde bu gerçek fikir değil, bir etkilenme veya zorlanma sonucu oluyor. Yani çocuğu yemesi veya içmesi için zorlarsan o çocuk o gıdayı bir daha tüketmeyebiliyor. O yüzden çocukları serbest bırakmak, sıkmamak, o gıdayı farklı tarif ve formlarda denemelerini sağlayarak onlara sevdirmek lazım. Hele ki konu beslenme için olmazsa olmazlardan süt ise….<br />
<br />
Arkadaşımla sohbet ettiğimizde çekinerek ambalajlı sütleri pek kullanmak istemediğini söyledi. Nedenini sorduğumda ise besin değerinindüşük olduğunu duyduğunu ama bunu da araştırmadığını, tamamen kendi fikri olduğunu söyledi. Hızlıca bir google’layarak onunla birkaç araştırmayı paylaştım. Çıkan sonuçlar,onu şaşırttığı kadar beni de şaşırttı. Zira bilmediğim bir sürü şey öğrendim. Bu vesileyle arkadaşıma da teşekkür ederim yeni şeyler öğrenmemi sağladığı için. <br />
<img alt="" src="http://media.boomads.com/images/offer/sut2-20202007090029342.JPG" style="height:668px; width:600px" /><br />
Araştırmam sonucunda edindiğim bilgileri kısaca sizinle de paylaşmak istedim. Süt özelikle 1-4 yaş döneminde zihinsel gelişime katkı sağlıyor. Çocukluk ve ergenlik döneminde güçlü kemik ve diş oluşumunu sağlıyor. Sonraki dönemlerde yani gebelik ve emzirme dönemlerinde bebeğin sağlıklı gelişimi için gerekli vitamin ve minerallerin vücuda alınmasına ve bebeğin kemik gelişimine yardımcı oluyor. <br />
<br />
Hamilelik dönemlerinde annelerin çoğunda yaşanan kemik ve diş problemlerinin oluşumunu önlüyor. Yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinde ise yaşanması olası olan kemik problemlerinin önüne geçilmesinde etkili rol oynuyor. Vücudun ihtiyaç duyduğu protein, kalsiyum, fosfor, B2 vitamini gibi birçok besin öğesini de içinde barındıran süt sağlıklı ve kaliteli yaşamın anahtarı diyebiliriz. Eğer siz de yaşamınızı daha kaliteli sürdürmek, olası sağlık problemlerinin önüne geçmek istiyorsanız her gün az 2 bardak süt ve 1 porsiyon süt ürünü tüketmenizi öneririm. Uzmanlar yetişkin ve yaşlıların da ortalama 2 bardak süt içmelerini öneriyorlar. Hal böyle olunca aslında sütün günlük beslenmemizde ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz.</p>
<p><img alt="" src="http://media.boomads.com/images/offer/sut3-20202007090126438.JPG" style="height:678px; width:560px" /><br />
<br />
<strong>Ambalajlı Sütler Nasıl üretiliyor?</strong><br />
<br />
Ambalajlı sütler, ısıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği’ne uygun ısıl işlem geçirerek ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından onaylanan tesislerde üretiliyor. <br />
<br />
Isıl işlem, dünya çapında tüm sütlere uygulanan bir yöntemmiş meğer. Bu işlemin amacı, sütün besleyiciliğinden ve içeriğindeki vitaminlerinden de herhangi bir kayba uğramadan, insanlarda ciddi hastalık riski oluşturabilecek etkenlerin tamamen uzaklaştırılmasıymış. mış.<br />
Bu arada aranızda çiğ süt kullanan varsa diye çok ama çok önemli bir bilgi eklemek istiyorum. Çiğ olarak tüketime sunulan açıkta satılan sütler biliyorsunuz sokakta, dükkan önlerinde, mağaza kapılarında filan satılıyor. E tabii soğuk zincir de hak getire! Bu sütlerde soğuk zincir sağlanamadığından, tüketiciye ulaşana kadar geçen taşıma sürecinde toplam bakteri yükü artıyor. Bu zararlı mikroorganizmaların uzaklaştırılması amacıyla evlerde kontrolsüz bir şekilde uzun süre kaynatılıyor ve bu yüzden vitamin-mineral kayıpları ambalajlı sütlere göre daha fazla oluyor.<br />
<br />
Özetlemek gerekirse; kendi sağlığınız ve çocuğunuzun sağlığı için her yerden süt almayın, çiğ süt almayın, denetimden geçmeyen sütü doğal sözüne kanıp eve sokmayın. Çocuklarınızı da onu sevmiyor, bunu sevmiyor diye şartlandırmayın. Sadece neyi nasıl sunacağınızı bilin ve çocuğunuza, yeni şeyler denemesi ve sevmesi için her zaman şans verin. Çocuğunuza sütü sevdirecek bir tarifle bu yazımı sonlandırıyorum <br />
Şimdiden hepinize afiyet olsun.<br />
<br />
<strong>Çilekli& muzlu Smootie Tarifi:</strong><br />
• 10 adet çilek,<br />
• Yarım olgunlaşmış muz<br />
• 1/2 bardak kutu süt, <br />
• 2 küp buz.<br />
• Çocuklar için hazırlıyorsanız 1 tatlı kaşığı bal<br />
Yukarıdaki karışımı 1 dakika blender’dan geçirin ve şahane bir yaz içeceğiniz hazır! </p>
<p><span style="font-size:80%">Bir <a href="http://www.boomads.com?client=b03e925cc86b4063909b2a8afecda64b&offerid=1983" target="_blank" title="boomads" rel="nofollow">boomads</a> advertorial içeriğidir.</span><script type="text/javascript">
boomads_offer_client = "b03e925cc86b4063909b2a8afecda64b";
boomads_offer_id ="1983";
</script>
<script type="text/javascript" src="http://counter.boomads.com/scripts/offer.js"></script>Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-35782111526434038222020-02-25T00:53:00.001+03:002020-09-11T14:08:43.303+03:00Anksiyete Sen Mi Büyüksün Ben Mi?<div style="text-align: justify;">
<span face=""Helvetica Neue", Helvetica, Arial, sans-serif" style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0); background-color: white; font-family: helvetica; font-size: medium;">Anksiyete kalp krizine sebep olabilir mi acaba? Bir kalbim, bir midem, bazen ikisi birden... Tıkanıyor ve sanki üzerinde çok büyük bir yük varmış gibi hissediyorum. Nefes alamıyorum. Birisi avuçlarının arasına alıp sıkıyor mu desem, yumruk yemek gibi mi desem... Gerçekten her an ağlayabilirim ama ağlarsam da rahatlamam gibi de. </span></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0); text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0); text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">
Daha önce başka bir yolla hayatımı mahveden anksiyete, psikologumun yardımıyla tam mekanı terk etmişti ki... Benim beynim anksiyete ile yaşamaya alıştı da onsuz yapamıyor mu acaba? Veya ben drama bağımlı mıyım? Şimdi düşününce, hayatımın hiçbir döneminde -her şeyin yolunda olduğu dönemler dahil- ben tam mutlu olmadım. Çocukluğumla ilgili hatırladığım şeyler zaten genelde karanlık ve mutsuz. Lise 1'deyken babamın uyuşturucu zulasını bulup anneme söylediğimde ve onlar boşandıklarında beni birkaç sene idare edecek drama kavuşmuştum. Ama sonra İstanbul'la tanıştım. Her şeyi yapabilirim gibi, hayatta keşfedilmeyi bekleyen milyonlarca şey var ve bizim harika hayatımız bunları keşfetmekle, birbirimizi keşfetmekle geçecek gibi... Umut dolu bir hayat. Hala da aynı hissediyorum, hatta çok daha fazlasını. İstanbul'la birlikteyken istediğim üniversite ve bölümü de kazandım. Sonra da her şey harika gitmeye devam etti. Ama bir yandan beynimin çoğunlukla anksiyete ile dolu olduğu, güzel anlarımın tadını çok zor çıkardığım bir hayat. İstanbul'u da kendimi de çok yorduğum ama birbirimize olan sevgimizin gıdım azalmadığı yıllar.. Psikologa gitmeye karar verip de bir süre devam edince, bir şeyler çözüldü sanki. Kısa bir süre de olsa her şey gerçekten yolunda olmuştu. Gerçi o zaman da sevdiklerimi kaybetme korkusu, kötü rüyalar, telefon iki çalışta açılmayınca meraktan geçirilen sinir krizleri...Neler yaptım neler o krizler yüzünden. Yer yer sakinleştirici haplar kullansam da çok işe yaradığını söyleyemem.</span></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0);">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1FWxVbrdQmXsSbhZKf6mRnurQdS2Jvl1NCkWu-jwekwdUEueao5pS_1S33E0ccRdO02FC1492_c5-eBxwZ68AcSJPiGFLkKJqZ-ElpMkf1LWk5hT5L2qPJW7e77Dwtp3Ga9d5B8htrpFQ/s1600/E31E8FBF-2C1B-4263-8831-48883073EEF0.jpeg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><img border="0" data-original-height="762" data-original-width="600" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1FWxVbrdQmXsSbhZKf6mRnurQdS2Jvl1NCkWu-jwekwdUEueao5pS_1S33E0ccRdO02FC1492_c5-eBxwZ68AcSJPiGFLkKJqZ-ElpMkf1LWk5hT5L2qPJW7e77Dwtp3Ga9d5B8htrpFQ/s320/E31E8FBF-2C1B-4263-8831-48883073EEF0.jpeg" width="251" /></span></a></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0);">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0); text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">
Üniversite bitti, iş hayatı başladı. Anksiyete şekil değiştirdi ama beni hiçbir zaman terk etmedi. Bazen ölmek istedim, çünkü ancak o zaman geçeceğini düşünüyordum. Bazen de, anksiyeteyi yendiğimi düşündüğüm küçük anlarda hayatı ve bu mücadelesini daha çok sevdiğimi hissettim. Bazen yolda bile gülümseyerek yürümeme sebep olacak kadar mutlu hissedip, gece gördüğüm bir rüya nedeniyle her şeyin mahvolacağına aşırı inanarak geçirilen günler yaşadım.</span></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0); text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0); text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">
Anksiyetenin iki kılığı vardı. Biri şu yukarıda yazdığım, umut dolu hissederken dahi peşimi bırakmayan kılığı. Beni şu ana kadar en çok zorladığını düşündüğüm oydu. Psikologa gittiğimde bir miktar çözülmüştü ama yeni kılıklar buluyordu sürekli. Yaklaşık bir yıl önce daha fazla dayanamayacağıma karar verip tekrar psikolog arayışlarına başladığımda, kendisi de psikolog olan bir arkadaşımın yönlendirmesi ile buldum, kendisine Floransa diyelim, çünkü gördüğümde bana en çok huzur veren şehir oydu. İlk başladığımda daha iyi hissetmeye hemen başlamıştım; para sıkıntısı ve işsizlik korkusu da üstüne gelince devam edemedim. Halbuki kendisi ödemelerinizi hemen yapmanıza gerek yok, yeter ki ara vermeyin diye uyarmıştı. Sonrasında yeni iş bulmam, düzenimi oturtmam, maaşımın yükselmesi ile mutlu olduğuma kanaat getirdim ve anksiyete hello, ben buradayım merak etme, birlikte yine mutsuz olabiliriz dedi. Beynim bu teklife hemen atladı pek tabi ki. Hızla Floransa ile iletişime geçtim ve terapilere tekrar başladık. Sorunumun çözülmesi birkaç seans sürdü ama gerçekten bu süreçte çok fazla şey gün yüzüne çıktı. Hayatta bu kadar çok korku ve hayal kırıklığına, bu kadar çok travmaya sahip olduğumu asla bilmezdim. Sorunum çözüldü gibi hissettim. Bu arada da İstanbul'la aşırı mutluyduk, geleceğe yönelik planlar yaptık. Ben maaşıma zam aldım ve ne zamandır hayalini kurduğum için kredi çekerek araba almaya, böylece bir yatırım yapmaya karar verdim. Allahım dedim, bu mutluluk da neyin nesi?</span></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0);">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0); text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">
İnanın diyorum size, ben hayatımda böyle bir anksiyete krizi yaşamadım. Hayatım alt üst oldu. Hala tam kendime gelebildiğimi söyleyemem. Açıkçası anksiyete öyle bir şey ki sizin çarpık ve yanlış düşüncelerinizi destekleyen en küçük ayrıntıları dahi yakalayıp somut delillerle saldırdığını sanıyor.</span></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0); text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0); text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">
Kalbimin üzerine oturan ve yer yer mideme geçiş yapan fil, Floransa ile yaptığımız bir seans ile biraz hafiflediyse de, uzun uzun dua etmem ve Allah ile dertleşmem sonucu baya kalkıp ağırlığını azalttı. Yavaş yavaş gidecek gibi hissediyorum ama saniyelik düşüncelerle kalbimin üzerinde hoplamıyor değil.</span></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0); text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0); text-align: justify;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">
Çok ama çok yorgunum. Ama kesinlikle yatıp uyumak, uzun uzun boş boş duvara bakarak dinlenmek ile atılabilecek bir yorgunluk gibi değil bu. Aksine konuşarak, hayatın içinde olarak ve böylece unutarak atılabilecek bir yorgunluk. Daha çok param olsaydı seans sayısını haftada 2'ye çıkarırdım. Ya da bilmiyorum belki biraz kendimi dinlemem gerekiyordur.</span></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0);">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div>
<div style="-webkit-tap-highlight-color: rgba(0, 0, 0, 0);"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">
Bunu yaşayıp aşabilen var mı hiç? </span></div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com19tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-51745242602702611322020-02-20T23:55:00.003+03:002020-09-11T14:10:10.565+03:00Anksiyete Buna İzin Vermez<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Çook uzun zaman geçti... </span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">En son kedi tırmalaması yüzünden kuduz aşısı oluyordum. Son aşımı, Sofya Hanım’dan açıkça izin alarak sabah işten önce hastaneye gidip yaptırdım. Hastane çok sakindi ve hemen yaptırıp çıktım. Hayatımdaki kuduz aşısı bahsini de böylece kapatmış oldum. Peki bu olaydan ders aldım mı? Tabi ki hayır. Yolda gördüğüm her türlü kedinin köpeğin üzerine atlamaya devam ediyorum. </span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxSYH_MGZhbVjZBjMc51GWSVUsFYt6iVZ3lzDZeD-CYzp4lHuGbvv4j-fxc4jymS0h6KseAz_tv7bs5ZgxgaU4ZO33kAWHilJq1W_a9aG-toriXpAeL5kPDutMvPl1z06iZ0KEYeTjTs52/s1600/original+%25282%2529.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="color: black; font-family: helvetica; font-size: medium;"><img border="0" data-original-height="704" data-original-width="589" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxSYH_MGZhbVjZBjMc51GWSVUsFYt6iVZ3lzDZeD-CYzp4lHuGbvv4j-fxc4jymS0h6KseAz_tv7bs5ZgxgaU4ZO33kAWHilJq1W_a9aG-toriXpAeL5kPDutMvPl1z06iZ0KEYeTjTs52/s320/original+%25282%2529.jpg" width="267" /></span></a></div>
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><span><br style="background-color: white;" /></span>
</span><div style="text-align: justify;">
<span><span style="background-color: white; font-family: helvetica; font-size: medium;">2019 yılının Ekim hayatı hayatımın açık ara en yoğun ayıydı. Birer adet ruhsat töreni, aile tanışması, kız isteme, kına, düğün, nişan, aileyle tanışma, şirkette açılış kutlaması ve parti... Filmekimi'nden sadece bir tanecik film izleyebildim, o derece yani.</span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br />29 veya 30 Eylül'dü, büyük dayımla birlikte, kardeşimin kız arkadaşı Milano’nun ailesiyle tanışmaya gittik.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /><u>5 Ekim Cumartesi, Parisle Filmekimi</u></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><u><br /></u>Frankie diye bir filme gittik. Kötü değildi ama çok boştu sanki. Sonra Ara Cafe’ye gidip kahve sigara yaptık. Sonra da İstanbul’a geçtim. Güzel ve sakin bir başlangıçtı..</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /><u>6 Ekim Pazar, Annemle Alışveriş</u></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><u><br /></u>Kuzenim Barcelona, Almanya'da evlendi ama İstanbul’da düğün yapılacaktı. Düğün 19 Ekim'de olmasına rağmen hala elbisem yoktu. Bütün gün anneme ve bana elbise baktık. Sonunda karar verebildik ve birer tane elbise aldık. Bir haftasonu böyle bitti.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /><u>9 Ekim Çarşamba, Kardeşimin Ruhsat Töreni</u></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><u><br /></u>Kardeşim de avukat olduu! Ve ruhsat töreni tabi ki o kadar gün arasında Ekim ayının ortasına denk geldi. Ama olsun, çok güzeldi. Cübbesini avukat ablası olarak ben giydirdim. ♡</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /><u>10 Ekim Perşembe, İzmir’de duruşma</u></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><u><br /></u>Çok yorgun değilmişim gibi bir de günübirlik İzmir duruşmasına gittim geldim. Gitmişken de Kordon sahilde biraz hava aldım. Ama Kordon sahili pek sevmedim ya. Ayrıca da İzmir’i sevsem de nesini büyüttüklerini hiç anlamadım. Tatil yerleri güzel ama şehir içi baya kötü. Trafiği İstanbul gibi, insanları daha kaba. Sürücüler asla birbirlerine yol vermiyor, asla sinyal vermiyorlar. Yol vermeleri gereken her seferde sinirleniyorlar. Ara sokakları falan da pis, ayrıca hiiiç park yeri yok.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /><u>12 Ekim Cumartesi, Prag’la Kilyos</u></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><u><br /></u>Hem biraz ara vermiş olalım, hava alalım, hem de fotoğraf çekelim dedik. Atladık arabaya Kilyos'a gittik.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /><u>13 Ekim Pazar, Kız İsteme</u></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><u><br /></u>Milano’yu istemeye gittik. Yemek, sohbet, tuzlu kahve derken o gün de öylece geçti. Ben kardeşimin evleniyor olduğunu çok idrak edemedim.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /><u>16 Ekim Çarşamba, Santral Açılışı</u></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><u><br /></u>Benim çalıştığım şirket enerji şirketi. Türkiye'nin tek seferde en çok elektrik üreten santralinin açılışı, tabi ki Ekim ayına denk gelmeliydi. Sabah 4’te kalkıp havaalanına gittik, sonra İzmir’e. Oradan da Manisa’ya. Önce açılış, kurdele kesimi, santral gezisi. Sonra İzmir’e dönüş, otele yerleşip akşamki parti için hazırlanma aşaması ve rakılı yemekli parti. Dans fotoğraf derken gece oldu. Hep birlikte çıktık bu sefer de otele 5 dk mesafedeki Alsancak sahile gittik. Yattığımda saat sabah 4'e geliyordu..</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /><u>17 Ekim Perşembe, Arabuluculuk ve Kına (ne?)</u></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><u><br /></u>Bir süredir tebliğ edilmesini beklediğimiz arabuluculuk görüşmesi Ekim ayının ortasına denk geldi tabi ki. Hem de Manisa’da. Sabahın köründe toplu kahvaltı, sonra da havaalanına yani İstanbul’a dönüş vardı ama ben İzmir havaalanından araba kiralayıp Manisa’ya geçtim. İlk defa araba kullanırken yol asla bitmedi ve ben çok sıkıldım. Uçaktan 3 saat önce havaalanındaydım ve daha erken saattekilerde hiç yer yoktu. Akşam Barcelona’nın kınası vardı ama yetişemedim. Belki sonuna yetişirdim ama yorgunluktan ve uykusuzluktan öldüğümden doğrudan İstanbul’a (sevgilime) geçtim. :)). O kadar çok şehir saydım ki sevgilim diye belirtmesem anlaşılmayacaktı muhtemelen.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /><u>19 Ekim Cumartesi, Barcelona & Moscow Düğün</u></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><u><br /></u>Bizim Rus damada da isim vereyim dedim sonra tekrar bahsi geçebilir çünkü. Düğüne yakınlarımız geldi sadece 80 kişi falandık. İstanbul gelmedi çünkü dayımlarla daha tanıştırmamıştım. . Ama o kadar eğlendim ki... Asla bir düğünde o kadar eğleneceğimi düşünmezdim çünkü düğünleri falan hiç sevmem. Ama resmen sahneden inmedim. Barcelona’nın ablası olan kuzenim Sidney ile resmen sahneden inmedik, millet oturdu bizi izliyor o derece dans ettik. Erik dalı ve halay, Alman-Rus pop kombinasyonu ile baya değişik ve eğlenceli bir akşamdı. Ertesi gün kulaklarım hala kısmen tıkalıydı.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /><u>25 Ekim Cuma, İstanbul’un Dayımlarla Tanışması</u></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><u><br /></u>O kadar yıldır birlikteyiz ama İstanbul’u dayımlarla tanıştırmamıştım. Evlenmediğimiz sürece gerek yok diye düşünüyordum. Dayımlarla tanışması normal bir ailede babayla tanışması gibi düşünün işte. Beklediğimden çok daha güzel geçti aslında. Dayımlar baya sevdi, İstanbul'un mizah yeteneği sağ olsun dayımları bile güldürdü. Arada neden daha önce tanıştırmadığıma ve ne zaman söz keseceğimize dair imalar döndü ama çok takmadık. Sonuçta geceyi başarılı bir şekilde atlattık.</span></div>
