İş hayatı ne kadar iğrenç bir şeymiş ya... Benim kimsenin
yerinde gözüm yok ama kendini tehdit altında hisseden bir gerizekalı yüzünden
baskı altındayım. Bundan önceki yazımda bahsettiğim üç duruşma vardı,
ben onlara katılacak mıyız katılmayacak mıyız karar veremediler diye akşam 8 e
kadar ofiste boş boş bekledim. Ama sonra bu karar verme aşamasında M Hanım ve E
Bey'in yanında olan ofis çalışanımızdan öğrendim ki saat 4'te karar vermişler
zaten. Ama ben defalarca aramama rağmen E Bey bana bunu söylememiş ve beni
bilerek bekletmiş... İnanın hala bir açıklama arıyor beynim. Yani kasıtlı
yapmamıştır diyorum ama duruşmalardan birine kendisinin gireceği haftalar
önceden belliymiş.. Zaten o duruşmada aynı zamanda tanık olarak dinleneceği
için onun gideceği kesinmiş... Bana bunu ya kasıtlı yaptı ya da saygı duymadığı
için haber verme gereği duymadı, unuttu... Bilmiyorum gerçekten. Ve dün de
benim üstüme gelmeye devam etti. Pazartesi günü ona bir işini hatırlattım, ben
hatırlatmasam bir işin son gününü kaçırıyordu ve teşekkür etmek yerine daha
önce neden hatırlatmadın dedi. İyi de ben senin asistanın değilim ki... Salı
günü de duruşmam vardı, sabah bir dosyaya bakar mısın dedi. Duruşmam da zaten
sabahtı, sonra da dosyaya bakıp adliyeden çıkarım diye düşündüm. Sabahın köründe
yazdı baktın mı diye, duruşmadan sonra bakacağım dedim. Hemen bir azarlamalara
başladı, yok acilmiş yok neden dikkat etmiyormuşum. Ben de tabi susar mıyım,
acilse bunu belirteceksinizden girdim dün de aynı şekilde davrandığından
çıktım. Uzun whatsapp mesajlarından sonra benim çeneme dayanamadığından mı
yoksa söyleyecek sözü kalmadığından mı bilmiyorum ama peki teşekkürler deyip
sustu. Ama şu an gerçekten çok korkuyorum çünkü en küçük hatamı bekliyor...
Hiçbir şeyi ama hiçbir şeyi aksatmamam lazım..
Geçtiğimiz cumartesi Berlin evlendi... İlk defa yakın bir
arkadaşım evlendi. Prag ve Roma ile birlikte cumartesi sabahtan atlayıp
Edirne'ye gittik. Nişanlısı bizi alıp kuaföre götürdü, Berlin o kadar güzel
oldu kii :) Ama bizim saçlarımız tabi ki görümce saçı oldu. Ev sahibi ve
nedimeler olarak gelenleri karşıladık, gelin odasına girdik çıktık, kolumuza
çiçek taktık ve sürekli oynadık. Ama stiletto ile ankara havası oynayınca
olanları tahmin edebilirsiniz... Parmak uçlarım iki gün boyunca uyuşuk kaldı.
Gerçekten zordu yani ama napalım... Evden çıkarken babası kırmızı kurdela
bağladı beline. Ben ne kadar buna karşı olsam da baba kız sarılmalarına çok
duygulandım... Babası o kadar kötü oldu ki suratını görmeniz lazımdı, bütün
düğün de öyle kaldı adamcağız. Benim babamın umrunda bile değilim.. O yüzden de
üzüldüm baya ağlayasım geldi. Ben kırmızı kurdela taktırmayacağım ve bunun bir
gelenek olduğunu söyleyip takmam için ısrar eden bir babam da olmayacak zaten.
Yaa ne yapayım babam işte deyip zorla taksaydım keşke ben de... Ama
şanslıyım(!) ki takmak zorunda değilim. Hani bir reklam vardı ya kız
evleniyordu gelinlikle evden çıkmadan önce babasıyla konuşuyorlardı, babası ben
her zaman buradayım diyordu, Ahmet Mümtaz Taylan oynamıştı sanırım. Yazarken
bile gözlerim doldu. Ne ağlamıştım ya izlerken.
Dün adliyede bir arkadaşımı gördüm. Bu yaz evleniyormuş.
