21 Kasım 2013 Perşembe

Psikolog Yolları Taştan

     Geçtiğimiz iki hafta pek bloga giremedim ya, bir yazılar birikmiş, bir yazılar birikmiş sormayın gitsin. Okumayı en çok sevdiğim bloggerlar sağ olsunlar döktürmüşler. Okumaktan ders çalışamaz hale geldim ! Çok çok eğlenceliymiş böyle biriktirip okumak. Arada böyle devamsızlık yapayım şu blogda. Hani çok sevdiğiniz bir dizinin bir sürü bölümünü izlersiniz de sonra birikmişler bitince yenisini beklemek zorunda kalırsınız, bir boşluğa düşersiniz ya, aynen öyle olacak yazılar bitince !

     Yarın bu dönemin son sınavına gireceğim. Zaten topu topu üç sınavım var. Biraz not okuyorum biraz blog okuyorum. Aslında genelde not arasında dizi izlerdim. Bir dönem deli gibi Grey's Anatomy izliyordum, artık yeni bölüm için cuma günlerini beklemek zorundayım. Şu anda da South Park manyağı oldum. South Park'ta da yeni bölüm beklemek zorunda olduğum günler gelince bakalım hangi diziye saracağım.. Ama şöyle bir gerçek var ki bu dizi izleme olayına bir sınır koymak zorundayım. Mesela günde sadece bir bölüm dizi izleyebilirim gibi. Tamam iki bölüm de izleyebilirim yaa nolucak dediğim her gün sonrasında pişman oluyorum. Dizilere verdiğim zamanı kitap okumaya vermedim, piyano çalışmaya vermedim. Blogun sağ tarafındaki liste var ya, oradaki çoğu şeyi gerçekleştiremedim. Okuduğum kitapların azlığına bakıp rezilliğimi görebilirsiniz. Cahil cuhelanın yazısını okuyoruz diyebilirsiniz. Ama aslında öyle biri değilim. Hep bu diziler bitirdi beni. Hiç mi avantajı yok bu dizilerin derseniz, ingilizcem bu süreç içerisinde öyle bir gelişmiş ki, ingilizce kursunda sınıf birincisiyim ! 

     Evet, ingilizce kursu tam gaz devam ! Listemdeki en azından bir şeyi doğru düzgün yapıyorum. İntermediate yani B1 seviyesinden başladım. 15 kişiyle başlayan kursta 8 kişi kaldık. Çoğu kişi dondurdu ya da bir alt seviyeye gitti. Kalanlar da zar zor dayanıyor, pek konuşmuyorlar. Benimle birlikte bir iki kişi aktif olarak derse katılıyor sadece. Hocalarımız da iyi insanlar. İngiliz hocamızla ders araları dahil sürekli sohbet ettiğimizden baya bir katkısı oluyor kursun bana. Hiçbir kursa böyle istekle gideceğimi düşünmemiştim. Off yarın kurs var havasında geçeceğini düşünmüştüm. Ama çok hevesli gidiyorum çünkü bence çok eğlenceli geçiyor. İnsanlar da fena değil işte.

     Bu arada sinirimi çok bozan bir şey oldu. Lisede bir arkadaşım vardı, adı Afrika olsun. Biz gecemizi gündüzümüze katıp ders çalışırken, o hiç çalışmayarak özel bir hukuk fakültesine gitti. Benim özel üniversitelerle bir derdim yok yanlış anlamayın. İnsan çalışır, elinden geleni yapar ama olmaz mesela, o zaman neden elindeki fırsatı kullanmasın ? Tabi ki kullansın ! Ama kız hiçç çalışmadı. En iyi özellerden birine gitti, bir de hava atmaya kalktı. Neyse ben takmıyorum banane derkeenn instagramda koyduğu bir fotoğrafla yıkıldım. Kızın benim de takip ettiğim bir hukuk dergisinde makalesi yayınlanmış !!! Eh tabi okul özel, annesi de avukat, yaz anam yaz ! Hem de ceza hukukuyla ilgili bir konuydu. Nasıl içlendim, nasıl üzüldüm anlatamam size. Hukuk alanında da torpil dönerse daha neye güvenimiz kalır ki ? Zaten staja başlayan arkadaşlarım sürekli ağır ceza davalarında uyuyan hakimleri anlatıyor, insanda heves de bırakmıyorlar.

     Hepsini geçelim de, benim ciddi bir sorunum var. Ben asıl problemim için psikologa gidiyordum biliyorsunuz, o problemi hallettik çok şükür ama, şimdi yine bir problem var. Kendimi tutamıyorum, engel olamıyorum. Parmaklarımdaki etleri koparıyorum. Yani tırnağın kenarındaki yerleri mahvediyorum. Hep kıpkırmızı, yanmış ya da yara olmuş gibi görünüyor artık parmaklarım. Yaptığımı anladığım an duruyorum ama artık yaptığımı fark etmiyorum bile. Ben bunu birkaç senedir yapıyorum ama hiç bu kadar artmamıştı. Çok iğrenç görünüyor. Ayrıca yaparken de parmaklarımın duruşundan dolayı spastik gibi görünüyorum. Bunun yanında bir de dudaklarımı yiyorum. Sürekli ağzım yamuk geziyorum ve bunun farkında bile değilim. Kim bilir dışarıda kaç adam öpücük gönderdiğimi düşünmüştür !!! Bir de arkadaşlar, sürekli ayağımı sallıyorum, ya da direk bacak bacak üstüne atıp üstteki ayağımı sallıyorum. Ders çalışırken derse bile konsantre olamıyorum düşünün. Huzursuz ayak sendromu gibi saçma sapan bir isim takmışlar ayak sallamaya. Bunların hepsini aynı anda yaparken yakaladım geçen kendimi. Bazen parmağımda kan görüp anlıyorum o an yaptığımı. Nasıl yeneceğim hiçbir fikrim yok. Yine psikolog yolları göründü sanırım...

2 yorum:

  1. Ahh kuzum sıkma canını, hiçbir şey sonsuza dek sürmüyor zaman akıyor, tepkiler değişiyor.

    Takma, tek yapman gereken düşünmemek biraz :) Tırnakların görüntüsü için belki de düzenli manikürü tercih edersin. Bakım düşüncesinden belki yaomayı vazgeçersin. Gerilme bu kadar :)

    Dizi sevdası çok kötü. Benim sorunum mesala, sınav öncesi gereksiz şeylere sarmak. Haftalarca izlemediğim diziyi vizeye 10 gün kala izliyorum. Biriktirip, sonra vizeler de beni bitiriyor.

    Neyse çok konuştum, muck :)

    YanıtlaSil
  2. Yerimm sen hep çok konuş aryamm :))
    Haklısın manikür fikri çok mantıklı ben maniküre gitmeye bile üşendim kötü görünüyor diye ama başka da yapacak bir şey yok heralde...
    Dizi sevdasına ne yapacağız bilmem bir saat ders çalışıyorum bir bölüm dizi izliyorum var mı böyle sistem :D

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...