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br />
</span><div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><u><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></u></span></div>
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><span style="background-color: white;"><u><span>27 Ekim Pazar, Kardeşimin Nişanı</span></u></span><br />
<span style="background-color: white;"><u><span><br /></span></u></span>
</span><div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Yani şunu yazdığıma hala inanamıyorum gerçekten. İdrak etmem de aslında nişanda kardeşim ve nişanlısını, o süslü nişan masasının orada bırakmak zorunda kaldığımı fark etmemle oldu. Baya baya kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Bir sürü tanımadığımı insan vardı Milano'nun ailesinden. Nedense kendimi çok yabancı gibi hissettim başlarda. Ama ağladıktan sonra biraz rahatladım sanırım. Yine erik dalı damat halayı falan havada uçuştu. Tabi ki nişana İstanbul'um da geldi. Hem yıllardır benim kardeşim artık onun da kardeşi gibi, hem de dayımlarla tanışmış olduğu için zaten sorun olmayacaktı... Arabayla gelip beni (doğal olarak hjhkj), Barcelona ve Moscow'u aldı, dördümüz birlikte gittik. Ben dans ederken bir ara dayımlarla bir ara da ananemle sohbet ettiğini gördüm. :)) Bir sürü insan da gelip <i>ay nişanlını da çok beğendik</i> diyip durdu hhddkjhksfj. Kısacası benim için keyifli ve idrak edemediğim bir gün olarak geçti... </span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Galiba artık kardeşimle sabaha kadar Age of Empires ve Call of Duty oynayamayacağımızı kabullenemedim....</span></span></div>
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><span style="background-color: white;"><span><br /></span></span>
</span><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUnTwkeCZOttOynuox6c6BMCQSxj2PGdIbOk8yJ9w9fvmRmn4RtQIAXhLA05pqWsDXnUJiOPSxEYc9Qk32A3l0DSEdL63vbVU_IXUvzsPHTwUO82RnGfh-0pLOR80FgXDiJRlWwNYamdOx/s1600/original+%25281%2529.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="color: black; font-family: helvetica; font-size: medium;"><img border="0" data-original-height="1105" data-original-width="1125" height="314" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUnTwkeCZOttOynuox6c6BMCQSxj2PGdIbOk8yJ9w9fvmRmn4RtQIAXhLA05pqWsDXnUJiOPSxEYc9Qk32A3l0DSEdL63vbVU_IXUvzsPHTwUO82RnGfh-0pLOR80FgXDiJRlWwNYamdOx/s320/original+%25281%2529.jpg" width="320" /></span></a></div>
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><span><br /></span>
</span><div style="text-align: justify;">
<span><span style="background-color: white; font-family: helvetica; font-size: medium;">Bir ay sonraya ışınlanalım...27 Kasım İstanbul'umun doğum günü olduğundan bu sefer yurt dışına çıkma planı yapmıştık. 5 günlüğüne Prag'a gittik. Çok anlatmaya gerek yok heralde, en kısa tabirle masal gibiydi. Bir günü de Çek Cumhuriyeti'ne sınır komşusu Almanya Dresden'e ayırdık. Tam da christmas marketler kurulmuş, her yer sosis, şarap ve sıcak çikolata kokuyor...Yani çok çok iyi gelen bir tatil oldu.</span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span><span style="background-color: white; font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span><span style="background-color: white; font-family: helvetica; font-size: medium;">Aralık ayı, annem ve kardeşimle baya uzaklaştığımız ve tartıştığımız bir ay oldu. Ben bir süre İstanbul'da kaldım. Sonra düşündüm, düşündüm... Onların da kendilerince haklı oldukları noktalar vardı. ikisiyle de uzun uzun konuştum ve sonrasında aramız hiç olmadığı kadar iyi oldu. İstanbul'la da zaten her şey harika gidiyordu. Tek sorunum yöneticim Sofya Hanım'dı ve ben artık onu da umursamıyordum. Babamı da hayatımdan çıkardığım için üzüleceğim çok da bir şey kalmamıştı...</span></span></div>
<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><span><span style="background-color: white;"><br /></span></span>
<span><span style="background-color: white;">Ve anksiyete sahibi olan herkes çok iyi bilir ki.... ANKSİYETE BUNA İZİN VERMEZ.</span></span><br />
</span><div>
<span face="Arial, Helvetica, sans-serif" style="background-color: white; color: #222222; font-size: x-small;"><br /></span></div>
<div class="yj6qo" style="background-color: white; color: #222222; font-family: arial, helvetica, sans-serif; font-size: small;">
</div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-437106085772323002019-09-12T06:12:00.001+03:002019-09-12T06:12:09.521+03:00Google Teshisi Koydu<div style="text-align: justify;">
Kedi tırmalasından sonra 3. aşımı olmaya yine Şişli Etfal’e gitmem gerekiyordu. Şirkette çok önemli bir toplantı vardı ve Sofya Hanım’dan izin almaya fırsatım olmadı. Nasıl olsa ilk gidişimde hemen yaptırıp çıkmıştım, ne kadar uzun sürebilirdi ki? Gittiğimde öğle arasıydı ve meğer sayın çok değerli sağlık çalışanlarımızın öğle arası 1.5 saatmiş. Dolayısıyla saat 13.30’a kadar beklemek zorunda kaldım. Bu arada yemek yiyeyim diye dışarı çıktım. Boğazımda kalaydı da yemeseydim, ayağım takılıp düşeydim de gidemeyeydim. O yemekten döndüğümde önümde 10 kişi falan vardı ama kuduz aşısı öyle hemen yap çık bir süreç değilmiş. On saat sıra bekledim, kayıt yaptırdım, aşı olmak için ayrı bir ömür bekledim. Gelen her çocuk ve yaşlıyı sistem önüme geçirdi. Çünkü o kadar olağanüstü ve insan canlısı bir ülkede yaşıyoruz ki hayatın hiçbir alanında denk gelmediğim ve asla kendim deneyimlemediğim muhteşem sistem yüzünden saat 14.40’a kadar aşı olamadım. Çok özür dilerim ama yaşlılar ya da çocuklar neden benim önüme geçiyor? Yani acil servis olsa tamam, ameliyat falan ediliyor olsak tamam, yani hayat memat meselesi olsa tamam ama aşı bu yahu! Sırasını beklese ölmez yani aşı bu.. Bir yandan ağlayan çocuklar, bir yandan dertlenen ve bir an önce aşı olmazsa gözü açık gidecek gibi bakan yaşlılar, bir yanda çocuklarına bağıran ve bir yanda hiç uyarmayan anneler... Arkamda oturan çocuğun sürekli sandalyeme vurmasıyla iyice gerilen sinirlerim... Ve beklenen an... Sofya Hanım’ın <i>Nerdesin sen Moira</i> diye telefonda bağırma anı. Bu olay Salı günü oldu ve biz ancak perşembe günü normale dönebildik yani o kadar kızgındı. Ve çok haklıydı. Şirkette yönetim kurulu başkanı ile toplantı var, şirket avukatı çıkmış ve 2.5 saattir ortada yok. İşe o kadar geç kaldım ki... Sofya Hanım çok afedersiniz ağzıma sıçtı. Bu olay yaşanmadan sadece birkaç saat önce bana <i>burayı sana bırakacağım</i> diye neredeyse şirket hukuk müşavirliğinin kapılarını açmıştı oysa ki... Neyse bir şekilde hallettim, gönlünü aldım...<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKNTsLhdFeE9W7N36PG_0-iDP81iv0K30lxR0S_DQ0F6gUdH8-22jnix7fyjKhTL5g2oYvmMIoAM82fiMuzgcI46Vf7GpE6tkOiorkUTJMYbSznbbrsbOqICNjQinKWytm-7DwVSkAf4ll/s1600/796C33AD-61C1-41AC-870D-03AD1F6DFEA4.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="938" data-original-width="750" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKNTsLhdFeE9W7N36PG_0-iDP81iv0K30lxR0S_DQ0F6gUdH8-22jnix7fyjKhTL5g2oYvmMIoAM82fiMuzgcI46Vf7GpE6tkOiorkUTJMYbSznbbrsbOqICNjQinKWytm-7DwVSkAf4ll/s320/796C33AD-61C1-41AC-870D-03AD1F6DFEA4.jpeg" width="255" /></a></div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
Çarşamba sabahı uyandığımda, aşı olduğum kolumun üstünde uyuyor olduğumu ve köprücük kemiğimin yanındaki o boşluğun aşırı ağrıdığını hissettim. Aşı yüzünden olduğunu düşünerek bütün günü geçirdim. Ama akşam pilatese giderken aynı yerin şişmiş olduğunu fark ettim. Ve Google’a baktım. Bakmaz olaydım. Koyduğu teşhise göre kesinlikle lenfoma olmuştum. Çok yakın bir zamanda İstanbul’un çocukluk arkadaşının lenfoma olduğunu öğrenmiştik ve sinirlerimiz zaten bozuktu. Spor hocam da saolsun fazla özenli olduğundan beni alette değil de matta çalıştırdı. Ama ben elimi oraya götürdüğüm gibi elime beze benzeri bir şey geldiğini fark ettim. Sonra hocam tanıdığı bir eczacıyı aradı ve eczacı da saolsun aşının asla orada şişlik yapmayacağını, yapsa yapsa kolda yapacağını ve derhal doktora gitmem gerektiğini söyledi. Ama ağladım ağlayacağım. Belki de orada zaten bir şey vardı ve aşının ağrısı sayesinde fark etmiştim, belki doktor oraya bakacak ve derhal biyopsi yapmamız gerekiyor diyecekti. İlk düşündüğüm şey İstanbul oldu. Ben kaldırabilirdim ama o kaldıramazdı. Ve ilk defa hasta olup da sevdiklerine söylemeyen, dizilerdeki salak kızları anlıyordum. Ya da belki de bu ara dini inancım sarsıldığı için cezalandırılıyordum... Aklımdan geçen senaryoların tamamını buraya yazsam birkaç gün boyunca yazmam gerekir...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sonuç olarak spordan hemen sonra taksiye atladığım gibi her zaman gittiğim özel hastanenin aciline koştum. Ağlamamak için kendimi ne kadar tuttuysam da başarılı olamadım. Önce asistan gelip tansiyonumu ölçtü ve yüksek olduğunu söyledi. O kadar korkuyordum ki zaten normal çıkması anormal olurdu.. Sonra acil hekimi geldi, neyse ki yaşlıcaydı. Hemen ağlaya ağlaya anlattım. Ben ağladıkça doktor babacan bir tavırla gülümseyerek içimin rahat olması gerektiğini, aşının ilk lenf bezlerini etkilediğini ve bu şişin de kısa sürede ineceğini söyledi. Ben <i>ya inmeze, ne kadar süre içinde inmezse geleyim, bir test yapmak istemez miydiniz, yarın geleyim mi</i> dedikçe doktor gülümseyerek <i>gelmeyin</i> dedi. İçim baya rahatlamış bir şekilde hastaneden çıktım. Hangi arkadaşımı aradıysam açmadı. Anneme ve İstanbul’a haber dahi veremedim çünkü onları boşuna korkutmak istemiyordum. Bu olayda benden daha çok korkup üzülecek birileri varsa onlardı...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Taksiye atlayıp eve geri döndüm. Bu arada telefonu sonunda arkadaşlarımdan biri açtı da ona anlattım. Şişlik de ağrı da ertesi güne inanılmaz azalmıştı...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yani aslında o kedi beni tırmaladığı an gerçekten sinirli ve gergindi. Kafasını okşayıp okşamama arasında baya arada kalmıştım. Sadece bir anlık karar yüzünden yaşadıklarıma bakın. O an o kediyi okşamasaydım hiç aşı olmaya gitmek zorunda kalmayacaktım. Sofya Hanım’la aramız hiç gerilmeyecekti. Hasta olduğumu sanıp acile gitmeyecektim. O iğrenç freak show hastanede aşı olup hastanenin ortasına kusmak zorunda kalmayacaktım. Verdiğim karar hayatımın bir kısmında nasıl etkiler yarattı. Beni baya düşündürdü bu durum. Bir saniye içinde yaptığımız küçük bir hareket kim bilir neleri değiştiriyor ve biz farkında dahi olmuyoruz...</div>
<br />Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-32175738395644961232019-09-06T11:11:00.001+03:002019-09-06T11:11:02.875+03:00Çünkü Hayattaki Tek Eksigim Kuduz Aşısı Olup Sisli Etfale Kusmaktı<div style="text-align: justify;">
<span style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 17px;">Merhaba!</span></div>
<div style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 17px; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 17px; text-align: justify;">
Blog aracılığıyla tanıştığım bir arkadaşımla mailleşirken yazı yazıp son zamanlarda yaşadığım saçmalıkları anlatasım geldi.</div>
<div style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 17px; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 17px; text-align: justify;">
Paris'le kahve içmiş eve dönüyorken sokakta daha önce görmediğimiz bir kedi gördük. Bizim kedilerden biri ona saldırmaya çalıştığı için korkmuştu. Bizim kediyi uzaklaştırdıktan sonra seveyim dedim, sadece kafasını okşamak istemiştim. Elime patisiyle hızlıca vurdu ama patisi de o kadar yumuşaktı ki hiç anlamadım. Bir baktım ki bildiğin kanamış. İnsanların <i>yine mi kedi sevmeye çalıştın sonunda kuduz olacaksın</i> falan demesiyle neden bu ihtimali hiç düşünmediğimi düşündüm. Google'a yazmamla hastaneyi aramam bir oldu zaten. Meğer kuduzun tedavisi yokmuş ve yakalandığın zaman aşılı değilsen kesinlikle öldürüyormuş. Uğradığın yaralanmadan sonra gerekli dozda aşıyı olursan da aynı şekilde koruyormuş. Ama maalesef ki özel hastaneler bu aşıyı yapmıyormuş. Bana en yakın devlet hastanesi ise Şişli Etfal'di. İstanbullular bilir ki Şişli Etfal bir cehennemdir. Yine de, ilk aşı deneyimim o kadar kötü değildi. Doktor çok ilgili, hemşire çok eli hafif, süreç de hızlı olunca hiçbir problem yaşamadım. Sonraki dozlarım 30 Ağustos, 3 Eylül ve <a dir="ltr" href="x-apple-data-detectors://2" style="color: black; text-decoration-color: rgba(0, 0, 0, 0.258824);" x-apple-data-detectors-result="2" x-apple-data-detectors-type="calendar-event" x-apple-data-detectors="true">10 Eylül</a>'de yapılacaktı. </div>
<div style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 17px; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhV_T7daYcrWb4RsrDyCwnLXF7jG3VIRc2CjgXosUsfQx8Y-jtuufA7SZ5uR5pQeuehqtAZiB2ARAWhn24QZ1lgngVmUuVf_Ac1J102sL1OlMjjUppesKQabwPG7xV1zT0SK5FYZ18qi5El/s1600/84F36370-D2D5-408C-BDD1-6583B8EB69BC.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="859" data-original-width="720" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhV_T7daYcrWb4RsrDyCwnLXF7jG3VIRc2CjgXosUsfQx8Y-jtuufA7SZ5uR5pQeuehqtAZiB2ARAWhn24QZ1lgngVmUuVf_Ac1J102sL1OlMjjUppesKQabwPG7xV1zT0SK5FYZ18qi5El/s320/84F36370-D2D5-408C-BDD1-6583B8EB69BC.jpeg" width="268" /></a></div>
<div style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 17px; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 17px; text-align: justify;">
30 Ağustos'ta aşı merkezi kapalı olduğundan acil bölümüne gittim. Ama aç gittim. Siz siz olun aşı olmaya tok gidin. Oradaki hemşire de saolsun o kadar hızlı bir şekilde iğneyi sokup enjekte etti ki canım yandı ve iğne hassasiyetim geri geldi. Yani her iğne olduğumda gelen göz kararması ve bayılma. Aç olmamın da etkisi olsa da kendimi tanıyordum ve o his geri gelmişti. Acil bölümünden çıkıp yukarı doğru yürürken gözlerim kararmaya başladı. Her ne kadar normal davranmaya, derin nefes almaya çalışsam da düzelmedi ve son bir çabayla yanından geçtiğim bir banka oturdum. Resmi tatil olduğundan hastane bomboştu. Ben oturunca gözlerim daha fazla karardı ve birkaç saniye sonra hiçbir şey göremez hale geldim. Saniyeler geçtikçe kulaklarım da tıkanmaya ve tüm vücudum kasılmaya başlamıştı. Bayılmama birkaç saniye kala aklıma dizlerime kapanmak geldi. Gerçekten de oturduğum yerde başımı dizlerime koyduğum an görme yetim geri gelmeye başladı. Ama görme yetimle birlikte başka bir şey daha geliyordu. İnanılmaz bir mide bulantısı! Sadece birkaç saniye içinde yere kusmaya başladım. 3 postadan sonra kendime geldim. Doğruca geri acile gidip elimi yüzümü yıkadım, ağzımı çalkaladım. Sonra doooğru hemşireye. Hem aşının etkisi açısından sorun olup olmayacağını sordum hem de bir güzel payladım. Sonuçta o kadar acı verici şekilde iğne yapmak zorunda değildi. Kolumun gergin olmadığından emin olmalı ve aşıyı yavaşça enjekte etmeliydi. Beni çok sallamadı.</div>
<div style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 17px; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 17px; text-align: justify;">