Sizin de zamanınız geldi artık dedi. Sinir oldum sinir. Nasıl evlenelim dedim
ya nasıl. Biz daha işe yeni başladık zaten hangi parayla evlenip ev
geçindirelim? Arkamızda babamız da yok ki bir destek olsun.. Bak her şey babaya
geliyor işte ben mi getiriyorum? :(
Bu arada The Walking Dead 7. sezon 1. bölüm deyip susuyorum.
Boğazım acıdı kendimi tutmaktan en sonunda koyverdim ama nasıl ağladım nasıl
ağladım. Göğsüme öküz oturdu. Allah'ın belası Negan. 3. bölümde de resmen
daraldım..
Sizin haftanız nasıl geçiyor bakalım??
Ofcourse, already followed your blog <3
YanıtlaSilAllah mesut etsin. Darısı bekarların başına :)
YanıtlaSilAcemidemirci,
SilAmiiiinnnn :D
Sen işini eksiksiz ve doğru bir şekilde yap da o kişi istediği kadar uğraşsın seninle bir şey yapamaz. Denk strese sokmasına da izin verme, veriyorsan da belli etme yoksa daha çok üstüne gelir. İş ortamları neden hep böyle anlamıyorum...
YanıtlaSilO lanet reklamlar zaten hep bir kesimin içini burkuyor. Hayır yaşayan ama işe yaramayan babalar var o bir kenara kaybetmiş insanlar da var. Reklam yapıyorsun sen öyle baba, aile, güven konularını birleştir git şeklinde olmaz ki bi iş
Cha,
SilBen de şu an o eksiksizliğe çabalıyorum... en azından benim içim rahat edecek.
Ya sorma reklamlardan nefret ediyorum. Anneler günü babalar günü reklamları var yok her iyi başarılı insanın arkasında anne vardır falan annesi olmayanlar da izliyor o reklamları..
Meslektaş olarak seni o kadar iyi anlıyorum ki. Ne yazık ki meslektaşın meslektaşa saygısı yok. Ben küçük bir şehirde yaşayıp çalıştığım için bu sıkıntıyı çok sık yaşamıyorum ama çok duyuyorum bu tür şeyleri. Bakarsın duruma belki çıkıp başka bir yere girersin.
YanıtlaSilEvlilik konusuna gelince karşıdan söylemek kolay hadi evlenin diye. Evlenmek marifet değil ki önemli olan koşullara uygun hareket etmek. Geç olsun güç olmasın takma hiç.
Ya o baba kız anları çok duygusal oluyo. Ben de saçma bulsam da yakınlarımın düğünlerinde gözyaşlarımı zor tutmuşumdur.
Dördüncü Tekil Şahıs,
SilYa evet neden hayatı birbirimiz için zorlaştırıyoruz anlamıyorum ki.. neyse bu aralar sular duruldu çok şükür ama şom ağzımı açtığım için anksiyete krizine girdim :D
Ya varya cidden anliyorum seni. Hem gozumle gordugum icin hemde cok sık duydugum icin. Kole zannediyorlar belli. Dürüst bir şekilde davranmak nedir bilmiyorlar. Istanbulla sen insallah isleri yoluna koyarsiniz hak ediyorsunuz bunu.
YanıtlaSilLady'm
SilCanıım çok teşekkür ederim inşallah..
Ya inan o kadar değişken ki insanlar bir gün çok mutlu hissediyorum aa diyorum o kadar kötü değiller sonra bir an öyle bir şey yapıyorlar ki şok oluyorum..
İş hayatı böyle maalesef. Hazımsız bir sürü yetkili ve etkili insan var. Adamı strese sokarlar. İşinizi iyi yapmaya çalışın. Bu sizi güçlendirir.
YanıtlaSilTurgay Aksoy,
SilÇok haklısınız, gerçekten insan kendini bilince elindeki işi yapınca zaten takmıyor bir yerden sonra..
En sevdiğim blog tarzlarından birini daha buldum yihuu :)
YanıtlaSilKişisel bloglar ne kadar azaldı. Ben böyle insanların kendi hayatlarından kesitler okumayı çok seviyorum.
Umarım herşey yoluna girer.
Lena Hey,
SilHoşgeldiiin:))) ben de aynı senin gibiyim insanların hayatından kesitler okumayı çok seviyorumm :) o yüzden bi blogger yazmayı bıraktığı zaman resmen küsüyorum :D sen de yaz bol bol okuyalıım :))
Tuğba,
YanıtlaSilHoşgeldinn, ben de geliyorum hemen:))
Ya sen ne tatlı ne kadar içten birisin Moira. Ben sana bayıldım. Biz artık seni takipteyiz. Lütfen sen de bizi takip et.
