26 Şubat 2013 Salı

Özgüven

      Hoca konuşuyor. Anlatıyor, anlatıyor. Kavramaya başlıyorum bir yerden sonra. Hatta o kadar kavrıyorum ki yorum yapacak noktaya geliyorum. Hocaya katılmadığım yerleri söylemek istiyorum, alternatif bir fikir aklıma geliyor onu paylaşmak istiyorum. Konuşmak için el kaldırmayı düşündüğüm anda vücudumda bazı değişiklikler olmaya başlıyor. Birden kalbim çok hızlı atmaya başlıyor. Ama duyabileceğim kadar hızlı. Bir keresinde yanımdaki arkadaşım duyacak diye korkmuştum o derece. Sonra birden söylemek istediğim şeyi aklımda toparlayamayacağımı anlıyorum. Nefesim düzensizleşiyor. Eğer bunlara rağmen el kaldırdıysam da konuşmaya başladıysam çok daha fazlası olmaya başlıyor. Söylediğim ilk kelimeden sonra sesim pürüzlü ve tok çıkmaya başlıyor ve bu tokluk yavaş yavaş titrekliğe dönüyor. Sesim titriyor. Bu arada aşırı derecede sıcak basmış oluyor. Gözlerim kararmaya başlıyor. Kulaklarım uğulduyor. Ne cümlemi istediğim gibi tamamlayabiliyorum, ne arkadaşlarımın bakışlarına odaklanabiliyorum ne de hocanın verdiği cevabı duyabiliyorum. 

      Anfide en az 250 kişi var. Arkadaşlarım dışarıya bunu çok yansıtmadığımı söylüyorlar. Ama o an baktığım şeyleri bile tam göremediğimi, her şeyin döndüğünü bile anlamıyorlar. Yanlış bir şey söylersem, alay edilirse diye ödüm kopuyor. Bu durumu ilk fark ettiğimde lise 1 deydim. Arkadaşımla 10 Kasım'da sunucu olmayı kabul ettik. Konuşmaya başlayana kadar her şey normaldi. Aslında konuşma da bir kağıtta yazıyordu. Ama sonra o kadar heyecanlandım, sesim o kadar titredi ki, herkes 10 Kasım olduğu için ağladığımı sandı. Hocalar bile ne kadar duygusal bir insan olduğumu söylediler sonra. 



      Hukuk fakültesini kazandığım için bir hediye almak istedi annem. Ben de piyano istedim. Ders almaya başladım. Her şey iyi gidiyor sanıyordum. Annemle kardeşim evdeyken çok rahat çalıyordum. Sevgilime de çalabiliyordum sorun yoktu. Bir gün liseden iki arkadaşım oturmaya geldi. Bir parça çalmamı istediler. Olur dedim oturdum piyanonun başına. Ama sorun şuydu ki, parçaya başladıktan bir süre sonra tuşlar gözümün önünde dans etmeye başladı. Çok defa çaldığım için parmaklarım otomatik olarak gidiyordu ama ben normal değildim ve ellerim titremeye başladı. O günden sonra ellerimi kontrol etmeye başladım ama bu sefer de ayaklarım titriyordu. Daha doğrusu sol ayağım sanki kendim bacağımı sallıyormuşum gibi sallanıyordu. Pedalla çalınması gereken parçalarda ayağım sallandığından hem kötü bir görüntü oluyor hem de en önemlisi tuşlardan ses çıkmıyordu, resmen bloke ediyordum. Belki parçaları iyice öğrenince, kendime güvenim gelir sandım ama olmadı.

      Direksiyon dersi almaya başladım. İlk derste ve sınavda o kadar heyecanlandım ki, sürekli debriyaja basması gereken sol bacağım titremeye başladı. Araba kullanırken sürekli değişen hareketler yapmak, dolayısıyla bir süre sonra ayağı debriyajdan kaldırmak gerektiğinden çok sorun olmadı ama sınav günü titreme devam etseydi ehliyetimi alamayabilirdim. Sevgilimin yanında piyano çalamasaydım kendimden nefret edebilirdim. Stajyerken hakimin karşısına çıktığımda sesim titreseydi, okuduğum bölümden nefret edip kendime olan tüm güvenimi kaybedebilirdim. Şu an bu kadar kötü sonuçlar doğmasa da kaybettiğim çok şey oldu.

      Kendimi çok güçsüz hissetmem sevgilimin karşısında güçsüz kadın imajı veriyorum gibi hissetmeme sebep oldu. Piyanoyu çalarken o hale gelmem piyano derslerine son vermeme ve çalabildiğim tüm parçaları unutmama sebep oldu. Şu an bile çok çalamıyorum. Okulda 4. senem olmasına rağmen ne bir kulüpte aktif olabildim, ne anfide doğru düzgün bir tartışmaya katılabildim ne bir fikir beyan edebildim. Anlamadıklarımı bile soramadım. Şu an avukat olmaktan korkuyorum desem abartmış olmam. Kendime güvenim sarsıldı. İnsanlarla sohbet ederken bazı konularda küçük düşmekten korkmama sebep oldu. Sırf konuşmaktan korktuğum için ingilizce kursuna gitmememe ve ikinci dilimi bile geliştiremememe sebep oldu. Fikirlerimi paylaşmaktan ve konuşmaktan o kadar keyif alıyorum ki halbuki...

    Bir insan için kendi olmaktan daha önemli bir şey yoktur. Kendi karakterini şekillendirmek her şeyden önemlidir ama bu konunun bana engel olmasına çok uzun zamandır izin verdim. Kendimi geliştiremedim resmen ! En kısa zamanda buna bir çözüm bulacağım ve listemdeki diğer hedeflerimi de gerçekleştirmek için adım atabileceğim. O zaman eminim ki her şey çok daha güzel olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...