Neyse ki o gün İstanbulumla masaj randevumuz vardı da biraz rahatlayıp kendime geldim...</div>
<div style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 17px; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="-webkit-text-size-adjust: auto; font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 17px; text-align: justify;">
Ama 3 Eylül'deki aşı sonrası maceralarım daha da sinir bozucu olacaktı..</div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-81794054503229330822019-07-29T10:00:00.000+03:002019-07-24T18:50:14.142+03:00Şerife <span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Türkiye'de kadın olmak, eskiden daha zormuş...</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"> </span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgE1Xfas3gt5tdQC3QBBp3MWHdduBo-qI_7aDwiKvYXHycT5pe2wIfeG7oWN-4xvUVQXSsLC0uI_2sbf6SVFfXvQ6ikJmdB6GKXbLKLbjBC5A_XGyJpuZpgjkh5VmegenC95L5AZ6kMgEYW/s1600/large+(4).jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgE1Xfas3gt5tdQC3QBBp3MWHdduBo-qI_7aDwiKvYXHycT5pe2wIfeG7oWN-4xvUVQXSsLC0uI_2sbf6SVFfXvQ6ikJmdB6GKXbLKLbjBC5A_XGyJpuZpgjkh5VmegenC95L5AZ6kMgEYW/s320/large+(4).jpg" width="239" /></a></span></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"> Çok güzel bir kız yaşarmış köyün birinde. Sarı saçlı, ela gözlü... </span><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Büyük hayalleri varmış, fırsat verseler neler neler yaparmış bu dünyada.</span><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"> Daha çocukmuş, ne hayatı keşfedebilmiş, ne kendisini. Ama çok istekliymiş keşfetmek için, öğrenmek için. Büyümeyi sabırsızlıkla bekliyormuş. Zaman geçmiş, kız büyümüş, genç kızlığa adım atmış....</span></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms", sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Bir gün misafirler gelmiş eve, onu istemeye. Evlilik ne demek, mutluluk ne demek, onu ne mutlu eder ? Henüz bu soruların cevaplarını bile bilmiyorken hiç tanımadığı bir adamı mutlu etmesi gerekiyormuş. Kabul etmeme şansı zaten hiç olmamış. En kısa zamanda düğünleri yapılmış, sıra gerdekteymiş. Kız ilk defa doğru düzgün görecekmiş adamın suratını. Daha önce istemeye geldiklerinde görmüş ama kızın sürekli yere bakıyor olması gerektiğinden tam seçememiş, başını kaldıramamış ki... İlk defa yüzünü göreceği bu adamla bir kaç dakika sonra yatağa girecekmiş. Yaşı daha çok küçükmüş ve çok korkmuş. Hayallerini hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğini o an anlamış genç kız. "Gerçekleşecek olsaydı, 'hayal' denmezdi." diye düşünmüş. Duvağının altından adamın ayaklarını görmüş, yaklaşmış adam kıza. Sonra duvağın altını tutan ellerini görmüş. Biraz kırışık mı ne ? Adam duvağı sertçe kaldırmış. "Böyle yapılıyor demek." diye düşünmüş kız. Adam kızın suratına pek bakmamış, iyice yaklaşmış, ona dokunmuş. Daha önce hiç görmediği bir adamın ona dokunmasıyla sarsılmış kadın, bir adım geri çekilmiş istemeden. Adam kızı kolundan tutup kendine çekmiş. Kız bir an annesini düşünmüş, istemediğini söylese onu geri eve alırdı belki ? "Annem, 'istemiyorum, yanına geleyim' desem, beni kurtarır mı ki ?" diye düşünmüş, ama zaten istemediğini söylediğinde kadınlık görevini yapmasını söyleyen annesiymiş. Adamın nefesinin kokusu kızı rahatsız etmiş. Ama madem görevi buymuş, yapacak neyi varmış ki başka ? Adam kızı öpmeye başlamış. Teninin kokusu, nefesinin kokusu, tamamen yabancı olan eller... Canı yanmış kızın, ağlamış, gözyaşlarıyla güneş doğmuş.</span></div>
<br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8hPegk6_y9lL1JyGmrEc-3Gi6N_AdqSTOECikvBmxAQqzTqKBRDacdGoRaJmBxDVGf5Sx3y4M1SRkGWiwDBB4fvl7nTUYhXe5lOBBlgUxtU_WberxQO-28tq_SQXsPw_1Ruj4PPNS4TtJ/s1600/%C3%B6jdfksfbks.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8hPegk6_y9lL1JyGmrEc-3Gi6N_AdqSTOECikvBmxAQqzTqKBRDacdGoRaJmBxDVGf5Sx3y4M1SRkGWiwDBB4fvl7nTUYhXe5lOBBlgUxtU_WberxQO-28tq_SQXsPw_1Ruj4PPNS4TtJ/s320/%C3%B6jdfksfbks.png" width="194" /></a><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"> Yıllar geçmiş. Genç kadın öğrenmiş adamla yaşamayı. Adam çok sert biriymiş, hiç sevgi yokmuş içinde. Kadın kendine başka alışkanlıklar bulmuş, iplerle küçük çantalar dokuyormuş, püsküller dikiyormuş kumaşlara, bir tanesine de püskül yerine kendi saçlarından bir tutam dikmiş. Kumral rengi saçları varmış artık. Kendi saçından eklediği bu el işini küçük oğluna vermiş. Biricik oğlu... Genç kadın kısa zamanda hamile kalmış ve oğlu dünyaya gelmiş. Adını Şükrü koymuş. İlk göz ağrısı, dayanağı... Sonra kadın tekrar hamile kalmış, bu sefer de kız olmuş. Tekrar hamile kalmış, bu sefer de ikiz çocukları olmuş. Dört çocuk yeterliymiş genç kadına göre, daha fazla yapmak istememiş. Ama adam birlikte olmak istiyormuş sürekli, hamile kalmayı nasıl engelleyebilirmiş ki ? </span></div>
<br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"> Kadının aylık dönemi gelmiş, ama bir terslik varmış. Gecikmiş. Hemen kocasına hamile olabileceğini söylemiş. Adam o kadar sinirlenmiş ki... Kadının daha fazla hamile kalmasını istemiyormuş, "Yeter artık, ne biçim kadınsın, nasıl tekrar hamile kalırsın !" diye kadına bir tane vurmuş, bir tane daha... Kadın çok korkuyormuş. Neden tekrar hamile kalmış ki ?? Ne yapacağını bilmiyormuş. "Bir yolu olmalı..." diye düşünmüş. Köyde bu işlerle ilgilenen bir kadın varmış. Otları karıştırıp ilaçlar yaparmış. Gitmiş ona, bebeği düşürmek istediğini söylemiş. Kadın kınayla birkaç bitkiyi karıştırmış ve kadına vermiş. Hepsini içmesini söylemiş. Kadın hemen içmiş. Ama içtikten sonra kendini hasta hissetmeye başlamış. Yatağa düşmüş. 3 gün hiç kalkamamış yataktan. Kocası iyice sinirleniyormuş. Kadın çok korkuyormuş. 4. sabah kocası odun kesmekten gelmiş, kadın hızlıca kalkıp bir çay koymuş, kahvaltı hazırlaması gerekiyormuş adama. Adam hiç kendi yemeğini çıkarıp yiyebilir mi, olur mu öyle şey, kadın hazırlamalı...</span></div>
<br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhTNhGpMQP17EcnlbVn_4yevaGal7vDGxhyphenhyphenv3E3mr61scWSUmD5PBE0SvBVMaLmWHLh1-tK_q54cJPjeNQxwn6ZiN0-mf0_EdJgsaazynG30X6ykUFEDsBW3D5yLy7ut8ASoaScClFuO90d/s1600/large+(3).jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhTNhGpMQP17EcnlbVn_4yevaGal7vDGxhyphenhyphenv3E3mr61scWSUmD5PBE0SvBVMaLmWHLh1-tK_q54cJPjeNQxwn6ZiN0-mf0_EdJgsaazynG30X6ykUFEDsBW3D5yLy7ut8ASoaScClFuO90d/s320/large+(3).jpg" width="232" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"> Adam kadına bağırmaya başlamış "Kahvaltıyı daha hazırlamadın mı ! Daha yeni mi kalkıyorsun !" Kadın cevap vermek istemiş "Hastay..." Lafını bitirememiş. Adam kadının sırtına öyle bir tekme atmış ki, kadının sesi kesilmiş. İlk dayağı değilmiş, son da olmayacakmış, kadın dayağa alışmış ama bu sefer farklıymış. Adam tekme atar atmaz kadın kan kusmaya başlamış. Saatler geçmiş ama kadın iyileşmiyormuş, kan kusmaya devam ediyormuş. En sonunda doktora götürmeye karar vermişler. Ama köyde nerede doktor ? Baya yol gitmeleri gerekiyormuş. Yürümeye başlamışlar. Kadının sırtına bir battaniye örtmüşler, ama öyle yumuşak battaniye anlaşılmasın, keçeden, sert bir yollukmuş. Kadın yürürken öksürmeye, kan kusmaya devam ediyormuş. Başı dönmüş, dengesini kaybetmiş. Derenin yanından geçerken battaniyenin bir kısmı ıslanmış. Adam çok sinirlenmiş, kadına biraz daha vurmuş, düzgün yürü diye... Zor da olsa hastaneye varmışlar. Kadını yatırmışlar, ama bir daha hiç kalkmamış. Doktor demiş ki "Karaciğerin zerresi kalmamış." Güzeller güzeli kadın, 'hayal'lerin gerçekleşebileceğini öğrenemeden ölmüş. </span></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms", sans-serif;"><br /></span></div>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><div style="text-align: justify;">
Belki de kurtuluşmuş ölüm onun için. Peki ya çocukları... Son nefesinde yine onları düşünmüş Şerife. Acaba demiş, büyüyünce hatırlarlar mı beni ? Yoksa kısa zamanda yüzümü, sesimi unuturlar mı ? Şükrü saçımı saklar mı acaba ?</div>
</span>Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-75869042954280836692019-07-27T10:00:00.000+03:002019-07-27T10:00:04.397+03:00Sevgi Gerçekten de Emekti<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto;">
<span style="color: #222222; font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 10.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;">Artık babamla görüşmemeye karar verdim. Onu tamamen hayatımdan çıkarmam
tabi ki mümkün olmayacak ama eskisi gibi telefonda sohbet edip iş çıkışı
buluşmayacağım.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background: white; line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto;">
<span style="color: #222222; font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 10.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOsiWiwyU1WxoqDpKD44lyQjK_eKHm4D6H9FPD5Xtxee1df2IzUflsyAc4k24xWD_DWNrBBnp3Kkucm-iqm8Q9H92yFvRGID5Q1oD4Eh8HqK9bzrQb065nDNMALy_dlaHtzd8ikjjFQUjs/s1600/large.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="564" data-original-width="564" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOsiWiwyU1WxoqDpKD44lyQjK_eKHm4D6H9FPD5Xtxee1df2IzUflsyAc4k24xWD_DWNrBBnp3Kkucm-iqm8Q9H92yFvRGID5Q1oD4Eh8HqK9bzrQb065nDNMALy_dlaHtzd8ikjjFQUjs/s320/large.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="gA gt acV" style="background: rgb(255, 255, 255); border-bottom-left-radius: 0px; border-bottom-right-radius: 0px; border-top: none; color: #222222; margin: 0px; padding: 0px; width: auto;">
<div class="gB xu" style="border-top: 0px; padding: 0px;">
<div class="ip iq" style="border-top: none; clear: both; margin: 0px; padding: 16px 0px;">
<div class="MsoNormal" style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-image: initial; background-origin: initial; background-position: initial; background-repeat: initial; background-size: initial; line-height: normal; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Annemle babam, benim babamın zulasını bulmam ve babamın uyuşturucu
bağımlılığı yüzünden, ben lise 1'deyken boşandılar. Annem kardeşimi ve beni
büyütmek için ara verdiği mesleğine geri döndü dönmesine ama çok düşük bir
maaşla başlamıştı. Para elinde nasıl bereketlendi, o parayla bir ev nasıl döndü
bilmiyorum ama kısa zamanda çok daha iyi bir duruma getirdi, kardeşim ben ve
annemden oluşan çekirdek ailemizi. Babam evden ayrıldıktan sonra 5 kuruş destek
olmadı desem yeridir. Annem kendisi için hiçbir şey istemese de bizim okulumuz
devam ettiğinden hakim inanılmaz az bir rakamda nafakaya hükmetmişti. Babam o
nafakayı hiçbir zaman ödemedi, annem de hiçbir zaman istemedi. Arada kardeşime
ve bana harçlık vermeye çalışması dışında hayatımızda babamın maddi-manevi zerre
kadar katkısı olmadı. He sanmayın ki destek olamayacak biriydi. Uyuşturucu,
alkol ve sigara için hep parası vardı. Çok dramatik şeyler yaşandı. Burada
babamı neden hayatımdan çıkardığıma kimseyi ikna etmek zorunda değilim. Bir
keresinde biri yorum yazmış, sevgilim yanımdayken babamla görüşmediğim için
kötü evlat benmişim. Babam uyuşturucu için aileyi dağıttıktan sonra benim
aldığım psikolojik yaraların çoğunu bıkmadan usanmadan, bana sorunlu yaftası
yapıştırmadan İstanbul tedavi etti. Ben İstanbul'la babamı ruhsat törenimde
tanıştırdığımda babam İstanbul'a dönüp de bir tane soru sormadı. İnsan kızının
hayatındaki insanı merak etmez mi? Arayıp <i>nasılsın, nasıl gidiyor,
istanbula selam söyle </i>demekle baba olunmuyor. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-image: initial; background-origin: initial; background-position: initial; background-repeat: initial; background-size: initial; line-height: normal; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-image: initial; background-origin: initial; background-position: initial; background-repeat: initial; background-size: initial; line-height: normal; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Kimseyi ikna etmek zorunda değilim derken yine kendimi savunurken buldum.
Neyse. Kimse babasız yaşamak istemez bence, bir insan babasını hayatından
çıkarıyorsa onu bir şeyler onu çok zorlamıştır. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-image: initial; background-origin: initial; background-position: initial; background-repeat: initial; background-size: initial; line-height: normal; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="background-attachment: initial; background-clip: initial; background-image: initial; background-origin: initial; background-position: initial; background-repeat: initial; background-size: initial; line-height: normal; text-align: justify;">
<i><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Neden bir anda böyle oldu</span></i><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;"> derseniz, yıllardır yaptıklarına
rağmen onu bir baba değil de bir arkadaş gibi görmeye çalışarak onunla
konuşmaya, buluşmaya başlamıştım. <i>O da insan</i> diye düşünmüş,
ilişkimi iyi tutmuş ve bizim için bir şeyler yapmaya çalıştığını sanmıştım.
Hatta telefonu <i>babacım</i> diye açıyor, o aramadığında ben
arıyordum. Ama saolsun yine beni hayal kırıklığına uğratacak,
sinirlendirecek bir şey yapmayı başardı. Annem bizimle ilgili bir konuda
konuşmak için babamla buluşmuş ve anneme o kadar kaba davranmış, o kadar kırıcı
şeyler söylemiş ki... Bana ne yaparsan yap ama yıllarca hem annelik hem babalık
yapan canım annemin kalbinin minicik bir parçasını kırarsan, hatta kırmayı
bırak bir çizik dahi bırakırsan benim için artık bir hiçsin baba. Hoşçakal.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
</div>
</div>
<div class="adn ads" data-legacy-message-id="16c0a26d32376308" data-message-id="#msg-f:1639488854240486152" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; border-left: none; color: #222222; display: flex; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; letter-spacing: normal; orphans: 2; padding: 0px; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: 2; word-spacing: 0px;">
<div class="gs" style="margin: 0px; padding: 0px 0px 20px; width: 1504px;">
<div class="">
<div class="ii gt" id=":98" style="direction: ltr; margin: 8px 0px 0px; padding: 0px; position: relative;">
<div class="a3s aXjCH " id=":7q" style="font-stretch: normal; font-variant: normal; line-height: 1.5; overflow: hidden;">
<div class="yj6qo" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-style: normal; font-weight: normal;">
</div>
<div class="adL" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-style: normal; font-weight: normal;">
</div>
</div>
</div>
<div class="hi" style="background: rgb(242, 242, 242); border-bottom-left-radius: 1px; border-bottom-right-radius: 1px; font-family: Roboto, RobotoDraft, Helvetica, Arial, sans-serif; font-style: normal; font-weight: 400; margin: 0px; padding: 0px; width: auto;">
</div>
</div>
</div>
<div class="ajx" style="clear: both; font-family: Roboto, RobotoDraft, Helvetica, Arial, sans-serif; font-style: normal; font-weight: 400;">
</div>
</div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-767636668831267452019-07-24T18:21:00.000+03:002019-07-24T18:21:39.231+03:00Önyargı<span style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-small;">En son yazıyı yazalı sadece birkaç gün geçti ama her şey düzelmeye başladı bile. Yöneticim artık gözüme o kadar da sayko gelmemeye başladı. Hatta aramız gayet iyi. O yüzden keyfim yerinde.</span><br />
<div style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">
İnsanlara karşı çok önyargılı olduğumu fark ettim. Küçük bir soğuma dahi hissettiğimde durumu içimde büyütüp gereksiz yerlere götürdüğümü ve en önemlisi de insanların yorumlarından çok fazla etkilendiğimi fark ettim. Yöneticimin adı Sofya olsun. Çok gergin olduğu bir dönemde biraz sert çıktığı ve biraz titiz olduğu için bir anda baya sorunlu olduğunu düşünmeye başladım. Tam o sıralarda da gerginliğimi fark ettiklerinden olsa gerek 2-3 çalışma arkadaşımın Sofya'nın çalışması zor bir insan olduğunu, benden önceki avukatın çok geç çıktığını, beklentisinin çok fazla olduğunu falan söylediler. Ben de kendi deneyimlerim ve bu yorumları birleştirince ortaya manyağın teki çıktı tabi. Bir de bana hiç doğru düzgün iş vermediğini dolayısıyla yaptığımın avukatlık dahi olmadığını düşünmeye başladığımdan iyice dellendim.</div>
<div style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjih9l67aAadrxVTDT7WUhnyq4e42Icd84E40tGqp8HDkN1-Z_m0KpeFpTgnQN1S4P7LcOyVaRtj5zg0e-TevPMjQv2b2-2wpaZ7Ku9I6PWOVQU5n8JuzIZ5qHOCMhKbdN_lL8ZyCdmQAEG/s1600/huftyuhtr.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="340" data-original-width="500" height="217" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjih9l67aAadrxVTDT7WUhnyq4e42Icd84E40tGqp8HDkN1-Z_m0KpeFpTgnQN1S4P7LcOyVaRtj5zg0e-TevPMjQv2b2-2wpaZ7Ku9I6PWOVQU5n8JuzIZ5qHOCMhKbdN_lL8ZyCdmQAEG/s320/huftyuhtr.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">