YanıtlaSilKızımla birlikte blogumuz;
http://berilcimcime.blogspot.com.tr/
ve
Kozmetik, Makyaj, kişisel bakım blogumuz;
http://makyajbox.blogspot.com.tr/
Birsen Çandaoğlu Akyol
SilYa siz de çok tatlısınız hoşgeldiniz, nasıl mutlu oldum yorumunuzla :)) ben de hemen geliyorum blogunuza. :)
Yaa ben nasıl bulmamışım önceden bu blogu ona yanıyorum. Ne tatlı, ne kadar içten bir insansın sen.
YanıtlaSilNe yazık ki hemen hemen her iş yerinde böyle elindeki yetkileri kendi gücü zannedip, içten gelen ezikliklerini diğer insanlar üzerinde patronculuk taslayıp gidermeye çalışan insanlar var. Sen çizgini bozmadan mümkün olduğunca görmezden gelmeye çalış derim ben. Tabii kendini ezdirme de.
Baba mevzusunda yazdıklarında yüreğime oturdu resmen. Hayat maalesef böyle davranabiliyor bazılarımıza. Bu da senin savaşın ve sen bu savaştan galip çıkacaksın. Kendine hep bunu tekrarla lütfen.
Sevgiler :)
Elif İpek Durmaz,
SilBen senin yorumuna önceden cevap vermiştim ama telefondan yazdığım için göndermeyi becerememişim şu an gerçekten çok üzüldüm..Çok teşekkür ederim güzel yorumun için hoşgeldinn :)
İnşallah her şey söylediğin gibi olur, öyle olursa çok mutlu olurum gibi çünkü :)
Hiç sorun değil. Bunlar küçük şeyler, şimdi verdin, doğru zaman şimdidir belki.
SilOlur olur, güzel gönlünü ferah tutmaya çalış:) Mutlu ol hep :)
Faydalı ve Akıcı yazınız için teşekkür ederim, blogumu izlemeye alırsanız sevinirim... http://hastaliktakip.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilhastalık takip,
SilHeşgeldiniz, ben teşekkür ederim. Tabi ki alıyorum :)
Sevgili Moira, merhaba. Gerçekten avukatlık mesleği acımasız, ancak bu sektöre has bir şey değil özel sektörün tamamı böyle. Patronlarının sana karşı garezi olduğunu düşünmüyorum, insan bu işte kaldıkça katılaşıyor. Hatta içten içe seni iyi bir avukat olarak yetiştirmek dahi istiyor olabilirler (%0.1 de olsa var böyle insanlar). Dediğim gibi, yaşam koşulları insanları o hale getirebiliyor. Üzücü bir durum.
YanıtlaSilEğer serbest avukatlık yapmaya devam etmek istiyorsan, bu stresi çekmemenin tek yolu var bence, mümkün oldukça çok deneyim kazanıp kendi büronu açmak. Lütfen bu süreçte sen de katılaşma, yani ilerde sen büronu açsan, bir başka Moira senin yanına çalışmaya gelse ve sen onu azarlasan, o zaman kendine üzülmekte haklı olurdun. O yüzden sinirini hiç bozma, hatta sana tavsiyem aynı durumda olan arkadaşlarınla dertleş iyi gelecektir. Çünkü bu dediklerin o kadar çok oluyor ki. "benim patronum çok şekeer<3<3" diye gezenler bile emin ol ne sıkıntılar yaşıyordur:) Çok darda kalırsan da bas istifayı gitsin bir sürü başka büro var boşver. Şu an içinde bulunduğun sadece bir süreç, gelecek güzel olacak. Sen sadece daha çok çalış, donanımını arttır. (OHA İÇİMDEN GÜZİN ABLA ÇIKTI :D - ama düşüncelerim tam olarak bunlardı)
Adsız,
SilÖnemseyip bu kadar içten bir yorum yazdığın için öncelikle çok teşekkür ederim. :)
Düşüncelerin o kadar iyi geldi ki, çıkan güzin ablaysa da teşekkür ederim :D Arkadaşımı dinler gibi okudum yazını. Haklısın ben de kötü niyetli olduklarını düşünmüyorum hatta özel olarak bir niyetleri olduğunu da düşünmüyorum. Kendi çaplarında devam ediyorlar biz de onlara ayak uyduralım istiyorlar bazen yapabiliyoruz bazen tahammül edemiyoruz sanırım :) Şu an gelecekte ne yapmak istediğimle ilgili hiçbir fikrim yok desem... Zaman gösterecek sanırım. :)