Ben durumu içimde büyüttüğümü ve çalışma ortamımı kendim için çekilmez hale getirdiğimi fark edince kendime <i>dur</i> demeyi başardım. Sofya Hanım'a oldukça güler yüzlü davranmaya, çalıştığı konularda yardımı ihtiyacı olup olmadığını sormaya ve yardımcı olmaya başladım. Sadece iki gün boyunca o çıkmadan önce çıkmaya yeltenmedim. Ve ikinci günün sonunda Sofya Hanım'ın tekrar güler yüzlü hale geldiğine ve <i>Moira'cım ben biraz daha çalışacağım sen çık canım</i> demesine şahit oldum! Ben tabi durur muyum, <i>olur mu öyle yardıma ihtiyacınız varsa kalayım</i> dedim, <i>yok canım çık sen </i>dedi. Bana daha nitelikli işler vermeye, dilekçelerinde fikrimi almaya başladı. Hatta bugün bir whatsapp mesajının sonuna öpücük atan emoji dahi koydu! </div>
<div style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">
İnsanlarla ilgili çabucak yargıya varmam, yargısız infaz yapmam konusunda yüzüme çarpan bir diğer olay da New York ile olan sohbetim oldu. Hatırlar mısınız bilmiyorum, "Bir Arkadaş Kaybetmek" yazımda New York ile olan tartışmamızı ve beni hayatından tamamen çıkardığını yazıp kendimi sorgulamıştım. Benim özrüm ve çabam sayesinde biz tekrar arkadaş olmayı başardık. İki gün önce iş çıkışı buluştuğumuzda konu babalardan açıldı. Ben kendi babamla ilgili bir problemden bahsedince, 9 yıllık arkadaşım, ilk defa babası ile ilişkisinden bahsetti. Meğer hiç de kolay değilmiş. Meğer New York öyle kolay bir şekilde yurt dışına yüksek lisansa gitmemiş, zorlanmış, miktarın yarısını kendi karşılamış, meğer babasından hiç doğru düzgün sevgi görmemiş... Ve ben, sanki her şeyi babasının parasıyla yapmış gibi onu suçluyordum.</div>
<div style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #222222; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">
Her şeyi babasının parasıyla yapsa ne olurdu ki? Benim babam yanımda olsa ve parası olsa ben kullanmaz mıydım? Ben de çoğu şeyi annemin parasıyla yapmadım mı? Ya da desteğiyle. Hayatımdaki baba boşluğunu dolduramayınca, insanların hayatlarında dolan boşluklar bana acı vermeye, sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Sanki herkes bir şeyleri birileri sayesinde yapıyor da, onlar olmasa yapamazlar gibi... <i>Benim babam yanımda olmadığından ben yapamıyorum, ohh onlar nasıl da rahat yapıyor, yaparlar tabi para olduktan sonra</i>... İşte bu cümleler, kendime acımaya başlamama, öz güvenimi yitirmeye başlamama sebep oldu. Bir şeyleri yapamamam dış etkenlerden kaynaklanıyor ama yapabiliyor olmam benden mi kaynaklanıyordu? Tamam herkes için hayatta bazı destekler var, bazılarının hayatında maalesef hiç destek yok.. Ama desteği olan insanları sanki kendileri hiç çabalamıyormuş, destekleri olmadan bir hiçlermiş gibi aşağılamaya ne zaman başladım? Bu aşağılamalar, insanların başarılarını küçümsemeler bendeki boşlukları doldurdu mu? Babamı insana dönüştürdü mü? Yurt dışında eğitim almamı veya ingilizcemin harika olmasını, en iyi yerlerde iş bulmamı sağladı mı? Tabi ki hayır. Kendimden utanmaya, kendimi ezik görmeye başladım. Şu an geldiğim noktada bunu tam olarak aşabildim mi bilmesem de en azından aşmam gerektiğini öğrendiğime seviniyorum. Çünkü ancak bundan sonra kendim için gerçekten iyi şeyler yapmaya başlayabilirim. </div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-55855932353286187582019-07-14T19:27:00.000+03:002019-07-14T19:27:13.087+03:00Yine Nasıl Dünyanın En saçma İşini Buldum<div style="text-align: justify;">
Hmmm.. Bakalım...</div>
<div style="text-align: justify;">
En son yazımda yeni iş yerimi övmüşüm, güzel işler yapıyoruz falan demişim...</div>
<div style="text-align: justify;">
Evren de <i>"al bakalım güzel neymiş gör"</i> dedi tabi ki.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Gerçekten şaka gibi bir kadınla çalışıyorum. ŞAKA GİBİ. Arkadaşlarım <i>kadın patronla çalışılmaz</i> derken demek bunu anlatmaya çalışıyorlarmış. Ben şu ana kadar hiç kötü patronla çalışmamışım...Çok kötü bir şey olmadı. Sadece kadın tam bir SAYKO.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgN-Y-jimhfqdH-Lx-wYGvvXhFziMjoRBoobh0JXYaXxhxoTXqDMnSrtp88JxTUz6cBZPraw8dtLBIWeqkHKORf-qs2Eyz23gUGCebQpNxJs14JbVZqHTVFLaDCYItHt3tcfW9xSl6tWsXY/s1600/d849722e7771d9ea5b8425edeff804c2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1425" data-original-width="1167" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgN-Y-jimhfqdH-Lx-wYGvvXhFziMjoRBoobh0JXYaXxhxoTXqDMnSrtp88JxTUz6cBZPraw8dtLBIWeqkHKORf-qs2Eyz23gUGCebQpNxJs14JbVZqHTVFLaDCYItHt3tcfW9xSl6tWsXY/s320/d849722e7771d9ea5b8425edeff804c2.jpg" width="262" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum. Hiç bilmiyorum. 3 haftadır bu şirketteyim ve şu ana kadar avukat değil de stajyer ya da kadının asistanı falan gibi çalışıyorum. Ayrıca ruh hastası olduğu için <i>yöneticin çıkmadan çıkmak ayıptır</i> mantığı var. Kendisi 10'a kadar çalışıyorsa benim de o saate kadar durmamı istiyor. İş olsa, mesai olsa kalayım yapalım. Ama elimde iş yok, sadece oturup onun çıkmasını beklememi istiyor. Gerçekten inanamıyorum. Şu ana kadar tabi ki o kadar beklemedim. Büyük konuşmak istemiyorum ama bekleyebileceğimi de sanmıyorum. Hiçbir şey öğrenmeden çalışmak, bir manyakla çalışmak, yoğun çalışmak... Bunlar belki aşılabilir. Ama işim olmadığı halde beklemek... Bilemiyorum gerçekten. Aslında iyi davrandığı anlar da oluyor ama...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Allahım neden? Yani 5 senelik kariyerimde 6. iş yerim ve bunların 3 tanesini CV'me bile yazmıyorum. Neden ben normal insanlara denk gelemiyorum? Yani cidden o kadar zor olmamalı. Bu şirkette bu kadınla çalıştığım anları kendim için faydalı hale getirmek için bir yol bulmalıyım. Kendimce, elimden gelenin en iyisini yapmak ve bana iş vermediği boş zamanlarda toefl çalışmak gibi bir plan yaptım. Hatta saçma sapan bir şekilde onunla beklememi istediği günlerde de bunu yapabilirim belki. Gerçi öyle alıştırmamaya çalışacağım, ama illa ki beklediğim günler olur. Akşam 10'a kadar olmasa da 7'ye kadar falan zaten orada olurum heralde. Ben de ingilizcemi mükemmel hale getirip toefl çalışırım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
O kadar boktan bir durumdayım ki, <i>bu bokun içinden kendime nasıl faydalı bir şey çıkarırım</i> derdindeyim. Daha fazla iş değiştiremem. Bu şirket ismi bilinen, piyasada tanınan, CV'de iyi duracak bir şirket. Ben burada 2 senemi harika da geçirsem boktan da geçirsem gittiğim iş görüşmesinde bir şey değişmeyecek. Yine önemli olan benim ne kadar kalifiye olduğum olacak. O halde ben de kendimi kalifiye hale getirmeye bakarım. Sanırım zaten başka çarem de yok. En azından içinde bulunduğum süreci en az yarayla ve en çok faydayla atlatmaya bakacağım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sonuçta hayat kısa ve keyif alabildiğimiz kadar almamız gerekiyor. Ama nasıl... Cidden bazen neyi sevip neyi sevmediğimi dahi sorguluyorum. İnsanlar, sosyal medya... Bizi öyle bir hale getirdi ki bir şeyi gerçekten sevdiğimiz ve istediğimiz için mi yapıyoruz yoksa yapmamız cool görüneceği için mi yapıyoruz emin olamıyorum..</div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-35875317066211154912019-07-02T00:28:00.000+03:002019-07-02T13:36:00.364+03:00DEGİSKENLER<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Merhaba!</span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 20.8px; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">17 saatlik bir mesainin sonunda eve gelip duşumu aldıktan sonra, ıslak saçlarımla yazmaya başladım. Uzun süredir yazmayanlara çok sinirlenirdim ama iş hayatı izin vermiyormuş. Ofis avukatlığını bırakıp şirket avukatlığına geçtikten sonra her şey aşırı derecede yoğunlaştı. İşten çıkıp okula gitmek, akşamında yemek ve duş alıp yatmak bütün zamanımı aldı. Hobilerimden hiçbirini yapamaz, kitap okuyamaz oldum. Ama şu an hepsine değmiş gibi hissediyorum. 10 dersten 9 tanesini tamamladım. Tek bir dersim, bir projem ve bol bol zamanım var. Ayrıca aynı dönemden arkadaşlarımla mezuniyete katıldım ve gerçekten harika bir gündü. Okuldan en büyük kazanımlarımda biri de arkadaşlarım oldu. Sınavlar biteli çok olmadı ve ben işten sonra doğrudan eve geldiğimde ne yapacağımı bilemez halde etrafa bakarken buldum kendimi. Önce netflixe sardım ama bu stressiz süreç çok kısa sürdü.</span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeQyUQFNr6wNLcHAkDJOsmSauKjBkLB9LKtyKaFAfMutNRXhmZr4SYK-8zRv7cIgwe7N7Y808VGT3oxyleUiB5nsPZPKv1mM0bKQq613WW2qnufMfEQ0eJMgQHvfi029LgFdWSik5m8goQ/s1600/B66D9AE1-3008-429B-B3BF-3094210BBAD8.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><img border="0" data-original-height="679" data-original-width="750" height="289" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeQyUQFNr6wNLcHAkDJOsmSauKjBkLB9LKtyKaFAfMutNRXhmZr4SYK-8zRv7cIgwe7N7Y808VGT3oxyleUiB5nsPZPKv1mM0bKQq613WW2qnufMfEQ0eJMgQHvfi029LgFdWSik5m8goQ/s320/B66D9AE1-3008-429B-B3BF-3094210BBAD8.png" width="320" /></span></a></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 20.8px; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Çalıştığım şirket gerçekten oldukça gaddar ve acımasız insanlara aitti. Kim olduklarını söylesem baya şaşıracağınıza eminim ama tabi ki söylemem mümkün değil. Bu insanlar hem şirket yönetmekten hem de insan yönetmekten aciz olduklarından, hem herkesi zarara uğrattılar hem de herkes onları zarara uğrattı. Kimseye güvenleri kalmadığından, şirket için çok severek çalışan işçilere dahi mobbing uygulamaya ve hatta çoğunu işten çıkarmaya başladılar. Kalanlara ise çok ağırşartlar içeren bir gizlilik sözleşmesi imzalatmaya kalktılar. Her ne kadar sözleşme hukuken işçilere karşı geçerli olmasa da benim avukat olarak imzalamam kesinlikle mümkün değildi. Hem kanundan kaynaklanan gizlilik yükümlülüğüm, hem mesleğime duyduğum saygım buna engel oldu. Tabi bir diğer önemli sebep de bu sözleşme geçersiz olsa dahi bu şirket sahiplerinin bir dava açılması ihtimalinde hakimleri satın alabilme ihtimaliydi. Onlar karşısında kazanmam çok olasılık dahilinde olmayabilirdi. Sonuç olarak imzalamadım. İmzalamam için baskı yaptılar, imzalamazsam işten çıkarılacağını üstü kapalı bir şekilde hatta açık bir şekilde söylediler. Çıkarın dedim. Çıkardılar. İşe iade davası dahi açmayacağım kadar zavallı insanlardı. </span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 20.8px; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Ben işten çıkarılacağımı anladığım anda hemen cv göndermeye başladım. Çok şükür ki işten çıkarılmamdan çok kısa bir süre sonra sonuç aldım. Bir haftadır başka bir şirkette, çok daha iyi bir şirkette çalışıyorum. Süreç çok yorucuydu, çok kırıldım. Ama sonuçta bu süreç benim için çok daha iyi bir şekilde sonuçlanmış oldu. En karanlık an şafak sökmeden önceki anmış gerçekten de. En çok üzüldüğüm, biricik çalışma arkadaşım Harley ile ayrılmamız oldu. Şirkette çalıştığım 8 ayın tamamında birlikteydik. Uzun araba yolculukları, öğle yemekleri, dertleşmeler derken en yakın arkadaşlarımdan biri haline geldi. Tabi ki şimdi dışarıda görüşmeye devam ediyoruz ama her gün birlikte çalışmayı çok özleyeceğim.</span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 20.8px; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Şubat ayından beri hayatımdaki başka bir gelişme ise İstanbul’un ayrı eve çıkmasıydı. Ben zamanımın çoğunu onda geçirdiğimden eve geldiğimde annem ve kardeşimle birbirimizi oldukça özlemiş oluyoruz. Dolayısıyla çok uzun zamandır ciddi bir tartışma yaşamadık. Yani resmen hayat kalitem yükseldi diyebilirim. </span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 20.8px; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Yarın yeni iş yerimde 6. Günüm. Kendimi henüz tam olarak ait hissetmiyorum, mahsun mahsun etrafa bakıyorum. Ama şirket güzel işler yapıyor. Bu sefer güneş enerjisi değil, jeotermal enerji ile elektrik üretiyoruz. Ülke ve dünya için güzel işler yapan bir yerde çalışıyor olmak da beni çok mutlu ediyor.</span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 20.8px; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Bakalım ilerleyen süreçte de böyle düşünecek miyim.. </span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 20.8px; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Siz neler yapıyorsunuz, hayat nasıl gidiyor?</span></div>
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; min-height: 20.8px; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></div>
<br />
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Çok öpüyorum.</span></div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-38845643255750520282019-02-21T11:30:00.000+03:002019-02-21T11:30:21.392+03:00İnanmak İnanmamak<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgb60WDHKLoDy2MnM5UcwF5hlDz6A4hwpqQvGXteXT1WeFLF5nzEZDXMRiSdhVJPLIMGujdfGUlK2LAvBGEke1_FtgY-5h0G0G4sGKdb-6C-JOxqPpyIKbgb4zm3MwBgxp4eu0FqWGgplbd/s1600/3A0BEFA0-6D1F-47DA-B98C-8DCB765F3A09.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="513" data-original-width="500" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgb60WDHKLoDy2MnM5UcwF5hlDz6A4hwpqQvGXteXT1WeFLF5nzEZDXMRiSdhVJPLIMGujdfGUlK2LAvBGEke1_FtgY-5h0G0G4sGKdb-6C-JOxqPpyIKbgb4zm3MwBgxp4eu0FqWGgplbd/s320/3A0BEFA0-6D1F-47DA-B98C-8DCB765F3A09.jpeg" width="311" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yine dertlendiğim, kendimi sorguladığım bir anda yazıya sığındım. Çok ama çok karışıyor her şey. En başta kafam. Sonra hayatım. Sanki çok ağır bir antidepresan almışım da görüntü kıvrılıp bükülüyor, bulanıklaşıyor, ardından da aşırı netleşiyor. Her şey aşırı güzel ve doğru giderken, doğruluğun anlamı bile belirsizleşiyor.</div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
Çaydan gelen bergamot tadında mutlu oluyorum. Ama bu küçük şeylerden bile mutlu olabilme anlamına mı geliyor yoksa bir türlü mutlu olamadığımdan her şeyden mutlu olma çabası mı... </div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
Tam da her şeyin mükemmel gittiği bir dönemde Güney Afrika'ya bakmaya başlıyorum. Yalnızca yağmur ormanlarının, göllerin ve muhteşem renkli kuşların olduğu bir yere gitsek, her şeyi bıraksak...</div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
Bir yandan yapmak istediklerim, diğer yandan korktuklarım. Sonra tamamen başka bir yandan, yapmak istediklerimi gerçekten isteyip istemediğim sorusu... Gerçekten yapmak istediğim bu değilse ne? Ne olmalı? -Meli-malı kullanmak doğru mu istediklerimiz için? </div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
Şu an aslında çalışmam gerekiyor. Ama olmuyor. Yapmak istediğim bir sürü şey varken yapmaya yetecek hiçbir şeyim yok. Hayat bu şekilde mi başlayıp bitecek? Peki daha güzel bitse ne fark eder? Ben iyi de yaşasam kötü de yaşasam bittikten sonra ne yaşadığımın bir anlamı olacak mı?</div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
Olacak olsaydı mutlu olurdum. Sonrasında yokluk, diğer dünya, ahiret, reankarnasyon gibi şeyler olması ihtimali yerine kendim olarak bu hayatta kazandığım bazı şeylerle başka bir hayatta başka bir maceraya devam edebilecek olmak daha anlamlı olmaz mıydı?</div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
İşte bu şekilde inancımı da kaybettim. </div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
Hayatın amacının sadece yaratılmak ve yok edilmek, bunların arasındaki kısacık sürede de yaratanın isteklerini yerine getirmek gibi robotik, gereksiz ve saçma olamayacağını düşünmem beni çok mu kötü bir insan yapar? Neden sorusunu sormak çok kolay. Ama cevap bulmak aşırı zor. Durum böyleyken insanların cevabı bulduklarını düşünmeleri ve diğer insanları da bu cevabın haklılığına ikna etmeye çalışmaları aşırı saçma değil mi? Eğer gerçekten hayat, dedikleri gibi emirlerden ibaretse, yerine getirilmediği zaman cezalandırılan emirlerden, bu çok çok çok egosantrik durmuyor mu? Eğer tanrı bu kadar ulvi bir şeyse neden böyle bir şeye ihtiyaç duysun?</div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
Bence tanrı var ve ulvi bir şey. Ama bizim gibi küçük organizmaları neden yarattığını bilmesem de, içimden devamlı mırıldandığım dualarla namaz kılmamı, kapanmamı, kiliseye hapsolup siyah bir örtü altında hayatımı geçirmemi, hayatım boyunca evlenmememi ve cinselliğe dair hiçbir şey yaşamamamı, her pazar kiliseye gitmemi, hacca gidip şeytan olduğu düşünülen bir yere taş atmamı, kendimi aç bırakmamı ve benzeri garip şeyleri isteyeceğini sanmıyorum. He eğer istiyorsa ve yapmıyorum diye büyük bir ateşte yakacaksa da yapabileceğim bir şey yok yanmaktan başka sanırım. </div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
Çünkü ben iyi bir insanım. Hiç kimseye zarar vermeden, insanlara yardım ederek, yere çöp dahi atmayacak kadar doğaya saygı duyarak yaşamaya devam ederken yukarıda sayılı şeyler yüzünden benim günahkar olduğumu varsayacaksa bunu değiştirebilecek gücüm gerçekten yok.</div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
Aşırı inançlı bir insandan bu insana nasıl dönüştüğüme dair de hiçbir fikrim yok. Annem hep bir sabah kalktığında kendini inanmıyor bulabilirsin, uzaklaşma derdi. Annem yine, her zamanki gibi, her şeyde olduğu gibi haklıymış.</div>
</div>
<div style="font-family: Calibri, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<div style="text-align: justify;">
Peki bu yazıya görsel ararken alaksız bir şekilde önüme şu görselin çıkması?
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPzx-7N7zWUF8ovQEZ-Oh7j_pLK4zqPRX0xWGrPF2J3-AuSzpnFGvYjvrNLC9h4pCHIZtje-ENNZ_Z1mdnCHTAQIIK47F9nbXxltG5ZaYsY564ER7RqwLI1eN8Zjn7g0shf1GG910aWjxI/s1600/1D2F27F6-BF02-4287-9955-33A25B9848E0.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="682" data-original-width="449" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPzx-7N7zWUF8ovQEZ-Oh7j_pLK4zqPRX0xWGrPF2J3-AuSzpnFGvYjvrNLC9h4pCHIZtje-ENNZ_Z1mdnCHTAQIIK47F9nbXxltG5ZaYsY564ER7RqwLI1eN8Zjn7g0shf1GG910aWjxI/s320/1D2F27F6-BF02-4287-9955-33A25B9848E0.jpeg" width="211" /></a></div>
<br /></div>
</div>
<div style="caret-color: rgb(34, 34, 34); color: #222222; font-family: "Helvetica Neue", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 15px;">
<div dir="ltr" style="background-color: white; color: black; font-family: Calibri, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12pt;">
<br class="Apple-interchange-newline" /></div>
</div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-44379487995598876572019-01-27T23:02:00.000+03:002019-01-27T23:02:09.809+03:00Doğum Günüm Kutlu Olsun<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4blJ9LUQw8e-LqIx8nNbsSdQsm0asQOlur9avpefFAvbsv3e_dlLZoJB5SauJqbBki5LRK_IRG1hHarNaDzx9r6HxLYtZiqoOomZ78hkAyGuntlEHqlsFfN0OcfHm3LxCJoSQIjQu0cRH/s1600/89FE6023-DA7D-486B-906B-647AFA894A08.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="500" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4blJ9LUQw8e-LqIx8nNbsSdQsm0asQOlur9avpefFAvbsv3e_dlLZoJB5SauJqbBki5LRK_IRG1hHarNaDzx9r6HxLYtZiqoOomZ78hkAyGuntlEHqlsFfN0OcfHm3LxCJoSQIjQu0cRH/s320/89FE6023-DA7D-486B-906B-647AFA894A08.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
15.01.2019<br />
<br />
Şu an bu yazıyı aşırı tatlı rose gold beyaz tuşlu klavyemle yazıyorum.<br />
<br />
Aşırı aşırı aşırıııı yorgunum. Hatta şu kadar iddialı konuşabilirim, hayatımda hiç bu kadar yorgun uyandığım bir gün olmuş muydu gerçekten hatırlamıyorum. Havanın aşırı soğuk olması, final donemim ve iş yoğunluğum aynı doneme denk gelince iyice yoruldum ve hastalandım. Çok şükür aldığım ilaç sayesinde boğazım yara olmadı ama vücudumun yorgunluğu asla geçmedi. Sabah uyandığımda kendi kendime dedim ki “ben bugünü nasıl geçireceğim…” Sonuç olarak işe geç kaldım, metroda uyudum, baya da zor çalıştım. Akşam sınava giderken yorgunluktan notlarımı dahi gozden geçiremedim. O sırada hoca da gıcıklık yapıp tutturdu sınavı 6:30 da başlatacağım diye. Arkadaşlar whatapp grubundan yazdı bunu nasıl sinirlendim anlatamam. Başlatsın dedim ya valla umrumda değil artık ne oluyorsa olsun, ben ölüyorum adamın derdi sınavı yarım saat geç başlatamamak. Sonuc olarak zor da olsa sınava girdim ve çıktım. Nasıl yemek yedim, nasıl duş aldım bilmiyorum. Bu yazıyı da muhtemelen hemen yayınlamayacağım çünkü cidden aşırı yorgunum.<br />
<br />
19.01.2019<br />
<br />
Hastalığım bir haftadan fazla devam etti, ama sonunda bitti sayılır. En azından sadece öksürüğüm kaldı. Eczacının verdiği ve iyi geleceğini söylediği ilaç neyse ki gerçekten çok iyi geldi. Ama biliyor musunuz, o kadar mutluyum ki… Sebebini şimdi yazmayacağım çünkü her şey tamamlandıktan sonra yazmak istiyorum.<br />
<br />
Cuma akşamından Pazar akşamına kadar tüm haftasonu İstanbullaydık ve enerjim aşırı yükseldi. Resmen hayat enerjisi depolamış gibi hissediyorum. Ama işle ilgili her zamanki gibi birtakım sorunlarım var. O da allahın emri zaten. Nedense ben yeni bir işe başladığımda hep aşırı mutlu ve hevesli başlıyorum ama iki ay sonra falan her şey bozuluyor. Her seferinde böyle oluyor. 1-2 yılda bir iş değiştirmeye bünyem alıştı. Ama artık buna bir son vermem ve olduğum yeri olduğu gibi sevmeye devam etmem gerekiyor. Çünkü bu sefer olmak istediğim gibi bir yerdeyim, istisnalar olsa da sevdiğim insanlarla çalışıyorum. Maalesef beni işe alan hukuk müşaviri aşırı fazla konuşan, her şeyi biliyormuş gibi yansıtmaya çalışan, hukukçu olmayan birinin asla anlamayacağı kadar kendinden emin bir şekilde sıvamayı bilen ama beni sinir krizlerine sokan tanrı kompleksli gerizekalının teki. Biraz uzun bir cümle oldu ama ne kadar sinir olduğumu anladınız siz.<br />
<br />
Bir şekilde sabah erken kalkmaya alışmam gerekiyor. Her gün geç kalmam hiç ama hiç hoş değil. Bu sabah için kendi kendime saatimi ertelemeyeceğime söz verdim ve saatim çalar çalmaz ertelemek yerine gözlerimi açıp saatimi durdurdum. Ve şunu anladım ki cidden insan ertelemediği zaman çoook daha rahat kalkıyor. Ama sonra ne yaptım dersiniz gözlerimi kapattım, 15 dk daha erteledim ve işe 15 dk geç kaldım.<br />
<br />
27.01.2019<br />
<br />
Bu haftasonunu da İstanbulla geçirerek enerjimi depoladım. Her ne kadar sabah annemle tartışıp biraz üzüldüysem de akşam eve gelince düzeldi.<br />
<br />
Geçen Salı günü, yani ayın 21 inde yeni psikoloğumla tanıştım. Yine çok genç ve tatlı bir kadına denk geldim. İnşallah bu da beni yüz üstü bırakmaz. Salı günü tekrar randevumuz var. Bakalım Freudun yöntemi bende ne kadar işe yarayacak. Psikoanalitik terapi gibi bir şey dedi ama tam hatırlayamıyorum. Yaşadığım ve rahatsız olduğum duygu ve düşünceleri görmezden gelmek yerine gözlemlemem, rüyalarımı didiklemem gerekecek. Bana inanılmaz yorucu ve zor geliyor, nasıl yapacağım bilmiyorum ama alışacağım. Eğer çözüm buysa deneyeceğim çünkü başka çarem yok.<br />
<br />
Bugün İstanbulumla doğum günümü ve 10. Yılımızı kutladık. 10 yıl sonra hala ondan bahsedince sırıtıyorsam daha ne isterim. Bana çok güzel bir pasta almış. Tüm pastayı birlikte yiyip bitirdik. İnsanlar nasıl her anlarında story çekip atıyor, fotoğraf çekmeye kasıyor cidden anlamıyorum. Ben o an ikimiz için güzel dilekler dileyip ona sarılmaktan, 50 yaşımıza geldiğimizde izleyebileceğimiz şapşal videolar çekmekten instagramlık foto çekmek aklıma bile gelmiyor. Açıkçası, kimseyi gücendirmek istemem ama instagramda eşiyle ya da sevgilisiyle yiyeceği romantik yemeği çekip paylaşanları, birbirine vurulan ve boomerang ile çekilen kadehleri gördüğümde hiç ne kadar romantik falan diye düşünmüyorum. Bilmem ki, o kadar romantik bir an olsa çekip instagrama koymayı değil anı yaşamaya çalışır insan sanki. Bilmiyorum ben neyi kınasam genelde başıma gelir o yüzden çok da konuşmasam iyi olacak sanırım.<br />
<br />
Ya bu arada anlatmak için sabırsızlandığım, hayatıma inanılmaz bir neşe katan bir durum var ama bir hafta sonra paylaşabilirim ancak. İstanbulla bir şey istediğimizde ve tam olmadan birileriyle paylaştığımızda hep bir terslik çıkmasından korktuğumuzdan annemlere bile söylemedim. Evlenmiyorum hahah. Neyse inşallah yalnızca bir hafta sonra yazabileceğim.<br />
<br />
Ya bu arada ben su içme challenge ını asla beceremedim hatta normalden çok daha az su içtim. Ben şimdilik yeni bir challenge a başlasam daha iyi olacak aslında. Yeni challenge işe geç kalmama olsun. Çünkü şirketin ceo su beni geç kalırken gördüğünden başka işi gücü yokmuş gibi onu dert etmiş canım. Neyse o yüzden şimdi işe geç kalmama challenge ı yapıyorum. Bu challenge için herhangi bir zaman dilimi öngörmüyorum çünkü hayat boyu devam etmesi gerek hahadj. Yani artık hayatıma bir morning person olarak devam edeceğim.<br />
<br />
Tam bir saat sonra doğum günüm. 27 yaşımı bitireceğim. 2018 de olduğu gibi 2019’da da 27 yaşında olacağım. Belki 2020’de de öyle olurum henüz karar vermedim.<br />
<br />
Öpüyorum hepinizi.<br />
<div>
<br /></div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-37455698996704800532019-01-13T23:50:00.000+03:002019-01-13T23:50:16.289+03:00Günde 2 Litreden Fazla Su İçme Challengem<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgW-tPV-WaCrQsyWAwfzunzvnjQRaoQso4INLyGtECcQcl8I3UAUNrswYQflVOqUNU-lefpj4x92J83xVR_iBcdhCMmcVYOg-pTB3DfSrNLAdVRhTIFpfJQMBgk0rpNTJCqG8LU9kI7cpfJ/s1600/original.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="579" data-original-width="492" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgW-tPV-WaCrQsyWAwfzunzvnjQRaoQso4INLyGtECcQcl8I3UAUNrswYQflVOqUNU-lefpj4x92J83xVR_iBcdhCMmcVYOg-pTB3DfSrNLAdVRhTIFpfJQMBgk0rpNTJCqG8LU9kI7cpfJ/s320/original.jpg" width="271" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tam daha sağlıklı ve mutlu olmakla ilgili yazıyorken hasta olmam biraz ironik olsa da, kış aylarında gripten kaçış yok. Benim için yıpratıcı olan aslında hastalıktan çok, sınav döneminin ortasında hasta olmak. Şuan da ders çalışıyor olmam gerekiyor mesela. Ama hani derler ya vücudum kırılıyor diye, işte öyle bir durumdayım. Çok şükür bana çok iyi gelen bir soğuk algınlığı ilacım var da boğaz ağrım hemen geçiyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Önceki yazımda daha sağlıklı yaşamak ve daha iyi olmak için bazı kararlar verdiğimi yazmıştım. Aşırı basit şeyler gibi görünse de bana faydası çok büyük olan şeyler. Uygulamaya ilk başlayacağım şey su içmek. Normal bir insanın içmesi gereken su miktarı kilosuna ve aktivitesine göre değişse de, büyük bir çoğunluk için geçerli olan miktar günde 2 litre. Dolayısıyla ben de bu hedefle başlıyorum. Normalde günde 1 lt suyu bile zor içen biri olarak beni biraz zorlayabilir ama yapacağım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Suyun faydalarını burada sayacak değilim. Ancak kendi açımdan asıl önemli nedeni, yeterli su içtiğimde zihnimin sakinleşmesi, berraklaşması ve anksiyete seviyemin azalması. Bu nasıl oluyor bilmiyorum ama anksiyete düzeyimin oldukça yüksek olduğu bir dönemde, sanki vücudumu ve beynimi temizleyecekmiş gibi bardak bardak su içmeye başlamıştım. Gerçek bir sonuç muydu yoksa psikolojik miydi bilmiyorum ama baya faydasını görmüştüm. Bunun dışında az su içtiğim zaman inanılmaz bir baş ağrısı yaşadığımdan, aspirin alır gibi su içtiğimden vücuduma ne kadar iyi geldiğini fark edip içmediğim her gün kendime kızmaya devam ettim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Kendimi tedavi etmek zorundayım. Çünkü hiç ama hiç memnun değilim halimden. Saymam gerekirse;</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Psikopat insanlar gibi parmaklarımı sürekli yara yapıyorum. Dudaklarımı yediğimden ruh hastası gibi görünüyorum. Her yerimi yara yaptığım için canım yanıyor. Hem parmaklarımla oynamamdan hem de yeterli su içmememden dolayı tırnaklarım güçsüzleşti ve iğrenç bir şekilde kırılıyor. Cildim ve dudaklarım çok kuru. Vücudumun her yerinden bir problem pörtlüyor. Yüksek amilaz seviyeme mi, polikistik kistlerime mi, stresten ve sağlıksız yaşam tarzından oluşan yaralarıma mı, her an uyuyabilecekmiş gibi yorgun olmama mı kızayım? Bir insan her gün geç yatar mı? Her gün 45 dk saatini erteleyip deliksiz uyuyabileceği bir 45 dkdan mahrum kalır mı? Her gün işe geç kalır mı? Artık eşyalarımın ve kendimin dağınıklığından her günümü şansa geçiriyormuş gibi hissediyorum.</div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Bir yandan da tüm bunları düşünmek çok yorucu. Su mu içeyim, spor mu yapayım, her gün krem mi süreyim, sağlıklı mı besleneyim, uyuyayım mı, psikolojim ile mi uğraşayım, yoksa kariyer mi yapayım? Yani sürekli bir şeyler yapmak zorunda olmak çok yorucu değil mi? </div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Aslında yapmamız gereken bunları ek yükümlülükler gibi yerine getirmek yerine hayatımızın içine sokmak sanırım. Yani 2 lt su içmek için challenge yapmamalıyım. O benim normalim olmalı. Ben normalde zaten parmakları sağlıklı bir insan olmalıyım ki, gün içinde sürekli Madecassol sürmek zorunda kalmayayım. O yüzden de, 2019 yılını kendim için sağlık ve farkındalık yılı ilan ediyorum. Her ne kadar Ocak ayının yarısına gelsek de fark etmez. Bugün pazar. Yarın hafta başı olduğundan tam challenge başlatma zamanı bence. Şimdi ilk hedefim, yarından itibaren başlayacağım ilk aylık challengem, günde 2 litreden fazla su içmek olacak. Aslında gece en geç 12 de yatmak ya da günde 7 saat uyumak gibi bir hedef de koymam lazım ama dur bakalım ona da başlarım zamanla.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Günde 2 litreden fazla su içerken de psikolojimde, vücudumda, cildimde olan değişiklikleri sizinle de paylaşıyor olacağım. 13 Şubat'a kadar sürecek. Ama amacım 13 Şubat'a kadar böyle bir şey yapıp bitirmek değil, o tarihe kadar bu alışkanlığı hayatıma dahil edebilmek. Sonrasında da aynı şekilde devam edebilmek.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bakalım nasıl geçecek... Hepinize iyi haftalar dilerim :)</div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-17069181505722730432019-01-07T18:59:00.000+03:002019-01-07T18:59:50.183+03:00Güzel KararlarGüzel bir şeylere başlamaya karar vermek insanı aşırı mutlu ve motive ediyor. Bu hafta, bana inanılmaz iyi hissettiren şeyler yaptım. Ve bu şeyler o kadar küçük şeyler ki aslında.. Ama verdiği mutluluk çok büyük. O kadar uzun zamandır eve yürürken yüzümde gülümseme yoktu ki, o iç huzuru o kadar özlemişim ki.<br />
<br />
İki haftadır haftasonunu İstanbul'da geçiriyorum ve gerçekten dinlenmiş hissediyorum. Bu haftasonu da, bir sürü filtre kahve ve yüksek lisans sınavlarımıza çalışmayla geçse de, onun yanında aşırı keyifli çalıştım. Yıllar sonra hala bu kadar aşık olmak çok güzel.<br />
<br />
Öncelikle, uzun vadeli kararlar verdim ve bence uygulaması keyifli olacak. Olacak çünkü uyguladıkça iyileştiğime tanık olacağım. Öyle inanıyorum. İşte böyle anlarda hayat çok ama çok keyifli geliyor. Bu arada kardeşimle barıştığımızı söylemiş miydim?<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoENP7f1_lqJQJq84Q3zmoufJr2fJH_QjFHJmIKysDlQO2-ToFyx-P-2DOrDfSGqvGTY9OGJ05jHydp6txPdaD7NucWyVD9bJc-yn9U6a4xJy-V5_H_cIJ3SHj_999jiH7YGDkZiGVXAIt/s1600/08315CCF-2618-4C8A-8A24-38253D120DB1.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="500" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoENP7f1_lqJQJq84Q3zmoufJr2fJH_QjFHJmIKysDlQO2-ToFyx-P-2DOrDfSGqvGTY9OGJ05jHydp6txPdaD7NucWyVD9bJc-yn9U6a4xJy-V5_H_cIJ3SHj_999jiH7YGDkZiGVXAIt/s320/08315CCF-2618-4C8A-8A24-38253D120DB1.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Blogları gezerken Sakura’nın blogunda mektuplaşma etkinliğini gördüm. Çocukluğumdan beri en sevdiğim şeylerden biri mektuplaşmak. Yazı yazayım, kırtasiye malzemeleri, kağıtlar, zarflar, kalemler alayım… Mektup arkadaşı bulmanın bir yolu varmış meğer. Instagramda mektup arkadaşı olanlar veya mektup arkadaşı arayanlar #penpal etiketiyle paylaşım yapıyormuş. Paylaşım yapanlardan yaş olarak yakın olan birkaç kişiye dm attım. İkisi Amerika’da biri İspanya’da yaşayan üç kadın geri dönüş yaptı. Ve görseniz o mektup zarfları o kadar renkli, o kadar süslü ve güzel ki… Ayrıca yazanlardan biri de benim gibi kırtasiye malzemelerini ve animeleri çok seviyormuş. Mektup gönderimi yaparken kırtasiye malzemeleriyle hediyeleşme de yapıyormuş. Yani artık dünyanın farklı yerlerinden 3 tane mektup arkadaşım var ve bu beni inanılmaz mutlu ediyor. Geçen gün eve dönerken Galata Kulesi’nin dibinde turistler için hediyelik eşya satan ve benim gibi Galata’da doğup büyümüş amcadan 5 tane çookk güzel kartpostal aldım. Ama kalın ve kaliteli kartlar satar he öyle dandik kartpostallardan değil. Resimler de aşağıda. Üçü mektup arkadaşlarım için. Kış temalı ve tramvaylı olan bana çocukluğumu, İstiklal’in güzel zamanlarını hatırlattığından kendim için aldım.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlWZzIl5UR4YrmOQEAjLWXlWsE9eHscBWpNysPRyRGkovytmOQyFSP4XhBGDur_bnuypzQo_YpEMxHSxKe38He8Lubdiok16EXJLQTJkhMZ2ZSo4NXd501u7XrQPt8ohWLdd_Kos-ZLUiN/s1600/0292A72C-24D1-4B13-995A-94DA63663825.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlWZzIl5UR4YrmOQEAjLWXlWsE9eHscBWpNysPRyRGkovytmOQyFSP4XhBGDur_bnuypzQo_YpEMxHSxKe38He8Lubdiok16EXJLQTJkhMZ2ZSo4NXd501u7XrQPt8ohWLdd_Kos-ZLUiN/s320/0292A72C-24D1-4B13-995A-94DA63663825.jpeg" width="239" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWNZ_gr21FPi-e62jaxGNgvvmJDTP6eFb9u6MSfLVGmLtnS2wmjEV1eUvefStX-ctw9AECSg11-iRQDxM6tDGsNKJTzKuIZa6SZzuaIwEShs7wrlvnUlOEgAmcPt6dRxD91oa5UScJhbYy/s1600/227B0811-DC59-4A08-8CED-AA3A6AA8BC94.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWNZ_gr21FPi-e62jaxGNgvvmJDTP6eFb9u6MSfLVGmLtnS2wmjEV1eUvefStX-ctw9AECSg11-iRQDxM6tDGsNKJTzKuIZa6SZzuaIwEShs7wrlvnUlOEgAmcPt6dRxD91oa5UScJhbYy/s320/227B0811-DC59-4A08-8CED-AA3A6AA8BC94.jpeg" width="240" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
Bu penpal olayına siz de katılmak istiyorsanız sevgili blogger Sakura’nın yazısının linkini bırakıyorum.<br />
<br />
<a href="https://sakuramevsimi.blogspot.com/2018/12/mektup-arkadasligi-nedir-mektup.html">https://sakuramevsimi.blogspot.com/2018/12/mektup-arkadasligi-nedir-mektup.html</a><br />
<br />
Bugünlerde beni heyecanlandıran diğer küçük detay ipadim için klavye bulmuş olmam. Okulda yazarak not almak çok zor çünkü hocalar çok hızlı anlatıyor. Ayrıca klavye ile yazmaya o kadar alıştık ki ellerim baya ağrıyor. Günlüğümü bile artık bilgisayarda mı tutsam diye düşünüp sonra vazgeçiyorum. Bari o alışkanlığım güzel defterler ve kalemlerle devam etsin. Ipadde blog yazarken, uzun bir mail atarken veya çalışırken kullanmak için klavye arayışına girdim. Önüme sadece Logitech’in aşırı kaliteli ve pahalı klavyeleri çıktı. Ipad kılıflı, kılıfın önünde klavye var. En ucuzu 250 en pahalısı 800 küsür. En son gözümü karartmış alacaktım ki, arkadaşlarımdan birinin instagram storysinde ipad ve ayrı küçük bir klavye gördüm. Direk sordum tabi. Meğer Mumuso’dan yalnızca 45 TL’ye almış, o zaman indirimdeymiş ama olsun. Şu an 80 TL. Küçük, telefon dahil bluetoothu olan her şeye uyan bir klavye. Miniso’da da benzeri var. Benim gibi arayışta olan biri varsa bir göz atabilir. Benim klavyem henüz gelmedi, daha dün sipariş verdim ama arkadaşım baya memnun olduğunu söyledi. Klavye gelince yine paylaşırım.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Aldığım uzun vadeli kararlar daha çok sağlığımı düzeltip, anksiyetemi azaltmak ve hayat kalitemi yükseltmekle alakalı. İlerleyen günlerde daha detaylı paylaşacağım ama özet olarak günde vücudumun ihtiyacı olduğu kadar uyumak, ihtiyacım kadar su içmek, vitamin ve probiyotikleri aksatmamak, farkındalık meditasyonunu hayatıma tamamen uygulamak, yogayı asla aksatmamak, bütçe yapmak konularında ciddi ilerleme kaydedeceğim. Şimdi bunlar size çok basit gelebilir ama detaylı olarak açıkladığımda eminim siz de dikkat etmeye başlayacaksınız. :)<br />
<br />
Herkese iyi haftalar.</div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com18tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-18644158784567595982018-12-30T17:04:00.000+03:002018-12-30T17:04:58.072+03:002019 Hedeflerim<div style="text-align: justify;">
Eskiden beri takip eden arkadaşlarım hatırlar belki, ben her eylül ayında liste yapardım. Yeni yıl benim için eylülden başlardı. Yılım nasıl geçmiş, hangi kararlarımı gerçekleştirebilmişim, ne hedefler koymuşum gözden geçirirdim. Ama bu sene yapmadım. Okul hayatının, benim yeni yılımı eylülde başlatmasının etkileri yavaştan bitti sanırım. Artık ben de geçtiğimiz yılı sorgulamaya ve yeni yıl için yeni kararlar almaya aralık ayında başlıyorum. En azından bu yıl böyle oldu.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Aslında bu yıl hem çok fazla şey gerçekleşti, hem de istediğim bir sürü şey gerçekleşmedi. 2018 o kadar dolu dolu, o kadar güzel, o kadar yorucu ve stresli bir yıldı ki… Gerçekten artık bitmesini istiyorum. Ciddi anlamda yoruldum ve kendimi toparlamaya çok ihtiyacım var. İnsanın kendini toparlaması için yeni bir yıla mı girmesi gerekiyor? Tabi ki hayır. Sadece karar vermesi teorik olarak yeterli olmalı ama aslında bir araştırma göstermiş ki insanların yeni yıl için verdiği kararlar yıl ortasında verilen kararlara göre 10 kat daha fazla uygulanıyormuş. Sanırım yeni ve temiz bir sayfa açma hissiyatından dolayı böyle.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHU_bL1U1h2ezvJYILxrlmfv7kYfWmfIphNy8jKMXT5hmJu8oYRlLpiyQbcKD267iK4hlhtLCaYMxfKPfL0diZGe3og9RGYF3Et_h0xuhCo8eFYcI_-l5iOemugR4B9jlYhIPz6kckAl_J/s1600/BA5E7A8A-FFBC-44AB-951B-5BC941975777.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="332" data-original-width="500" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHU_bL1U1h2ezvJYILxrlmfv7kYfWmfIphNy8jKMXT5hmJu8oYRlLpiyQbcKD267iK4hlhtLCaYMxfKPfL0diZGe3og9RGYF3Et_h0xuhCo8eFYcI_-l5iOemugR4B9jlYhIPz6kckAl_J/s320/BA5E7A8A-FFBC-44AB-951B-5BC941975777.jpeg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Peki, bakalım ben 2018’de nelerin gerçekleşmesini istemişim, neleri gerçekleştirebilmişim…</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #c27ba0;"><b><i>Sevgilimle 1 yeni ülke, 1 yeni şehir görmek -</i></b></span></div>
<div style="text-align: justify;">
Yapamadık. 2013 yılından beri her yıl kesinlikle yeni bir şehir, 2015 yılından beri ise yeni bir ülke görme kararımızı her yıl gerçekleştirmiştik. Ama 2018 yılında hiçbir yere gidemedik. İkimiz de yüksek lisansa başladık, ona para ayırdık. İstanbul bedelli askerlik için para yatırdı.. derken tatile para kalmadı. Bunun yanı sıra ikimizin de ailelerimizden ayrı yaşama kararlarımız vardı, onun için de para biriktirmek istedik…</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #c27ba0;"><b><i>Yüksek lisansa başlamak +</i></b></span></div>
<div style="text-align: justify;">
Bunu başardım. Hem de çok çok iyi bir okulda.</div>
<div style="text-align: justify;">
Hep kendi ofisimi açarım, serbest avukatlık yaparım diye düşünmüştüm ama ne insanların beleşçiliği ne de piyasanın açlığı buna izin verdi… İnsanlarla uğraşmanın ne kadar zor ve gereksiz olduğunu fark edince beyaz yakalı olmaya karar verdim. İyi bir şirkete girip hukuk departmanının başına geçmek, hem bir sürü insanı istihdam eden hem de ülke ekonomisine katkı sağlayan bir yapıya katkı sağlamak daha mantıklı geldi. Yüksek lisans olmadan da iyi bir kuruma giremezdim. Şu an güneş enerjisi panelleri üreten ve enerji santralleri kuran bir şirketin hukuk müşavirlerinden biriyim ve mutluyum açıkçası. Nasıl devam edeceğini bilmesem de en azından bir seçim yaptığım için mutluyum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Toefl için çalışmaya başlamak, kursa yazılmak -</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Bu biraz karışık açıkçası. Kardeşimin ielts için ders aldığı bir kurs vardı Oxford Street diye. Mecidiyeköy şubesinde güya Kanadalı bir adamdan speaking ve writing dersi almıştı, puanı da iyi geldi. Ama fiyatı fazla uygundu. Meğer o kursun değil, benim kardeşimin başarısıymış. Kurs hayatımda gördüğüm en dandik kurs. Sadece speaking dersine gittim, toefl için o dandik yere gidemem. British Side’a para bayılırım daha iyi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Bir yoga stüdyosuna devamlı olarak gidip kendimi geliştirmek -</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Bir yoga stüdyoduna devam ediyordum ama yüksek lisansa başlayınca maalesef devam edemedim çünkü hafta içi her gün yorgunluktan bayılmış bir halde saat 10’a doğru evde oluyorum. Evde devam etmeye çalışıyorum ama açıkçası bu ara ona bile enerjim kalmadı…</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Piyano çalmak -</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Yapamadım. Piyanoya vakit ayıramadım. Yüksek lisans her şeyi bitirdi desem yeridir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Hayatımı sadeleştirmek -</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Yani giymediğim kıyafetleri elden çıkarmak hayatımı sadeleştirdiğim anlamına gelir mi bilmiyorum. Ama hala ailemle yaşadığımdan kendim istediğim gibi dekore edebileceğim ve sadeleştirebileceğim bir ortamım yok maalesef.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Para biriktirmek +</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Biriktirdim biraz ama biriktirdiğim para zaten yüksek lisansa gideceği için sıfırlanacak.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">İkinci bir yabancı dili en azından başlangıç seviyesinde öğrenmek -</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Fransızcaya Dualingo'dan başladığımı yazmıştım. Kursa gitmeyi düşünüyordum ama şu an onun için hiç zamanım yok. Eğer kurs için zaman bulursam ingilizce pratiğimi ilerletmek için olabilir ancak.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Parmaklarımın tamamen iyileşmesi -</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Yine olmadı. Hala parmaklarımı yara yapıyorum. Stresten mi, yoksa sadece alışkanlıktan mı hiç bilmiyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yani o kadar yapamamışım ki :D</div>
<div style="text-align: justify;">
Ama şöyle bir tespitim var, cidden hedefleri koyarken yılın nasıl geçeceği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Yani yüksek lisansın beni bu kadar kilitleyeceğini bilemezdim. Dolayısıyla ikinci yabancı dil, yoga stüdyosu, piyano çalma gibi güzel şeyleri bu yoğunlukta yapabilmem cidden mümkün değil. Kendime çok da haksızlık yapmak istemiyorum o yüzden çünkü ben asıl önemli olan şeyleri başardığımı düşünüyorum. Para biriktirdim, çok iyi bir okulda yüksek lisansa başladım, iyi bir şirkette işe girdim, diş tellerimden kurtuldum, yoğunluğuma rağmen kitap okudum, film izledim, İstanbul’la gitmek istediğimiz, denemek istediğimiz yerlere gittik. Ve benim için çok çok önemli başka bir şey daha var, aktif bir araç sürücüsü oldum. Her ne kadar otomatik vites kullansam da iyi araba kullandığımı düşünüyorum. Sadece parkı biraz geliştirmem lazım…</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Şimdi gelelim 2019’dan beklentilerime. En zoru da bu kısım aslında. Çünkü gerçekçi hayaller kurmam gerekiyor ki motivasyonumu düşürmeden hayallerimi gerçekleştirebileyim. Adım adım ilerlemem gerekiyor. Okuduğum bir psikoloji kitabında da bir şeyi başarmak istiyorsak yapılması gerekenleri küçük küçük adımlara bölmemiz gerektiği yazıyordu. Eğer birden bire çok büyük bir hedef koyup da gerçekleştirmek istersek ama yapamazsak büyük bir motivasyon kaybı yaşayabiliyoruz. Örneğin benim için bu karar kendi alanıma sahip olmak. Bunun için ayrı eve çıkmaya karar verdim. Şu an inanılmaz imkansız geliyor çünkü yapıp yapamayacağımı bilmiyorum. Yapsam nerede otururdum, eşyaları nasıl hallederim, nasıl para biriktiririm, nasıl ev bulurum hiç bilmiyorum. Bu yüzden önce süre koydum. Mesela yüksek lisansın parasını tamamlayana kadar ev için para biriktiremeyeceğimi bildiğim için Şubat ayına kadar bu planı bekleteceğim. Şubattan sonra para biriktirmeye ve yavaştan bakmaya başlayacağım. Böylece yavaştan mümkün hale gelecek. Bakarken eşyalı evlere bakarak eşya masrafından kurtulmayı planlıyorum. Gibi gibi. 2019 hedeflerim şöyle olsun:</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjoSIJ21Ubxtu3gaFVTPzm8JuFxuFL-MbOqeXa3qTy0kq8FImkmOs-CkxxxxMYqvTOvReFRLnA6_xn64CnFX8kgIna2wEqq5cAefr_MHYZcKZbDbxQJ9jMs8gviaTx9oRKfLFWFOAGhs7Ru/s1600/B8CFFABF-1373-4692-A79D-8397BEA0D079.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="361" data-original-width="454" height="254" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjoSIJ21Ubxtu3gaFVTPzm8JuFxuFL-MbOqeXa3qTy0kq8FImkmOs-CkxxxxMYqvTOvReFRLnA6_xn64CnFX8kgIna2wEqq5cAefr_MHYZcKZbDbxQJ9jMs8gviaTx9oRKfLFWFOAGhs7Ru/s320/B8CFFABF-1373-4692-A79D-8397BEA0D079.jpeg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Sevgilimle en az 1 yeni ülke, 3 yeni şehir görmek</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
2018’de tatile gidemedik, bu sene gitmemiz önemli. Bizim ruhumuz cidden seyahatle besleniyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Ayrı eve çıkmak</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Cidden hayat kalitem düştü. Çıkmam lazım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Parmaklarımı yara yapmamak</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Kaç yıl oldu bilmiyorum ama 10 yıldan fazladır bu alışkanlığımı bırakmadım. Sigarayı bıraktım bunu bırakamadım yani. Ama bu sefer bu zinciri kıracağım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Telefonuma bağlı geçirdiğim süreyi minimuma indirmek</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Şimdi bu cidden çok önemli. Ben gece yatmadan ve sabah kalkar kalkmaz ilk iş telefona bakıyorum. Yani sevgiline günaydın yazmak ya da saate bakmak değil tabi ki olay. Örneğin instagrama girmekten bıktım usandım. Iphone’un ekran kullanım süresini gösteren yeni özelliği saolsun telefonun ekranının açık olduğu süreyi ve hangi aplikasyonun ne kadar açık kaldığını görebiliyorum. Yani hayatımın yarısı uyumakla geçiyorsa diğer yarısı da instagramda geçiyormuş. Bare instagirl falan olsam da bi amacım olsa. Sırf milletin salak salak fotoğraflarına bakmaktan hayatım geçiyor yahu.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Ticaret hukukunu iyi öğrenmek, şirket avukatlığında kendimi geliştirmek</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Şirkette bir problem olduğunda ciddi anlamda kendi başıma karar verebilecek kadar, kararlarımdan emin olabilecek kadar, ayrıntılı ve önemli bir sözleşmeyi tek başıma tamamlayabilecek kadar iyi olmayı hedefliyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">İngilizcemi mükemmel hale getirmek</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Türkçe konuşurken nasıl rahatsam ingilizce konuşurken de öyle rahat olmak istiyorum. Tabi ki gramer ya da telaffuz anlamında native speaker kadar olamam ama en azından heyecanlanmadan özgüvenli bir şekilde konuşabilmek istiyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Toefl almak</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Ne kadar iyi ingilizce konuşabilirsem konuşayım toefl ın verdiği referansı hiçbir şey vermiyor. Ne kadar zor ve pahalı olsa da yapmam gerekiyor.<br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Yogada uzmanlaşmak</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
Şimdi yoga yapanlar bu ne biçim cümle diyecekler. Çünkü yoganın amacı ruhu ve bedeni dengelemek, zihni yatıştırırken vücudunun sınırlarını aşmak vs. Yani uzman olma gibi bir hedef koyulmamalı çünkü olay varacağın durak değil, yolculuk yogada. Amaaaaa, şöyle de bir gerçek var ki, headstand yaptığımda çok mutlu oluyorum. Demek ki uzmanlaşmak da insanı mutlu ediyor ve neden mutlu olmayayım :D</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Marka vekilliği sınavına girmek ve kazanmak</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
2 yılda bir yapılan bu sınavda başarılı olup marka vekili olmak kariyer için güzel bir adım olacak.</div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;"><br /></span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><span style="color: #c27ba0;">Yüksek lisansta bütün derslerimi başarıyla vermek</span></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
En azından 3 üstü ortalama yapmak</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sanırım yeterli. Daha fazlası aklıma gelirse sonra eklerim :D</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Siz neler bekliyorsunuz 2019’dan?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bu yazıyı mime çevirmek istedim ama bir baktım zaten yazmaya başlamışsınız. </div>
<div style="text-align: justify;">
Herkese çoook mutlu ve hayallerimizi gerçekleştirebildiğimiz bir yıl diliyorum.</div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-58205209847654482292018-12-28T00:33:00.000+03:002018-12-28T00:33:31.294+03:00Bu Bloga Davet Edilmiş Görünmüyorsunuz Mu?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1Us5FsJfGsbOTL7J_WSf4w_LwbFaLi4uKeHlOPYjcJ7yX7FG5U4XefKmj0F-1pFkhcv5qrzJEJiHTko731daVq4NTGsvyYW7HI0aRYcFghJfvrBPMrGx7jyXzt5ZbhVL9VWNWbGjutWbS/s1600/886AD642-6F13-4809-A011-81C30426D229.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="500" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1Us5FsJfGsbOTL7J_WSf4w_LwbFaLi4uKeHlOPYjcJ7yX7FG5U4XefKmj0F-1pFkhcv5qrzJEJiHTko731daVq4NTGsvyYW7HI0aRYcFghJfvrBPMrGx7jyXzt5ZbhVL9VWNWbGjutWbS/s320/886AD642-6F13-4809-A011-81C30426D229.jpeg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Şu an gerçekten çok üzgünüm. Bloglarını okumaya bayıldığım bir sürü insan yazmayı bırakmış. Bazılarının blogları kapanmış, bazılarına girdiğimde ise davetli değilsiniz falan diyor. Tamam ben de çok sık yazmıyorum ama en azından birkaç haftada bir yazmaya çalışıyorum. Siz yazmayı bırakınca ben bir arkadaşımı kaybetmiş gibi hissediyorum. Neler yapıyorsunuz merak ediyorum. Kişisel blog okumayı ya da kişisel vlog izlemeyi çok seviyorum. Başkalarının hayatlarını, tecrübelerini, düşüncelerini paylaşmayı çok seviyorum. Kendim günlük vlog çekecek kadar güçlü ve enerjisi yüksek hissetmiyorum maalesef, yapabilsem onu da yapardım. Aslında sanırım eleştiriye çok da açık biri değilim. Blogda bile biri kaba bir yorum yaptığı zaman üzülüyorum, sinirleniyorum. Çünkü birbirimizin hayatlarını sadece burada gösterdiğimiz kadar biliyoruz. Yani aslında sert eleştiriler yapacak kadar bilgi sahibi değiliz. Gerçi olsak da eleştiri yapmaya hakkımız yok. Ama sosyal medya böyle işte, klavye başında acımasız olmak kolay. Çok severek takip ettiğim youtube kanallarına bakıyorum da insanlar bazen öyle kötü yorumlar yazıyor ki ağzım açık kalıyor. Ben olsam çok üzülürdüm, kaldıramazdım. İnsanlar yine iyi baş ediyor. Baya baya anksiyete krizim tutardı benim. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Neyse, uzun lafın kısası, lütfen bloglarınızı terk etmeyin. Yorum yapmayı, yaşadıklarımıza, tecrübelerimize ortak olmayı ihmal etmeyelim. Kendinize çok iyi bakın.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-59343714083872739452018-12-25T22:06:00.000+03:002018-12-25T22:06:00.346+03:00Psikologlar Ara Vermese Olmaz Mı?Yeni iş sürecimde her ne kadar herkes iyi ve güler yüzlü olsa da anksiyetem asla beni yalnız bırakmadı. İlk haftadan kendini göstermeye başlamasına şaşırmadım tabi ki. Vücudumun kasılması ve karnımın üzerine fil oturmuş hissi beni çok rahatsız etse de izlediğim bir video sayesinde biraz rahatladım. Vloggerlardan biri anksiyete ile ilgili çektiği bir videoda farkındalık meditasyonunun ne kadar işe yaradığını ve bunu hayatımızın içine sokmamız gerektiğini anlatıyordu. Aslında baya da faydalı olmuştu. Ta ki geçen cumartesiye kadar.<br />
<br />
Ayrıntılarını anlatmayacağım çünkü ileride okuduğumda tekrar aynı şeyleri hatırlamak istemiyorum ama aşırı kötü oldum ve ne yapacağımı şaşırdım. Her zaman kullandığım sakinleştirici olan Alora’nın işe yaramayacağını düşünerek biraz daha güçlü bir sakinleştirici istedim eczaneden. Kız bana Prozac verdi. Ben şöyle bir baktım, hafif dedi. Ben de sandım ki mg olarak hafif olan bir versiyonunu yaptılar. Meğer öyle değilmiş. İki günde üç tane aldıktan ve oldukça da faydasını gördükten sonra Pazar gecesi mahvoldum. Sıcak basmasıyla uyandım ve kalbimin üzerinde bütün dünyayı taşıyormuşum gibi bir his vardı. Nefes alamıyordum çünkü korkum ve anksiyetem o kadar fazlaydı ki hiç geçmeyecek sandım. Nefesime odaklanarak zar zor uyudum. Sabaha kadar 3-4 kere daha uyandım geri uyudum. Pazartesi sabah işe resmen sürünerek gittim çünkü uyku hiçbir işe yaramamıştı ve anksiyetem hala geçmemişti. Öğlene kadar aşırı bir mide bulantısı ve nefes darlığı ile, hiç sesim çıkmadan zar zor geçti. Ama sonunda geçti.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGkkWKzjs83cqBI4T-F3eB_jHqnw_kpZX4D4_yHuMUK2JzfKO5lOvQSXaYSVs0CjJ5hc_CMEUpYeM4S7-5nhhbuLyw-Z4LOGFkOuHYotMl9UMQGx8XFWyX2WJ1MQGvfCrDUsOawg1AKXeN/s1600/69347FC8-0458-497F-9D31-3D6A10D42D38.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="421" data-original-width="421" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGkkWKzjs83cqBI4T-F3eB_jHqnw_kpZX4D4_yHuMUK2JzfKO5lOvQSXaYSVs0CjJ5hc_CMEUpYeM4S7-5nhhbuLyw-Z4LOGFkOuHYotMl9UMQGx8XFWyX2WJ1MQGvfCrDUsOawg1AKXeN/s320/69347FC8-0458-497F-9D31-3D6A10D42D38.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />
Hafta boyunca yer yer geri geldi, yer yer gitti. Manik depresif gibi bir korkudan ölüyordum, bir mutlu hissettiğim için şükrediyordum. Şu an normal hissediyorum. Psikologuma yazdım ama nedense cevap vermedi. Başka bir psikolog ile görüştüm ama kendi psikologumun cevap vermesi umuduyla onunla randevumu da kesinleştiremedim. İki gün sonra hala cevap vermeyince psikologuma tekrar yazdım, bu sefer cevap verdi. Maalesef seanslara ara vermiş, seni bir meslektaşıma yönlendirebilirim dedi. İstemedim. Ya psikologlar ara vermesin ne olur vermesin, ben ne yapacağım şimdi. Yepyeni birine kendimi, sorunlarımı en baştan anlatamam...<br />
<br />
*****************<br />
<br />
Ara Güler öleli 2 aydan fazla oldu. Bu olayın benim hayatımdaki önemi, o günden beri kardeşimin benimle konuşmaması. O gün büyük ve uzun bir tartışma yaşadık. Birbirimizi kırdık, asıl kardeşim benimle ağır konuşmasına rağmen yine küsen o oldu. Saçmalama dedim, biz kardeşiz, ben sana hakaret etmedim asıl sen bana hakaret ettin ama yine de trip atan küsen sensin. Neyse sonuç olarak aynı evde, aynı odada, konuşmuyoruz. Ve ben artık bu evden defolup gitmek istiyorum. Gerçekten çok kötüyüm. Çok yorgunum ve psikolojim mahvolmuş durumda. Tek istediğim ayrı eve çıkmak. Sanırım Pragla ayrı eve çıkacağız ama şu an yüksek lisans harcımı ödemek için para biriktirdiğimden ev için biriktiremiyorum. Keşke annemi dinleseydim, çalışmaya başladığım ilk günden beri para biriktirseydim. O zaman çoktan kendi evime çıkmış olurdum…<br />
<div>
<br /></div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-26736035479930912402018-12-22T12:38:00.000+03:002018-12-22T12:38:41.581+03:00Koca Bir Adım<div style="text-align: justify;">
<b><i>Ekim,2018</i></b><br />
<br />
Nasıl bir gün geçirdiğimi anlatayım.<br />
<br />
Sivrisinekler yüzünden uyuyamadığım bir gecenin sabahında saat 7’de kalkmam gerekiyordu. Her sabah gibi. Ertelemelerle 7.15’te kalktım. 8’de evden çıkıp metroyla Gayrettepe’ye gittim. Zorlu alt geçidinden yürüyüp metrobüs durağına gittim. Metrobüsle Florya’ya gittikten sonra, oradan Küçükçekmece Adliyesi’ne kadar 10 dk yürüdüm. Duruşmama girip mağdur kadın müvekkilimiz için koruma talebimi mahkeme kalemine verdikten sonra, başka bir mahkeme kalemine gidip başka bir mağdur kadın müvekkilimizin koruma kararının neden çıkmadığını sordum. Hakim daha kararı onaylamadı dediler.<br />
<br />
Kantine gidip karışık tost ve çay aldım. Sonra 10 dk metrobüs durağına geri yürüdüm. Yürürken Pragla konuşuyordum. Arkamdan bir kadın durdurup “Avukat mısınız?” dedi. “Evet” dedim. “Bir şey soracaktım da” dedi. “Müsait değilim telefondayım, kusura bakmayın” dedim. “Ben bir kıyafet dikip, bir kanal tedavisi yapıp, bir meyve satıp müşterilerime somut bir şey veren bir meslek sahibi değilim ki, tek sermayem bilgim, yolda durdurup bedavaya danışmanlık alırsanız avukatlar karnını nasıl doyuracak?” diyemedim. “Herkes çok para kazanıyoruz sanıyor, borçlarını ödeyemediği için intihar eden avukatı duydunuz mu? Sizin gibiler yüzünden.” diyemedim. Pragla konuşmaya devam ettim, metrobüse bindim. -sizlerden aşırdığım paralarla o kadar zenginim ki lüks metrobüslerle yolculuk ediyorum.- Neyse ki bir yerden sonra, koltuğa daha yakın olduğu halde centilmenlik yapıp oturmayan erkekler saolsun, oturabildim. Yolda yüksek lisans hocamın bu akşamki ders için gönderdiği yargıtay kararını okumaya çalıştım giderken de gelirken de. Mecidiyeköy’de indikten sonra metrobüsün içindeki çorapçıdan her zamanki gibi çorap aldım. Aşırı yumuşak, ucuz ve kaliteli kısa çoraplar satan bir adam var. Sonra ofise yürüdüm. Çikolata alıp ofise gittim. Çalıştım, 17.30’da çıktım.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRs9TYJtjfFcWru2YezqBFqSmOk0M5pBStC3guLxeHogVqfXIEzSQLNY_L38KlLbavLrT6SQo6NJhY93yDUWL4m7RjAILLbWilshYqnJ0A7jA-HXFdyyWrb8MkxRjds1Y5u5wZbuWAoiEw/s1600/47B2F37E-B50A-49EF-B89F-3199CB93E10C.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="323" data-original-width="500" height="206" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRs9TYJtjfFcWru2YezqBFqSmOk0M5pBStC3guLxeHogVqfXIEzSQLNY_L38KlLbavLrT6SQo6NJhY93yDUWL4m7RjAILLbWilshYqnJ0A7jA-HXFdyyWrb8MkxRjds1Y5u5wZbuWAoiEw/s320/47B2F37E-B50A-49EF-B89F-3199CB93E10C.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
Metroyla bir durak, minibüsle 15 dk, otobüsle de 3 durak -toplamda 45 dk- gittikten sonra sonunda okula vardım. Bir kahve, bir şişe de su aldıktan sonra derse girdim. Dersten sonra neyse ki Taksim otobüsü geldi de aktarma yapmadan Taksim’e geçip, oradan 10 dk içinde eve geçebildim.<br />
<br />
Bütün haftam böyle geçerken, bir sürü duruşma için bir sürü dosya taşırken, evrak çantam bir yanda kol çantam bir yanda kendime ne kadar işkence ettiğimi dahi fark etmemişim. Cuma günü geldiğinde omuzlarım ile kürek kemiklerim arasındaki bölgeye sopayla vurulmuş gibi ağrı başladığını fark ettim.<br />
<br />
Tabi gerçekten de dayak yemişe dönmeme sebep olan bir iki şey olmadı değil...<br />
<br />
<b><i>Bugün</i></b><br />
<br />
Yukarıdaki yazıyı biraz sinirimi atmak biraz da blogda yayınlamak üzere yolda giderken yazmış olsam da zamansızlıktan düzenleyip yayınlayamadım. Biraz zamansızlık biraz da bilgisayarsızlık. Yazıyı yazmamdan yaklaşık 1 hafta sonra yine Küçükçekmece Adliyesi’nden dönerken telefonum çaldı. CV gönderdiğim şirketlerden biri arıyordu. Telefonda eğitimim ve deneyimimle ilgili birkaç şey sorduktan sonra beni iş görüşmesine çağırdı. Birkaç gün sonra iş çıkışı. görüşmeye gittim. Normalde iş görüşmelerini hep sabah saatlerinde yaptıklarından ofise yalan söyleyip izin almak zorunda kalırdım ama bu sefer öyle olmadı. Şirketin hukuk müşaviri iş çıkışında gidebileceğimi söyledi. Görüşme oldukça uzun ama iyi geçti. Burada İstanbul’un çok yardımı olduğunu söylemem gerekiyor çünkü kendisi şirket avukatı olduğundan neler sorulabileceği ile ilgili beni o kadar iyi çalıştırdı ki adam direk o soruları sordu ve benim o kadar hazırlıklı olmama çok şaşırdı.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilvBjddJZPaUyE2aWaSvEXcI_3q9Mjx-7LZYdumc0IfMn0xs58yyEh0GbTIns4h5Zat_Zk6kmC2iAU7Zee8tVO4qqTDwPcILLLJYzuWV4DSSLrX3BJpXl8on8Bo8ugNtn9Ury4q5E_rAzQ/s1600/35B93AB5-EA45-4840-BF5F-B0DC9437AEE8.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="332" data-original-width="442" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilvBjddJZPaUyE2aWaSvEXcI_3q9Mjx-7LZYdumc0IfMn0xs58yyEh0GbTIns4h5Zat_Zk6kmC2iAU7Zee8tVO4qqTDwPcILLLJYzuWV4DSSLrX3BJpXl8on8Bo8ugNtn9Ury4q5E_rAzQ/s320/35B93AB5-EA45-4840-BF5F-B0DC9437AEE8.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />
Ben hazırlıklı olmam sayesinde, çok daha iyi bir CV’ye sahip adaylar arasından sıyrıldım. Adam tam 6 gün sonra ben umudumu kaybetmişken aradı ve işe alındığımı söyledi. Aşırı mutlu olmamın yanı sıra biraz da kalbim eziliyordu çünkü ofisimi inanılmaz seviyordum. O zaman neden ayrılıyorsun derseniz sebebini yukarıdaki yazıdan anlayabilirsiniz. Sürekli uzak adliyelere gönderilmem dışında bir de her gün aynı şeyleri yaptığımızdan hiçbir şey öğrenmiyordum, kariyerim ilerlemiyordu. Ayrılmak zorundaydım yani. İşverenim ve arkadaşlarımla zar zor konuştuktan ve ayrıldığımı açıkladıktan sonra her şey hem zor hem de çok kolaydı. Bir yandan beni yeni işim için tebrik ederek ve pasta keserek uğurlayan güler yüzlü patronum ve arkadaşlarım, sürekli ağlayan ben, bir yandan da yep yeni bir iş alanını öğrenecek olmamın, neredeyse sıfır tecrübeyle hiç tanımadığım bir ortama girecek olmamın verdiği korku. Ama aynı zamanda kariyerimde büyük bir değişiklik yapıyor olmanın verdiği heyecan ve mutluluk.<br />
<br />
Mesleğe başlarken “Asla şirket avukatı olmayacağım.” dediğimi hatırlıyorum. Zaten sırf bu cümleyi kurduğum için, sırf büyük konuştuğum için dahi başıma geleceğini biliyordum. Ama aslında şu an anlıyorum ki çok aptalmışım.<br />
<br />
Eğer kendi ofisiniz değilse, ofis avukatlığında hep bir başkasının işini yaptığınızın bilincini taşıyorsunuz, hep emir alıyorsunuz. Ama şirkette, yaptığınız her bir işle her bir sözleşmeyle şirket büyümeye devam ediyor gibi hissediyorsunuz ve kendi işiniz gibi oluyor. Çalıştığım şirket, aslında bir holdingin enerji şirketi ve güneş enerjisi üretiyor. Bu da gerçekten baya mutlu ediyor beni çünkü güzel bir amaca hizmet ettiğini düşünüyorum. Uzun lafın kısası, bir aydır yeni bir şeyin içindeyim ve sanırım bundan baya mutluyum.<br />
<br />
Ama bu süreçte, psikolojim hiç ama hiiiiçççç mutlu değildi…<br />
<br />
<br />
<br /></div>
<ul>
<li><br /></li>
</ul>
<br />
<br />Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-48887870307782699712018-07-08T23:47:00.000+03:002018-07-08T23:47:05.256+03:00Haklı Olduğun Halde Kendini Savunmak Zorunda Kalmak<div style="text-align: justify;">
Geçtiğimiz hafta bir duruşmam vardı. Bir iş davası ve ben işveren vekiliyim. İşçinin talep ettiği alacaklarının aslında istediği miktar kadar yüksek olmadığını kanıtlamak için tanık dinletecektik. Avukatlar tanıklı duruşmalardan önce her zaman tanıklarla konuşur, davanın detayını anlatır, neleri anlatması gerektiği konusunda yardımcı olurlar. Bazı avukatlarsa davayı kazanabilmek için tanıklara ne cevap vermesi gerektiğini dahi söylerler. Ama ben öyle bir avukat değilim. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Her zaman yaptığım gibi, tanıklara dosyayı anlattım. Karşı yanın iddialarını ve taleplerini, bizim iddialarımızı anlattım. Gerçek durumun ne olduğunu, ne bildiklerini onlara sordum. Onlar bana bildiklerini anlattılar, ben onlara ne biliyorsanız onu söyleyin, doğruyu söyleyin dedim. Aleyhimize bir şey biliyorlarsa sorulmadıkça söylemeyin ama sorulursa yalan söylemeyin dedim. Ama özellikle, üstüne basa basa, sizden kesinlikle yalan söylemenizi istemiyorum, isteyemem dedim.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLGeMr6vLNk7-JqEzKN6CZMoY4nOeZgCzmbkn2mb4m1PPE7rVKtCTGvhBeL-VNETnT0uvN3bZTqJ8dXP3UJGUwwbgkgECN9A5RxIqVE2JqHtEHD88cGeWyE5NvDUzEykjYOUI-X_KWz-7C/s1600/hjgjyh.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="956" data-original-width="736" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLGeMr6vLNk7-JqEzKN6CZMoY4nOeZgCzmbkn2mb4m1PPE7rVKtCTGvhBeL-VNETnT0uvN3bZTqJ8dXP3UJGUwwbgkgECN9A5RxIqVE2JqHtEHD88cGeWyE5NvDUzEykjYOUI-X_KWz-7C/s320/hjgjyh.jpg" width="246" /></a></div>
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Duruşma zamanı yaklaştı, duruşma salonunun olduğu yere çıktık. Duruşma öncesi son olarak biraz konuştuk. Tanıkların yalan söyleme konusuna olumlu baktıklarını fark edince, çok açık bir şekilde, "bilmediğiniz konularda bilmiyorum deyin, aleyhe hususlar olabilir, bilmiyorum deyin sakın yalan söylemeyin, ben yalan söyletmem, yalan söyletilmesinden de hiç hoşlanmam." dedim. Bazen tanıklar duruşmada aleyhe bir şey sorulduğunda doğru cevap vermek ya da bilmiyorum demek yerine yalan söylemeyi tercih ediyorlar. Bazen taraflarla anlaşmış olduklarından, bazen de kendileri öyle tercih ettiklerinden. Bu nedenle özellikle uyardım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Biz konuşurken biraz ilerde, bizi duyabilecek bir mesafede bir kadın avukat oturuyordu. Bizim karşı taraf olduğunu tahmin ediyordum ama sorun yoktu. Yanlış bir şey söylemiyordum. Yalan söylememelerini söylüyordum. Sonra mübaşir çağırdı.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Duruşma başladı, tam tanıklar çağırılacaktı ki, avukat söz aldı. Hakime, benim onun karşı avukat olduğunu bilmediğimi, bu yüzden dışarıda rahatça konuştuğumu, tanıkları yönlendirdiğimi ve tanıklara aleyhe bişeyler sorulursa kesinlikle bilmiyorum demelerini söylediğimi söyledi. Lütfen bunu zapta geçelim dedi. Sanki ben yalan söylememeleri için değil de, aksine gerçekleri kasten saklamaya yönlendirmişim gibi göstermeye çalıştı. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ben yalan söylememeleri için öyle demiştim, üstüne basa basa doğruları söyleyin demiştim. Ama bu kız ben kötü niyetliymişim gibi yansıtmaya çalışıyordu.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hemen söz aldım. Avukat Hanım, şu an asıl siz yalan tanıklık yapıyorsunuz. Ben sizin karşı yan vekili olduğunuzu biliyordum. Orada yalnızca bilmediğiniz hususlarda bilmiyorum deyin, yalan söylemeye çalışmayın dedim. O kadar iyi dinlediyseniz bunları da duymuşsunuzdur." dedim. Kız gayet sinsi bir şekilde gülerek duymadım dedi. O kadar incindim ki ne yapacağımı şaşırdım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sonra tanıklardan biri dinlendi. Resmen verdiği cevaplar aleyhimeydi. Ama doğruydu. Her ne kadar davam için kötü olsa da, bu durum çok hoşuma gitmişti. Kız şaşırıp, sorusunu tekrar sordu. Tanığın yalan söylemesini bekledi ama tanık yine aleyhime doğruyu söyledi. Tanığa soru sorma sırası bana geldi. Sayın hakim dedim, öncelikle tanık beyanını dinlediğiniz üzere, ben yönlendirecek olsam en başta bu konularda yönlendirirdim dedim. Sonra sorularımı sordum. Biz soru sordukça yalan söyletmediğim daha da açık bir şekilde ortaya çıktı. İkinci tanık dinlendikten sonra da aynı şekilde kızla bir sürtüşme yaşadık. Hakim sağolsun hiç susturmadı, saygılı bir şekilde dinledi. İkinci tanıktan sonra yine tanığa soru sorma sırası bana geldi. Avukat Hanım dedim, tanığı dinlediniz, ben yönlendirmiş olsam, yalan söyletmiş olsam böyle mi cevap verirler.. Mesleki hırsınız yüzünden yalan söylemenizi asla kabul edemiyorum kusura bakmayın. Tanığa da sorum yok. dedim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sonuç olarak, hakim avukatın istediğini yapmadı, benim yönlendirmem gibi bir şeyi zapta geçirmedi. Küçük çapta bir zafer kazanmış gibi hissetsem de, içimde çok yıprandım. İnsanın haklı olduğu bir konuda kendini savunmak zorunda kalması ne kadar kötü bir şeymiş...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com19tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-72783871483770768102018-07-05T09:00:00.000+03:002018-07-05T09:00:11.593+03:002017'de Neleri Gerçekleştirdim, 2018'de Neleri Gerçekleştireceğim?Her sene yeni bir hedefler listesi yapardım kendime, hem de Eylül ayında. Öğrenciliği atlatamamış olacağım ki hala yıl Eylül'den başlar gibi geliyordu. Ama artık yılın son dört ayını da değerlendirmenin zamanı geldi bence.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhx_tr7DYQNhyphenhyphen8R03lDsf96-4Omv-1BVqNZoPCfObiBZqHsFHOzJ1pKMbA_8nR_-xFj7fxM6kncPIgoxEDT2jADtnbytodmebeMu5ruaW9MmioITLom38NKBa7BGYIVBsKw3J_DeSb6AU8g/s1600/hk%25C4%25B1uh%25C4%25B1kh.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="537" data-original-width="500" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhx_tr7DYQNhyphenhyphen8R03lDsf96-4Omv-1BVqNZoPCfObiBZqHsFHOzJ1pKMbA_8nR_-xFj7fxM6kncPIgoxEDT2jADtnbytodmebeMu5ruaW9MmioITLom38NKBa7BGYIVBsKw3J_DeSb6AU8g/s320/hk%25C4%25B1uh%25C4%25B1kh.png" width="297" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
Bu sene için kendime bir liste yapmadığımı fark ettim. Daha doğrusu blogda yapmadım. Yoksa seksen tane küçük defterim, aylık ve haftalık hedefler listelerim falan var. Ama yıllardır blogda yıllık liste yapıp, önceki yıl koyduğum hedeflerden ne kadarını gerçekleştirebilmişim ona bakıyordum. Madem bu senenin başında yapamadım, o zaman son 6 ayında yapayım dedim ben de. Önce 2017'de ne hedefler koymuşum ona bakayım:<br />
<span style="background-color: white; color: #666666; font-family: "arial" , "tahoma" , "helvetica" , "freesans" , sans-serif; font-size: 12px;"><br /></span>
<span style="background-color: white;"><span style="color: #c27ba0; font-family: inherit;"><i>Sevgilimle 1 yeni ülke, 2 yeni şehir görmek +</i></span></span><br />
<span style="background-color: white;"><span style="color: #c27ba0; font-family: inherit;"><i><br /></i></span></span>
<span style="background-color: white;">Yeeesss. 1 yeni ülke, 4 yeni şehir !</span><br />
<span style="background-color: white;">2017 yazında İtalya'ya gittik. Roma, Floransa, Pisa ve Milano'yu gördük. Hayatımın en güzel anlarından bazılarını İtalya'da yaşadım. Dante'nin ölüm maskesini, Boticelli eserlerini, Beş Yüz Salonu'nu, Vecchio Köprüsü'nü, Michelangelo ve Da Vinci eserlerini, Davud Heykeli'ni, Vatikan'ı, Colesseum'u....ve çok daha fazlasını gördüm. Hayatımda yediğim en güzel makarnayı ve pizzaları yedim. :)</span><br />
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><br /><i><span style="background-color: white;">Mesleğime dair kariyer hedefi seçmek +</span></i></span></span><br />
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;">Yeesss. </span><br />
<span style="font-family: inherit;">Her ne kadar bir ara kpss gibi bir batağa sürüklenerek para ve zaman kaybetsem de, şu an için iyi bir kurumda avukatlık yaparak kariyerimde yükselmek gibi bir hedefim var. Bu yüzden de yüksek lisansa başvurdum. Bakalım neler olacaak.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /><span style="background-color: white;">Yarım bıraktığım 2 terapi kitabını da bitirmek +</span></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /></i></span></span></div>
<div>
Şimdi şöyle ki, aslında birini bitirdim birini hala bitirmedim. Ama ben bu hedefi tamamladım diye işaretleyeceğim çünkü bitirdiğim ve yöntemlerini uyguladığım kitap bende iyi sonuç verdi ve sanırım artık diğerini bitirmeye ihtiyacım kalmadı.</div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /><span style="background-color: white;">En az 30 kitap bitirmek -</span></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;">Hayır bitiremedim tabi ki. Ama neden bitiremedim? Boş boş oturup sırf dizi izlemedim tabi ki. Açık öğretim ile İstanbul Üniversitesi'nde Felsefe okumaya başladım. Yoğun bir şekilde yoga yapıyorum. Dolayısıyla iş dışındaki hayatımı da baya yoğunlaştırmış durumdayım. Ama buna rağmen çantamda hep bir kitap var ve yollarda da olsa okumaya çalışıyorum. Bence bu da bir başarı ama yine de çok spesifik bir hedef olduğundan tamamlamış olarak işaretleyemem.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /><span style="background-color: white;">Pilates yapmaya devam etmek ve sağlıklı yaşam -</span></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;">Bu hedefi çok yanlış koymuşum yalnız. Neden derseniz pilates yapmaya devam ettim ve yoga yapmaya da başladım. Haftanın 4-5 günü illa ki egzersiz yapıyorum. Ama sağlıklı yaşam sadece bunlarla olmuyor. Daha günde 2 litre su içmeyi beceremiyorum. Abur cubur, bol çikolata ve bol BigMac yemeye son hız devam ediyorum. Üstelik bu ofiste beni resmen sigara içmeye zorluyorlar. He istesem tabi ki içmem ama yoğun çalışmaya ara verip balkona çıkıp dönen tüm muhabbete ve dedikoduya ortak olmaya hayır diyemiyorum. Dolayısıyla sağlıklı yaşadığımı hiç düşünmüyorum. Sanırım çikolatadan falan vazgeçmem gerekecekse sağlıklı yaşamayı da düşünmüyorum. Sigarayı tekrar bırakacağım ama onu biliyorum.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /><span style="background-color: white;">Para biriktirmek +</span></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;">Biriktirdim ama çok az ya. Baya az. Ama olsun buraya rakam belirtmemişim dolayısıyla az da olsa başarabilmişim.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /><span style="background-color: white;">Piyanoda en az iki şarkıyı mükemmel çalmak -</span></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><span style="background-color: white;"><br /></span></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="background-color: white;">Ben valla malım ya. Kardeşim var piyanon çalsana. Amaa yoook. İlla bildiklerini unutana kadar ara vereceksin. Ama neyse tekrar piyano çalmaya başladım yakın zamanda. Bu hedef de gerçekleşecek.</span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><br /><span style="background-color: white;"><i>Hayalimdeki web siteyi açmak -</i></span></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;">Açıkçası neden böyle bir web site açmayı hayal ettiğimi hiç bilmiyorum.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /><span style="background-color: white;">Yeşil masa lambası almak +</span></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><i style="color: #c27ba0;"> </i>Aldım. Eski ofisimde masamdaydı ama bu ofise götürmedim bile.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /><span style="background-color: white;">Tarih öğrenmek -</span></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="color: #c27ba0;"><i><br /></i></span></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;">Çok şey öğrendim aslında. Bol bol felsefe tarihi de öğrendim. Ama bunu yazarken onu kast etmemiştim. Ne kastettiğimi bildiğimden artı koyamıyorum. </span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgM-27r-XSroBf3yWFhzqRcXREkuhM-xi9fbl3bXbQCCfOOGtn0pX14JlPzMQQMBBMPuAKsqnCuNHEVmUd8W20H-bWZy0atUCmKXoqy4itnDwfDEFbzS6PBCkAIsqOX1riop-OQc68ly0Gf/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="198" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgM-27r-XSroBf3yWFhzqRcXREkuhM-xi9fbl3bXbQCCfOOGtn0pX14JlPzMQQMBBMPuAKsqnCuNHEVmUd8W20H-bWZy0atUCmKXoqy4itnDwfDEFbzS6PBCkAIsqOX1riop-OQc68ly0Gf/s1600/images.jpg" /></a></div>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;">Hmmmmmm. Yani 10 hedeften yalnızca 5 tanesi gerçekleşmiş. Ne diyeceğimi bilemedim. Ama bir tanesi artık hedef olmaktan çıkmış, bir tanesini yazarken stratejik hata yapmışım, bir tanesi için mazeretim var... Neyse, çok uzatmadan 2018 in son 6 aylık hedeflerini koyuyorum.</span><br />
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<br />
<br /></div>
<div>
<span style="color: #a64d79; font-family: inherit;">-Sevgilimle 1 yeni ülke, 1 yeni şehir görmek.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;">Bu sene onun ayrı eve çıkma hayali ve yüksek lisansı, benimse yüksek lisans hayalim ve diş tedavim olduğundan 2 şehir yazmaya elim gitmedi. 1 yeni ülke hayali bile belki kategorisinde, o da euro bölgesi dışında olabilir muhtemelen.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div>
<span style="color: #a64d79; font-family: inherit;">-Yüksek lisansa başlamak.</span></div>
<div>
Derslerim Eylül ayında başlıyorrr :)</div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div>
<span style="color: #a64d79; font-family: inherit;">-Toefl için çalışmaya başlamak, kursa yazılmak.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;">Biraz kendim çalıştıktan sonra kursa gitmek daha verimli olur diye düşünüyorum. Tabi ikinci üniversite, yüksek lisans ve yoga pratiklerim arasında bir yer bulup ölmeden sınava girebilirsem iyi olur.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div>
<span style="color: #a64d79; font-family: inherit;">-Bir yoga stüdyosuna devamlı olarak gidip kendimi geliştirmek.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;">İlk adımı atıp stüdyo buldum, hatta ilk dersine katıldım. Devamlılık sağlamak adına bir an önce başlamayı düşünüyorum.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div>
<span style="color: #a64d79; font-family: inherit;">-Piyano çalmak.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;">Bütün bunları ne ara yapacağımı bilmiyorum. </span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div>
<span style="color: #a64d79; font-family: inherit;">-Hayatımı sadeleştirmek.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;">Çok fazla gereksiz şey var evde. Eşyalarım var. Ama bu hedefi bu evde gerçekleştiremeyebilirim. Kendi odam bile yok. Bakalım kısmet. Kafamda bir şeyler var ama...</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div>
<span style="color: #a64d79; font-family: inherit;">-Para biriktirmek</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;">Yine miktar yazmayacağım. Az da olsa üzerine bir şey katsam iyi olur.</span><br />
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="color: #a64d79; font-family: inherit;">-İkinci bir yabancı dili en azından başlangıç seviyesinde öğrenmek.</span><br />
<span style="font-family: inherit;">Fransızcaya Dualingo'dan başladım. Biraz aşina olduktan sonra kursa gitmek gibi bir hedef koyabilirim.</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div>
<span style="color: #a64d79; font-family: inherit;">-Parmaklarımın tamamen iyileşmesi</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;">Çok uzun yıllardır parmaklarımı kendim yara yapıyorum. Bırakmak için çok çabaladım ama olmadı. Şimdiye kadar olmamıştı daha doğrusu. Son bir-iki haftadır o kadar azalttım ki yaralarım kapandı. Sıradaki hedef tamamen iyileşip normal parmak izime kavuşmak.</span><br />
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<span style="font-family: inherit;">Bu sefer şu kadar kitap okumak ya da şu kadar film izlemek gibi hedefler koymadım. Çünkü kendimi geliştirmek için çok yoğun çaba gösteriyorum ve bu yoğunluk arasında metrolarda bile olsa okumaya, haftasonları film izlemeye çalışıyorum. Bence şimdilik yeterli. :))</span></div>
<div>
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<br /></div>
Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-5158468678402542650.post-2566795401420483812018-07-01T12:06:00.001+03:002018-07-02T00:43:24.822+03:00Strese Bedenim Dayanamasa da Başlasın Yüksek Lisans<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Şarkı <a href="https://www.youtube.com/watch?v=QMP5lBzpPjI" target="_blank">Kedi - Melek Mosso</a></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Nereden başlasam, nasıl anlatsam bilemiyorum...</span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Çok çok çok stresli birkaç gün geçirdim. Bedenimin stresten mahvolduğunu hissedebiliyorum. Şu an sigarayı tamamen bıraksam, bir süre boyunca zararlı hiçbir şey yemeden günde 2.5 litre su içsem, sadece sağlıklı yeşillikle beslensem falan ancak kendime gelirim.</span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Aslında stresli dönem 21 haziranda başladı. Yüksek lisans için hem Galatasaray Üniversitesi’ne hem de Bilgi Üniversitesi’ne başvurmuştum. İkisinin de bütün evraklarını tamamladım ve mülakatlarını aynı tarihe, 21 Haziran’a verdiler. Her ne kadar iki okul da çok iyi olsa da önceliğim tabi ki Galatasaray Üniversitesi’ydi. Bilgi Üniversitesi’nde öğrenci işleri ile görüşüp mülakatımı en sona almalarını istedim. Böylece Galatasaray'daki mülakattan çıkıp Bilgi'ye yetişebilecektim. 20 haziran çok büyük bir stresle geçti. 21 haziran günü ise şanssızlıklarla başladı. Sabah erkenden karın ağrısıyla uyandım çünkü Galatasaray’da hukuki bilgi soruları da soracaklardı. Yüksek bel kumaş pantolon, uzun bir blazer, v yaka bluz, baya kısa topuklu bir stiletto giydim çünkü yüksek topuk abartılı kaçabilirdi. Kaldı ki yüksek topuk giyip normalden daha da gerilmek istemedim.</span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"></span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEyJjc3m-BtmSLGiAV9EHRHWs2iIQCbxyL5YfjzvakeGUmLfaalPw6oFLKLt5SQ7PUAIrdIneHpQilSNnQ0QUl4H5Lg4ooLqjodFIAWKWJgauLMozZd1apfs10s3e6vFdgxF0Z1SLQ3Rnx/s1600/grace.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="526" data-original-width="935" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEyJjc3m-BtmSLGiAV9EHRHWs2iIQCbxyL5YfjzvakeGUmLfaalPw6oFLKLt5SQ7PUAIrdIneHpQilSNnQ0QUl4H5Lg4ooLqjodFIAWKWJgauLMozZd1apfs10s3e6vFdgxF0Z1SLQ3Rnx/s400/grace.jpg" width="400" /></a></span></span></div>
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 14.6667px;">İlk eksi önceki gün kulaklığımı ofiste unutmuş olmam. Her önemli olay öncesi Cake - I Will Survive dinlemek benim için totem gibi bişey oldu. Ama mülakata giderken dinleyemedim. Uber bizim evin sokağını bulamadı, arnavut kaldırımlarında biraz yürüyüp merkezi bir noktaya ulaşmam gerekti. İstanbul trafiğinin azizliğine uğradım ve mülakattan yalnızca 10 dk önce okula vardım. Diğer şanssızlık okula girmek üzere yürürken topuğumun plastik bölümünün arnavut kaldırımına takılması ve parçalanması oldu ama çok sallamadım. Şansımı ilk hissettiğim an ise, okul başvuruları açar açmaz aç köpek gibi atlamış olduğumdan mülakatta 58 kişinin içinden 3. olarak sınava girmem oldu. Böylece Bilgi’ye de yetişebilecektim.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</span><span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 14.6667px;">Karşımda en az biri profesör olmak üzere üç hoca vardı. Mülakatın başlangıcında hangi alanlarda çalıştığımı söylemem gerekti. En iyi bildiğim alan iş hukuku olmasına rağmen bu ara ofiste yoğunlukla sigorta hukuku yaptığım için sigorta demiş bulundum. Nereden bileyim çalıştığım alandan yürüyeceklerini... Karşımdaki profesör sigorta alanında uzmanlaşmış bir ticaret hukuku profesörüymüş. Ağzıma sıçtılar desem yeridir. Mülakattan çıktığımda İstanbul’u arayıp ağlamaya başladım. Sonra da Bilgi’ye koştum. Bilgi'deki mülakat gayet iyi geçmesine rağmen gözlerim dolu dolu oluyordu. Çünkü Galatasaray’ı kendi ellerimle çöpe atmış gibi hissediyordum. İş hukuku desem garanti olacaktı.</span></div>
</span></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Mülakattan sonra Bilgi'deki Espresso Lab'den gittim bir sandviç bir de soğuk kahve aldım. İki sigara içtim. Sonra orada Galatasaray’da da mülakatta gördüğüm bir kız gördüm. Hemen gidip nasıl geçtiğini sordum. Kız çalıştığı alana iş hukuku demiş. Kıza sordukları sorular benim adım gibi bildiğim, anlatsam hocaların dinlemekten sıkılacağı kadar bilgi sahibi olduğum bir konuydu. Ve kız benden hemen sonra girmiş, dolayısıyla ben iş hukuku desen aynı soru bana gelecekti. Kendi ellerimle çöpe atmıştım. Bilgi Üniversitesi’nin servisine binip yine ağlamaya başladım. Aslında Bilgi Üniversitesi de çok iyiydi, çok prestijliydi, çok iyi hocalara sahipti. Ama Galatasaray Üniversitesi, Galatasaray işte. İlber Ortaylı’dan İstanbul Barosu Başkanına kadar bir sürü iyi hocanın olduğu bir okul. Ve fiyatı da karşılayabilceğim düzeyde. Ayrıca da kötü geçmesi tamamen benim yüzümden, bilmediğim bir konuda çalıştığımı söylemiş olmam yüzünden olunca ve kızla konuşup iş hukuku deseydim her şeyin daha farklı olacağını görünce, çoook koydu açıkçası. He bir de iş arkadaşlarımdan biri neden Galatasaray’a başvurdunuz, almazlar ki demişti ve ona kapak olmasını istiyordum.</span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"></span></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-size: 14.6667px;">Neyse. 22 Haziran Cuma günü sabah 9 dan öğlen 16 ya kadar neredeyse 15 dkda bir hem maillerimi hem de Galatasaray Üniversitesi'nin sitesinin duyurular bölümünü kontrol etmekle geçti. Tam ofis toplantısının ortasında sonuçların açıklanmış olduğunu gördüm. Tıkladım ama kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Çıktı da, çünkü kazanmıştım. Çığlık attım diyebilirim. Sonrası tebrikler ve mesajlarla geçti. Almazlar diyen avukat arkadaşım dahil herkes benim adıma mutlu oldu, ağlayacaktım mutluluktan. Sonuç olarak o kadar da şanssız değilmişim, baya da üst sıralardan girmişim. Baya şaşırdım aslında. İlk etap başarıyla tamamlanmıştı.</span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 14.6667px;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9ZWHU1Mjfi0bqGDT9Z3JDAvar6kK-bnAEatWnBzsj5tS8PLlaxTFN73VwfSH9Qsc7bbTHFdL1BMs4ZM6Wnj7zjHcgkg3ItJJrOciEIbKyGMq0fVHU57r57uoy-p6pVm2IVuzk3nCANB9H/s1600/grace-kelly-the-style-blouse-sleeveless-black-with-pearl-necklace-2-row-1954-cannes-by-edward-quinn.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="604" data-original-width="401" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9ZWHU1Mjfi0bqGDT9Z3JDAvar6kK-bnAEatWnBzsj5tS8PLlaxTFN73VwfSH9Qsc7bbTHFdL1BMs4ZM6Wnj7zjHcgkg3ItJJrOciEIbKyGMq0fVHU57r57uoy-p6pVm2IVuzk3nCANB9H/s320/grace-kelly-the-style-blouse-sleeveless-black-with-pearl-necklace-2-row-1954-cannes-by-edward-quinn.jpg" width="211" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 14.6667px;">İkinci etap, New York ile görüşmemdi. Hatırlamazsınız büyük ihtimalle. </span><a href="https://strawberryyfieldss.blogspot.com/2017/08/bir-arkadas-kaybetmek.html" style="font-size: 14.6667px;" target="_blank">"Bir Arkadaş Kaybetmek"</a><span style="font-size: 14.6667px;"> başlıklı yazımda, NY ile tartışmamı ve beni nasıl engellediğini, hatalı olduğumu ve ne kadar üzüldüğümü anlatmıştım. İşte ben bugüne kadarki süreçte NY’dan özür diledim. Prag’ın telefonuna mesaj gönderip buluşacakları gün ona okutmasını istedim. NY da okuyunca çok duygulanıp ağlamış ama yine de engelimi kaldırmamıştı. 23 Haziran cumartesi sabah 09.30 da telefonum çaldı. New York arıyordu. Uyku sersemi önce algılayamasam ve telefona yetişememiş olsam da hemen geri aradım. NY telefonu o kadar mutlu bir sesle "Tebrikleeer" diye açtı ki, ona söylediklerimden bir kere daha utandım. Prag ile buluşacaklarmış, beni de davet etti. Hemen hazırlandım ve Kadıköy’e geçtim. Bir yandan onunla buluşacağım diye heyecanlıydım, bir yandan da Muharrem İnce’nin Maltepe mitingine gidenleri görünce aşırı bir heyecan ve mutluluk kapladı içimi. NY ve Prag ile buluşmamız baya güzel geçti ama hava serin olduğundan ve benim göbek açık olduğundan biraz üşüdüm. NY ile arayı kapattık, dertleştik. Eve uçarak döndüm. Ne de olsa ertesi gün seçim vardı. Yazının bundan sonrasını lütfen siyasi düşüncemizdeki benzerlikler ve farklılıkları yadsıyarak okuyun. Farklı düşünebiliriz, ben yalnızca kendi hikayemi anlatmak için buradayım. Sizinkini de dinlemekten büyük keyif alıyorum.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 14.6667px;"><br /></span></div>
</span></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">24 Haziran sabahı uyandığımda inanılmaz mutluydum. Sonra saçma sapan bir şeyden kardeşimle tartışmaya başladık. Kendisi benim düşüncemi asla kabul etmiyor, çocukken yaptığı gibi aynı soruyu üst üste tekrar sorup beni cevap vermeye zorluyordu. Konunun başka yere gideceğini, bu soruya cevap vermek istemediğimi söyledikçe beni zorladı, klasik kardeş kavgası. O an annem de odaya girdi, tartışma büyüdü. Ben de dayanamadım ve bağırıp ağlamaya başladım. Ama o kadar haklıydım ve o kadar ağlıyordum ki. Sonuç olarak hıçkıra hıçkıra dakikalarca ağladıktan ve bu evden gidicem öhüügüg modlarından sonra (hangi parayla gideceğim acaba) pılımı pırtımı toplayıp Paris’e çıktım. Aynı apartmanda oturduğumuz 26 yıllık arkadaşım. Doğumdan beri yani. Gerçi evde olmadığı için ananeme çıkıp ona annemi ve kardeşimi şikayet ettim o da beni sakinleştirdi canım minnoşum. </span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Sonra biz Paris’le buluşup okula gittik, oyumuzu kullandık. Okuldaki 3 sandıktaki tüm sayım bitene kadar da okuldan ayrılmadık. Ve ben yine üşüdüm.</span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Pazar gecesi Paris’te kaldım. Midem bulanıyordu. Muharrem İnce için çok üzülmüştüm. Üstelik sanıyorum ki polikistik over sebebiyle reglim gecikmişti ve bedenim çöküyorcasına yorgundum. Pazartesi sabahı banka, döviz bürosu ve ofis arası koşturmakla geçti. Okulun parasını yatırmak için yeni hesap açıp dolar hesabımdaki paramı bozdurmam gerekiyordu. Doların birkaç hafta önce ben aldığım an düşmeye başlaması, ben düşükten bozdurduktan bir saat sonra ise yükselmesini hiç söylemiyorum bile.</span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Sonuçta parayı yatırdım ama midem bulanmaya devam ediyordu. Çok korkmaya başladım. Ofisteydim, elimden hiçbir şey gelmiyordu. Kistlerden biri patlamış olabilirdi ya da doktorumun kesinlikle yaptır dediği amilaz testini yaptırmadığım için çok hasta olduğumu anlayamamış olabilirdim ve hastalık ilerlemiş olabilirdi, aklıma gelen başka bir sürü ihtimal de gerçekleşmiş olabilirdi. Sonunda akşam oldu, ben annemi çok özlemiştim. Biraz hasret giderdikten sonra yine Paris’e çıktım. Kardeşimle aynı odada uyumak istemiyordum, beni çok kırmıştı.</span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Mide bulantısından ölüyordum. İstanbul ertesi gün doktora gitmem için ısrar etti. Gece cam açıkken uyuyakaldığımdan yine üşüdüm. 26 Haziran sabahı erkenden doktora gidip bazı testler yaptık. Doktor her şeyin yolunda olduğunu söyledi ve ilaç verdi. Ama kanımdaki amilaz seviyesi inanılmaz yüksek çıktı. Normal seviyesi en yüksek 100 falan olması gerekirken bende 209. Bir sürü sebebi olabilir. Kistlerim geçsin diye asla bırakamadığım doğum kontrol hapları, pankreas kanseri, tümör, pankreas iltihabı, böbrek yetmezliği ya da alakasız başka bir şey.</span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Doktordan sonra Kartal adliyesine gidip duruşmaya girdim. Sonra Galatasaray’a evrak teslimine gittim. Haberlerde dışarı çıkılmaması gerektiği, ceviz büyüklüğünde dolu yağabileceği söyleniyordu. Üstelik Muharrem İnce başkan değildi.</span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Midem hala bulanıyordu, aşırı yorgundum ama mutsuz değildim.</span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;"><span style="font-size: 14.6667px;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Yazı biterken <a href="https://www.youtube.com/watch?v=XUrNewUWUxMhttps://www.youtube.com/watch?v=XUrNewUWUxM" target="_blank">Mirkelam - Laubali</a></span></span></span></div>
<span style="background-color: white; color: #212121; font-size: 14.6667px;">
</span>Moira Mhttp://www.blogger.com/profile/11749134544431998005noreply@blogger.com12